BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,90
ALTIN 2.433,32
HABER /  GÜNCEL

İngiltere'nin sağcı partisi UKIP nasıl yükseldi?

İngiltere genel seçimlerinde sağcı parti UKIP, kamuoyu araştırmalarında üçüncü parti olarak görünüyor. AB ve göçmen karşıtı bu parti nasıl yükseldi? Seçmenleri kim? Çağıl Kasapoğlu araştırdı.

Abone ol

İngiltere seçimleri öncesi kamuoyu araştırmalarına göre oy oranını en çok artıran partilerden biri sağcı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP).

Partinin lideri, genellikle publarda elinde bir 'pint' birası ve üzerinde klasik İngiliz kesimi takımı, yüzünde de kocaman bir gülümsemeyle görüntülenen Nigel Farage.

Parti, Avrupa Birliği (AB) ve göçmen karşıtı politikalarıyla öne çıkıyor.

Mutlak çoğunluğu tek bir partinin kazanma ihtimali düşük olan İngiltere seçimlerinde, hiçbir siyasi parti kimi zaman 'ırkçı' suçlamalarıyla da karşı karşıya kalan UKIP'le koalisyona yanaşmıyor.

Farage'ın keskin söylemlerinden bazıları şöyle:

"Euro Titanic artık buzdağına çarptı - geri dönmek için de yeterli cankurtaran botu yok" (Avrupa Parlamentosu, 2012)

"Kitlesel göç, İngiltere'yi tanınmaz hale getirdi. İngiltere'nin birçok yerinde artık İngilizce bile duymadığımız yerler var. Bu, çocuklarımız ve torunlarımıza bırakmak istediğimiz türden bir toplum değil."

"Eğer bu İskoç milliyetçiliğinin yüzüyse, çok çirkin bir ulus" (Edinburgh'daki bir pubda İskoçya'nın bağımsızlığını destekleyen bir postere tepkisi, 2013)
Farage, Türkiye'nin AB üyeliğine de karşı çıkıyor. YouTube'de 2013 yılında yayınlanan bir videoda Farage, diğer tüm partilerin desteğinin aksine Türkiye'nin üyeliği için "delilik" diyor.

"Türkiye'de 80 milyon kişi var çoğu da yoksul" diyerek sınırların Türklere açılmaması gerektiğini savunuyor.

Avrupa Parlamentosu seçimleri

UKIP'in İngiltere gündeminde önemli hale gelmesi 2014 yılı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde oldu.

Parti, İngiltere'de en çok oyu alarak, Muhafazakâr Parti, İşçi Partisi, Liberal Demokratlar ve Yeşillerin önüne geçti. AP'deki parlamenter sayısını da 24'e çıkardı.

İngiltere merkezli kamu araştırmaları kuruluşu YouGov'da görevli Nicola Wildash'a göre AP seçimlerindeki başarısının ardında UKIP'in göçmen politikasına destek verenler var.

Wildash, "Hala işsiz olanlar ve geliştiği söylenen ekonomiden faydalanamayanlar var. Onlar da başka parti arayışına giriyor. UKIP'e de bu şekilde 'protesto oyu' veriyorlar ve gidişattan memnun olmadıklarını gösteriyorlar" diyor.

YouGov araştırma görevlisi, 'protesto oyu'nun daha çok Avrupa Parlamentosu ve ara seçimlerde kendini gösterdiğini, genel seçimlerde ise bu faktörün daha az etkili olduğu görüşünde.

Ara seçimlerde parlamentoya iki milletvekili sokan UKIP, 2010 genel seçimlerinde oyların %3'ünü almıştı. Bu seçimlerde ise hedefi %14-18 arasına çıkmak.

UKIP'e kayan oyların çoğu Muhafazakâr Parti'den.

Nicola Wildash, kaymaları şöyle anlatıyor: "Bu seçimlerde UKIP'e oy vereceği düşünülen seçmenlerin %40'ı, 2010 yılında Muhafazakar Parti'ye oy vermişti. İşçi Partisi'nden UKIP'e gidecek oy oranı da %16 civarında. Fakat yalnızca kayan oylar değil, geçen seçimlerde sandık başına gitmeyenlerin de bu seçimlerde oylarını alacak."

'Protesto oyları'

BBC Araştırma ve Analiz merkezinde sağcı politikaları inceleyen Shelley Phelps de UKIP'e giden oyların 'protesto' amaçlı olduğu görüşünde. Fakat UKIP seçmeninin 'bilinçli olmadığını' ifade ediyor:

"UKIP'in yükselişi kesinlikle Britanya'nın AB'den ayrılmasına duyulan arzudan kaynaklanmıyor. Çoğu seçmen partinin kilit öneme sahip politikalarını bile bilmiyor. Ana partileri 'protesto' etme fırsatı, seçmenlerin UKIP'i seçmesindeki en büyük etken."

Araştırma görevlisi Phelps, İngiltere'de iki partili sistemin çözülmesini de UKIP'in yükselişinde rol oynayan etkenlerden sayıyor.

UKIP'in seçim kampanyası 'İngiliz olmak', 'İngiliz değerlerini korumak ve çok kültürlü yapıya karşı çıkmak' üzerine kuruluydu. Diğerlerinin aksine 'kitle partisi' olma hedefi gütmedi ve yalnızca kendi tabanına yönelik söylemlerde, vaatlerde bulundu.

Britanya'daki sağcı akımlar konusunda uzman olan 'Revolt on Right' adlı kitabın yazarları Matthew Goodwin ve Robert Ford, UKIP seçmenlerini ikiye ayırıyor:

"Birincisi, Britanya'nın ekonomik ve toplumsal yapısındaki değişikliklerin sınırlara ittiği 'arkada bırakılanlar', daha yaşlı, işçi sınıfından, eğitim ve gelir seviyesi çok yüksek olmayan beyaz seçmenler. Bu seçmenler modern sanayi sonrası döneme adapte olacak becerilere sahip değildi. İkincisi de, daha uzun vadede Britanya toplumuna rehberlik eden değerlerin değişiminden hoşnut olmayanlar."

Goodwin ve Ford'un bu tespitler, geçen yıl Political Quarterly dergisinde yayımlanan 'UKIP'i anlamak: Kimlik, toplumsal değişim ve Arkada bırakılanlar' adlı makalede yer alıyor.

Ulusal kimlik

Britanya'nın değişen değerlerinden hoşnutsuz olan seçmenlerin başlıca endişe kaynakları, ülkede yabancı sayısının artması, göçmen sayısının sınırlandırılmaması, ulusal kimliğe bağlı değişimler, eşcinsel çiftlere tanınan haklar, Avrupa Birliği ve etnik çeşitlilik geliyor.

Bu değişim Britanya tarihinin göç politikalarıyla da bağlantılı görünüyor.

Ülke, 1980lerde siyasi ve ekonomik nedenlerle göçmenlere kapılarını açınca toplumsal yapıda da çeşitlilik doğdu. Goodwin ve Ford, 1980lerde doğan İngilizlerin etnik, kültürel ve dini olarak daha farklı bir toplumda yaşadığına, 1960-70lerde doğan İngilizlerin ise 'hemen hemen yalnızca beyaz İngilizlerin olduğu ve göçmenlerle, diğer ülkelerden gelenlerde iletişimin çok az olduğu' bir toplumu benimsediklerine dikkat çekiyor.

Fransa ve Almanya'ya görece daha yeni bir göçmen topluluğa sahip olan İngiltere'de sağcı UKIP'in öne çıkmasında da bu faktörün öne çıktığı kanısı hakim.

YouGov araştırma görevlisi Wildash, "UKIP'e oy veren veya UKIP'e oy vereceğini söyleyenlerin çoğunun aklında eskiye özlem var. Britanya'nın 20-30 yıl önce daha iyi olduğunu düşünüyorlar" diyor.

Uzmanlar, UKIP seçmenini üç maddede özetliyor: AB düşmanlığı, kitlesel göçün yarattığı toplumsal ve ekonomik etkilere tepkili ve Westminster siyasetinden hoşnutsuz.

Parti, ara seçimlerde Avam Kamarası'na iki milletvekili soktu. Goodwin, oy oranını %14'e çıkarmayı hedefleyen partinin parlamentoya en az dört milletvekili sokabileceği görüşünde.