BIST 9.722
DOLAR 32,53
EURO 35,00
ALTIN 2.429,19

İran’dan esintiler

“Hayatın özü muhabbette saklıdır, İslam dünyası olarak Kur’an ve Sünnet ışığında gerçek kardeşliğe dönmemiz lazımdır”

24-25 Mayıs tarihleri arasında Dünya İslam Forumu(DİF) Konferansı İran’ın Yezd kenti, Safahiya otelde gerçekleşti.

İslam’a olan duyarlılığımız ve İran’a olan merakımızdan dolayı 4 kişilik bir ekiple Diyarbakır’dan bu konferansa katılmak için Cumhurbaşkanlığı himayesinde çalışmalarını yürüten TASAM aracılığıyla talepte bulunduk ve İran İslam Cumhuriyeti tarafından kabul edildik.

Doğubeyazıt’ın Gülpınar gümrük kapısından İran’a giriş yaptıktan sonra taksiyle Bezirgan beldesinden Tebriz’e oradan da uçakla Tahran’a ve Tahran'dan da Yezd kentine uçtuk. Dönüşümüz de aynı güzergah üzerinde oldu.

Bu esna İran hakkında edindiğim bazı gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

*Hava meydanlarında en görünen yerde yeterli büyüklükte bay ve bayan mescidi bulunmaktaydı, insanlar namaz kılmanın yanı sıra aynı zamanda dinlenme ve uyku için de “namazhane” adını verdikleri mescitleri kullanmaktaydılar.

*Hava alanlarının görünür yerlerinde Kur’an-ı Kerim vitrini diye bileceğimiz bir dolap mevcuttu ve orada Kur’an-ı Kerim sayfa sayfa şeffaf plastikler içine alınmıştı, üstelik üzerinde ayetten bir alıntı olarak şöyle yazılıydı “Gücünüz nispetinde kuranı okumaya çalışın…”

*Elektronik reklam panolarında toplumsal birlikteliği güçlendirici örneklerin yanı sıra, arada bir manidar bir resim; yol ortasında arabasını stop etmiş ve namaza duran bir vatandaş, altında “namazını ihmal etme!” uyarısı yazıyordu.

*Malumunuz tarihi çarşıların sokakları daracıktır, hamallar çekçek arabalarıyla geçerken onlara yol verilmezse geçemezler, o kalabalığın içinde arkanızda kim var kim yok bilemezsiniz arada bir “Ya Allah” sesi duyuluyordu meğerse bu uyarıyla hamal yol istiyor, ne hoş bir uyarı değil mi?

*Yazd, Tahran ve Tebriz kentlerinin en işlek yerlerini gezme fırsatını bulduk, ilginçtir yüksek sesle tartışan iki kişiye dahi rastlamadık bu da İran’lıların sabırlı ve sakin halk olduğu anlamına gelmektedir.

*Bayanların tamamı örtülü, hayatın içinde ağırlıklı olarak yaşamaktadırlar, kendisine özgü gözelikleri var, tabi yengenizin korkusunda “mute nikahını” sorma cesaretinde bile bulunamadım.

*Misafirperverlikleri, otelde bizi misafir ettiler vakitli vakitsiz istediğimiz yiyecek içecek adına ekstradan bir para talebinde bulunmadılar. Son akşam otelden odamızı boşaltmışız, artık ayrılmak için otelin bahçesinde oturuyoruz, önümüze meyve sonrada çay bırakıldı kimi arkadaşlarımız, “galiba para isteyecekler” dedi ama oradan da bir talepleri olmadı. Hele bir akşam bizi bir havuz başında ağırladılar inanın peri masalları gibi.

*Ayetüllah’ların birleştirici konuşmaları oldu, Toplantına birkaç Ayetüllah da söz aldı, onu bir sonraki yazıya bırakıyorum. Ama birinin sözlerini paylaşayım,

“Hayatın özü muhabbette saklıdır, İslam dünyası olarak Kur’an ve Sünnet ışığında gerçek kardeşliğe dönmemiz lazımdır”

Ayrıca bir kimse haksız yere bir başkasına bir tokat vursa bir yıl ceza, kötü söz söylerse para cezası, parası yoksa cezaevine, alkol alsa 80 sopa, tekrarında hapis cezası, ağır suçlarda idam cezası gibi caydırıcı cezalar da ceza yasalarında vardır, vatandaşlar da bu cezaların varlığından memnun.

Bu kadarı dahi İran’ı bana sevdirdi desem inanın, saygılarımla paylaşıyorum, iyi değerlemeler.