BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,77
ALTIN 2.507,72

İsrail bizim dostumuz mu?

İsrail'le normalleşme süreci için müzakereler devam ederken Ömer Çelik'in sözleri kabul edilebilir mi?

Türkiye içinde bulunduğu durumda kendine alan açmaya çalışıyor.

Eyvallah...

İsrail'le normalleşme süreci bir anlamda İsrail'in Türkiye'nin şartlarını kabul etmesi anlamına da gelecek.

Eyvallah...

Şayet Gazze'ye ablukanın kaldırılması şartı kabul edilirse Mavi Marmara ve bu yolda şehit olan gencecik insanların amacı hasıl olacak.

Eyvallah...

İsrail müzakereleri basına sızdırarak, Türkiye'den rol çalmaya çalışmış ve durumu sanki bir zafer kazanmış gibi sunmuştur.

Buna da Eyvallah...

Fakat Ömer Çelik'in "İsrail bizim dostumuzdur" sözleri, bu şartlar kabul edilmeden hatta edilse bile içimizi kanatacak. 

İsrail müzakereleri basına sızdırarak, Türkiye'den rol çalmaya çalışmış ve durumu sanki bir zafer kazanmış gibi sunmuştur.

Bu dostluk teranesine gerek var mıydı?

Bilmiyorum...

Bildiğim tek bir şey var; Başbakan Davutoğlu'nun "Biz Mescid-i Aksa'ya postallarla girenlerle dost olmadık, olmayacağız" sözleri.

Bu sözlerin boşuna sarfedilmediğini umuyorum...

NE ÇEKTİN BE ARA GÜLER

Hayatının 60 yılını fotoğrafa vermiş bir fotoğraf ustasının nasıl linç edildiğini birkaç gündür hep beraber izliyoruz.

Neden linç edildi Ara Güler?

Fotoğrafçılığı yüzünden mi? Duayenliğine laf getirecek kötü bir fotoğraf nedeniyle mi?

Hayır.

Sözkonusu Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunda, gözlerinden ateşler saçabilen bir kesimin yine Erdoğan alerjisi tuttu da ondan.

Belli bir kesim sanatın tapusunu elinde tuttuğuna inandığı gibi, bu ülkede sanatçı olabilmenin tek kriterini de "Erdoğan karşıtı olmak" şeklinde tanımlıyor.

Ara Güler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinde kendisinin ve torunlarının fotoğraflarını çekti.

Türkiye'yi 14 yıldır yöneten bir liderin fotoğraflarını çekmenin bir fotoğrafçı için ideolojiyle falan alakası olmayacağını, hele de Ara Güler gibi bir isim için bunun sanattan başka bir anlama gelmeyeceğini göremeyecek kadar körleşmiş olabilir mi?

Çok sanmıyorum.

Bu görüp de görmek istememekle ilgili olsa gerek. Kaldı ki bir sanatçı Erdoğan'a sanatının da ötesinde bir muhabbet besleyemez mi, saygı duyamaz mı?

Hayır!

Buna da hayır!

Erdoğan alerjisi olanlar için böyle bir şey mümkün olmadığı gibi, öyle bir sanatçı da yok hükmünde. 60 sene değil sittin sene sanat yapsın farketmiyor.

Bunun örneklerini daha önce de çok gördük. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na çeşitli vesilerle davet edilen sanatçılar da benzer bir lince maruz kalmışlardı, hatırlarsınız.

Belli bir kesim sanatın tapusunu elinde tuttuğuna inandığı gibi, bu ülkede sanatçı olabilmenin tek kriterini de "Erdoğan karşıtı olmak" şeklinde tanımlıyor.

İşin ilginci yine bu kesim linçten en çok dert yanan kesim.

İşlerine geldiğinde öznesi olmaktan çekinmedikleri bir fiilin muzdaribi olmak da ayrı bir hadikap olsa gerek.

Mesela Cumhuriyet Gazetesi...

Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasının öncesinde de sonrasında sürekli Can Dündar'a karşı bir linç kampanyası yapıldığından dert yanıp durdular.

Ama şimdi Ara Güler'i linç etmeye kalkanlardan birisi de Cumhuriyet Gazetesi oldu.

Nerede kaldı linç kültüründen serzeniş?

Dün 'Ustayı 'Ara' ki bulasın' şeklinde verdiği haberiyle, Erdoğan'ın fotoğrafını çektiği için ustalık falan kalmadı demeye getirdi.

Linç etmeye kalktı diyorum çünkü Ara Güler bugün hem Cumhuriyet'e hem de onun nezdinde bütün bu linç kampanyasına okkalı bir cevap verdi sanırım.

"Cumhuriyet gazetesi benim umurumda bile değil, artık o gazeteye bakmıyorum. Ben fotoğrafımı sanatımı yapıyorum. Bu tür şeyleri yazanlarla uğraşacak zamanım yok."

Galiba bu cevabın üstüne söylenecek tek bir söz kalıyor:

"Ne çektin be Ara Güler"...