BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

İş dünyası Diyarbakır’daydı

İşte mesele bu konuşacağız, düşüneceğiz, üreteceğiz ve ürettiğimizi paylaşacağız, hayatı daha yaşanır hale getirmek bizim elimizde.

Sivil toplum, sivil toplum, her fırsatta sivil toplumu ön plana çıkarmalıyız. Çünkü çoğu zaman siyaset hesabi bir yaklaşımla olayları değerlendirir, bürokrasi zaten var olan yasaların çarkları içinde döner dolaşır, askeri yapılanmalar düşünmeyi bile pek hoş görmezler, kala kala elimizde sivil toplum kaldı.

Malumunuz bir toplumun %90’nını siviller oluşturuyor ve sivil toplum bu çoğunluğun menfaatini düşünerek yorum ve değerlendirmeler yapar.

Bizdeki aksaklık şu ki siyaset kendine göre bir arka bahçe gibi sivil toplum oluşturuyor, dile getirmek istediği bir konuyu onun üzerinde kamuoyuna deklere ederek sözüm ona halkın talebiymiş gibi topluma yutturmaya çalışıyor.

Bu sıkıntılı süreç geçmek üzere inşallah sivil toplum da artık dünya ölçülerinde hayata katkı verecektir.

Çeşitli amaçlarla kurulan sivil toplum kuruluşları vardır. Türkiye’de bu konuda öyle bir serbestiyet var ki il dernekler müdürlüğü müracaat eden hiçbir derneğin tüzüğüne “olmaz” diyemiyor, varsa uygun görmediği bir madde insani itirazdan sonra düzeltilmezse ancak mahkemeye verebiliyor, bazen davayı kaybedebilir de, bu da böyle biline.

Sivil toplum kuruluşlarını nasıl tanıyacağız, bileceğiz derseniz buyurum ölçü şu bir oluşum tüzüğünü kendisi yapıyorsa o sivildir. Bu açıdan baktığımız zaman meslek odaları bu kapsama girmiyorlar, ayrıca sendikalar da demokratik kitle örgütleri olup yarı sivil kuruluşlardır, çünkü bunların yasalar çerçevesinde görev ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Elimizde dernekler, vakıflar kaldı, bunlar tüzüklerini kendileri yaptığı için sivil kuruluşlardır. Tabi bunlar arasında en güçlü olanları da iş dünyasının dernekleri, vakıflarıdır. Şaka bir yana yeryüzünü inşa eden, hayata üretim ve kazanç adına katkı veren bu kesimdir.

TÜRKONFED-DİSİAD ev sahipliğinde 12-13 mayıs tarihleri arasında 7 Bölge 80 ilden 400 civarında iş adamları Diyarbakır’da bir araya gelmişti.

Radison otelde gerçekleşen bu mega etkinlikte iş dünyası bir yandan referandum sonrası Hükümetten beklentilerini yerine getirirken diğer yandan İstanbul Politikaları Merkezi  öncülüğünde Yerel kalkınmada yeni dinamikler;“Türkiye’nin Kentlerinden Kentlerin Türkiye’sine” temalı ekonomik bir proje tanıtıldı.

Buna göre Türkiye’nin 12 ili seçilmiş ve bu illerde ekonomik özerkliğe sahip sanayi ve üretim parkları yapılacak ve dünyadaki birçok kent gibi buralarda da hayat standartları yükseltilecek, ithalat ve ihracat yapılacaktır.

Dünyadan örnekler verilerek savunulan bu proje geleceğe bir umut ışığı yakıyor.

Bu şehirler İzmir, Kayseri, Samsun, Adana-Mersin, Van, Antalya, Gaziantep, Diyarbakır, Eskişehir, Konya, Ankara, Bursa olarak belirlenmişti bu sayı zamanla arttırılabilir de tabi.

Şöyle bir örnek vereyim, Barselona kentinin hangi ülkeye ait olduğunu yüzde kaç bilen var mesela yani bu kent ülkesinden daha meşhur olmuş. Böyle kentleri biz neden oluşturmayalım. Madem vatandaşlarımızın %73-75’i kentlerde yaşıyor, artık ona göre politikalar geliştirmemiz lazımdır kanaati hasıl oldu.

Bir yandan 2019 seçimine endekslenirken diğer yandan bu iki yılı maksimum verimle geçirmek için bir çalışma ve çabanın gerekliliği üzerinde durulurdu, diğer yandan Kürt sorunu da hal etmenin yolu bir an evvel bulunmalıdır talebi dile geldi.

İş dünyasının duayenleri, il Valimiz ve Bakanlarımızın yaptığı açılış konuşmalarının her biri diğerini tamamlar nitelikte olup, hem ekonomik hem siyasi, hem sosyal açıdan umut verici konuşmalardı. Kuru siyasetin olmadığı bu toplantıda ülkenin geleceğinin parlak olduğu fikri ön plana çıktı.

İşte mesele bu konuşacağız, düşüneceğiz, üreteceğiz ve ürettiğimizi paylaşacağız, hayatı daha yaşanır hale getirmek bizim elimizde.

Selam ve selametle kalın.