BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,81
ALTIN 2.501,42

İnönü'nün en kalıcı sözü

Erdal İnönü'nün vefatı haklı bir yankı buldu. Taşıdığı soyadı, bilim dünyasındaki yeri ve siyasetçiliği, bu haklı yankının sebepleri...

Kuşkusuz siyasetteki duruşu öne çıkıyor.

Ve kuşkusuz bunda, yaşayanlara verilecek mesajlar etkili oluyor.

Bana göre en kalıcı sözü de burada ortaya çıkıyor.

Aslan sosyal demokratlar!”

Bu sözde, bütün Erdal İnönü var. Ve bütün sol siyaset var.

Tabii ki bu söz, ince bir hiciv, ironi, mizah taşıyor.

İnönü, solun geleneksel dağınıklığı içinde “bir toparlayıcı” olarak devreye girmiş, ve toparlanamama sonucu da koltuğunu bırakamayanlara ders verecek biçimde devreden çıkmış bir isim.

Bu arada gözlemi o söze yansımış:

Aslan sosyal demokratlar!”

Ne demek bu?

-Sosyal demokratsınız ama işte öyle bir şeysiniz, demek.

-Sizden iş çıkmıyor, demek.

-Ancak birbirinizi yersiniz, demek.

-Kendine özgü bir yapınız var, demek.

-Neden bir türlü bir şey olamıyorsunuz, demek.

-Bu kısırlık niye, demek.

-Size baktığımda içimden sadece gülümseme geliyor, demek.

Yukarda “yaşayanlara verilecek mesajlar önemli”, dedim.

İnönü'nün siyasete “rica” ile gelmesi bir yandan, “bırakıp gitmesi” öte yandan öne çıkarılırken, Genel Başkanlıkta kalmak için bütün tüzük operasyonlarını gerçekleştiren ve rakiplerine çıkış yolunu neredeyse imkansız hale getiren Baykal'a mesaj yok mu?

Şu anda Baykal muhalifleri için elbette İnönü'nün o yönü önem kazanıyor.

İşin tabiatı böyle...

Siyasette “Ölen kimin işine yarıyor?” sorusu çok hoş olmasa da hep önemsenmiş bir soru.

İlginç olan, İnönü'nün solda bir klik olarak kalması değil mi?

Bu da “Aslan sosyal demokratlar” gerçeğini işaret etmiyor mu?

Sol'daki en büyük yırtılma baba İnönü'nün hayatında meydana geldi. Ecevit, aldı partiyi gitti. O gün bugün sol kendini toparlayamadı.

Burada ilginç bir hususun altını daha çizmek isterim:

İnönü bir bilim adamı.

Pozitif bilim alanında profesör olduğu için hem analizci hem hesap adamı olması da tabii.

Aslan sosyal demokratlar” gerçeğini de biliyor.

Ama sonunda gidip o yapıya genel başkan oluyor.

Bunu ne ile izah etmeli?

-Siyasetin cazibesi ile mi?

-Dolduruşla mı?

-Yoksa her şeye rağmen sol içinde kalma “saplantısı” ile mi? Bir tür miras duygusu ya da genetikle yani...

Mesela ondan, “Solun ana sıkıntısı nedir?”e dair bir değerlendirme alamıyoruz.

Mesela onda, CHP'nin toplumla olan mesafeli ilişkisinin tahliline rastlayamıyoruz.

Tamam espri var, esneklik var, klasik siyasetçi profilinden başka şeyler, mesela istiğna (vazgeçebilme, bir makama veya şöhrete asılmama) var, bunlarda tabii, o güne kadar bir çok şeye doymuşluğun etkisi de var, ama CHP çizgisine artı getirdiği ne var?

İnönü'de, diyelim CHP'ye halk oyu ile iktidar olma yolunu açacak köklü bir özeleştiri var mı? Ben rastlamadım.

Yakınlarda İsmail Cem, Aydın Güven Gürkan gibi, solun entelektüel simaları da aramızdan ayrıldılar. İnsan tabii, bu isimlerden, ciddi bir sol özeleştirisi bekliyor. Çünkü Türkiye'nin belki en önemli sancısı CHP çizgisinin hem siyasette etkin olması hem de, halkın değerleri ile buluşma noktasında çok ciddi yapısal problemlere sahip olmasıdır. Buna dair özeleştiri ışıltıları yanıp yanıp sönüyor. Çünkü bir kesimdeki fanatizm her şeyi boğuyor.

İnönü o katı yapıyı didikleyemedi.

Belki de bazen, miras olarak gelen kişilik kodları, bilimsel yöntemleri bile etkisiz hale getirebiliyor.

CHP – SHP – DSP dünyası, bundan böyle hep, “Aslan sosyal demokratlar” hicvini ve onun arkasında duran ironik tebessümü hatırlayacak...

Ama sanırım rutin bozulmayacak...

Erdal İnönü'nün bir pozitif bilimci olarak kuşkusuz ölümle, ölüm sonrası ile ilgili özgün düşünceleri olmalı. Onun için şimdi ona ne dileyeceğimi, neyin onu mutlu edeceğini bilemiyorum.

O yüzden, Erdal İnönü için, ölümden sonra en çok istediği şey neyse onu diliyorum.