BIST 9.530
DOLAR 32,52
EURO 34,83
ALTIN 2.475,11
HABER /  GÜNCEL

İngiltere'nin kararı Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

Avrupa Birliği ile yollarını ayıran İngiltere'nin hayır kararı Türkiye'yi nasıl etkileyecek? Önümüzdeki günlerde Türkiye'yi neler bekliyor? AB ile yeni ilişkiler nasıl olacak? İşte merak edilen soruların cevapları.

Abone ol

Avrupa Birliği ile yola devam mı? İngiltere seçmeni bu konudaki kararını verdi. Sandıktan ‘Evet’ de çıksa ‘Hayır’ da çıksa, karar Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini etkileme potansiyeline sahipti.

‘Evet’ çıkarsa Türkiye, AB ilişkilerinde nispeten bildik bir rotada devam edecekti. Ancak sandıktan ‘Hayır’ çıkmasının Türkiye açısından riski daha yüksek.

Sonucu sadece İngiltere’yi değil Avrupa Birliği’nin tamamını etkileyecek olan referandumun ana tartışma konularından birini Türkiye’nin olası üyeliği oluşturdu. İngiltere’deki referandumun Türkiye’nin AB macerasına ilişkin olası etkileri ise Türkiye’de hemen hemen hiç tartışılmadı. Referandumdan çıkan ‘Hayır’ Türkiye’nin Brüksel’le olan ilişkilerini ciddi şekilde etkileme potansiyeli taşıyor.

‘EVET’ DAHA SAĞLAM

Türkiye’nin referandum sonucu olarak öncelikli tercihi İngiltere’nin AB’de kalmasından yanaydı. Bunun sebebi ise İngiltere'nin AB'de Türkiye'nin üyeliğini destekleyen tutumda olması. Fransa ve Almanya'ya karşı İngiltere hep Türkiye'nin yanında durdu. Haliyle İngiltere'nin birlikten çıkması Türkiye'nin AB üyeliği yolunda sahip olduğu en güçlü desteği kaybetmesine sebep oldu.

‘HAYIR’ FIRSAT DA OLABİLİR

Brexit, AB’deki taşları radikal şekilde yerinden oynatma potansiyeli taşıdığından Türkiye açısından ‘bilinmeyenleri fazla, riski daha yüksek’ bir opsiyon olmayı sürdürüyor. Brexit (AB'den çıkma) İngiltere ile AB arasında kurulacak ilişkinin şekli ve derinliği Türkiye tarafından da benimsenebilecek bir örnek oluşturabilir.

Bazı yetkililer, yüksek riske rağmen şartların oluşması ve iyi idare edilmesi halinde Türkiye açısından yeni bir fırsat penceresi oluşabileceği görüşünde. İngiltere’nin AB’den kopması başka ülkeleri de benzer adımlar atmaya itebileceğinden yıllardır kâğıt üstünde tartışılan ‘çok çemberli AB’ yaklaşımının daha hızlı şekilde devreye sokulma ihtimali söz konusu.

Siyasi boyutu daha geri planda olması beklenen bu ihtimale yönelik değerlendirmeleri, “Başka bir yapı oluşacak ve yepyeni bir kurguyla karşı karşıya kalınacak. Tüm politikaları tam olarak uygulayan bir çemberin yanında daha esnek yapıya sahip bir ya da daha fazla çember olacak. Esnek olacağından merkez çember dışındaki çemberlere üyelik daha kolay olacak ve bu üyelik kamuoyu açısından daha az rahatsız edici olacak” ifadeleriyle özetlemek mümkün.