BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  POLİTİKA

İdris Bal'dan Abant toplantısı bildirgesine tepki

Cemaate yakınlığıyla bilinen eski milletvekili İdris Bal, Abant toplantısı sonuç bildirgesine tepki gösterdi.

Abone ol

Abant toplantısına çağırılmayan İdris Bal, PKK teröründen bahsetmeyen sonuç bildirisine isyan etti.

İdris Bal, sonuç bildirgesinde terörden bahsedilmediğini söyleyerek "Çözüm bölgenin hendek kazanlara terk edilmesi değildir!" dedi.

Eski Kütahya milletvekili İdris Bal, Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın 34'üncüsünü düzenlediği Abant Platformu'na sert tepki gösterdi.

17-25 Aralık operasyonlarından kısa bir süre önce AK Parti'den istifa eden Bal, daha sonra kurduğu Demokratik Gelişim Partisi'nden de istifa etmişti. Bal istifa sürecinde Cemaat medyasını kendisine destek vermemekle suçlamıştı.

İDRİS BAL: TERÖRDEN BAHSEDİLMİYOR

İşte İdris Bal'ın Abant toplantısı sonuç bildirisine ilişkin attığı tweetler:

-Çözüm evrensel değerlerin bir kısmını kabullenip, bir kısmını reddederek olmaz. Hiçbir şiddeti, terörü meşrulaştırmaz.

-"Kürt sorununun çözüm yöntemi silahlı mücadele ve şiddet" olmadığı vurgulanıyor. Çözüm bölgenin hendek kazanlara terk edilmesi de değildir!

-Abant Toplantısı Bildirisi (9.m)'de şiddetten, sivil kayıplardan kültür mirasının yok edilmesinden bahsediliyor fakat terörden bahsedilmiyor

-GYV Abant Toplantısı sonuç bildirisinde, demokrasi, bağımsız yargı, çoğulculuk, özgür medya, Parlamenter sistem gibi vurgular var. Fakat!..

34. Abant Toplantısı Özet ve Değerlendirme Metni

1-Demokrasimiz tarihinin en derin krizlerinden birini yaşamaktadır. Bu kriz insani, ahlaki ve vicdani değerleri süratle tüketmekte, hukuksuzluğun ve tek adam yönetiminin yerleşmesinin zeminini hazırlamaktadır.

2-Yeni bir anayasa ihtiyacına inanmakla beraber, bu şartlar altında yeni bir anayasa yapma girişimi sadece tek adam otoritesini meşrulaştırmaya hizmet edecektir. Yeni anayasa girişimi ‘Türk tipi başkanlık’ adıyla bir diktatörlük inşası için araçsallaştırılmaktadır.

3-Türkiye’de yeni anayasanın yapılabileceği demokratik, uygar tartışma zemini kalmamıştır. Mevcut anayasa kurallarının alenen çiğnendiği, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, gazetecilerin yaptıkları haberlerden, hâkimlerin verdikleri kararlardan dolayı tutuklu olarak cezaevinde bulunduğu şartlar altında demokratik bir anayasa yapılamaz. Mevcut anayasayı ihlal eden, hukuk tanımayan bir zihniyetin yeni anayasa yapma çağrısı samimi bulunmamaktadır.

4-Türkiye’de iktidarın dayatmaya çalıştığı başkanlık sistemi için gereken kavramsal ve siyasi zemin tutarsızdır. Başkanlık sistemine geçiş oldubittiye getirilmeye çalışılmaktadır.  Türkiye’nin, seçim sistemi ve siyasi parti yapıları demokratikleştirilerek güçlendirilmiş özgürlükçü, katılımcı parlamenter demokrasiden başka çıkış yoktur.
 
5-Otoriterlik inşası uğruna toplumun kutuplaştırıldığı, farklı kültür ve inanç gruplarının birbirine düşman haline getirildiği, toplumsal barışın tahrip edildiği, keyfi uygulamalar sonucu can ve mal güvenliğinin kalmadığı, mülkiyet hakkının hiçe sayıldığı bir ortamda demokratik bir uzlaşma imkânı bulunmamaktadır.

6-İktidar, Türkiye’nin farklı etnik ve inanç gibi hassas sorunlarını istismar ederek, siyasi sonuçlar elde etmeyi hedeflemektedir. Bu durum sorunları daha da derinleştirerek içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

7-Siyasal iktidara muhalif görülen herkesin medya üzerinden hedef gösterildiği, linç edildiği bir dönemden geçmekteyiz. Bu linç girişimleri demokratikleşme süreçlerimizde on yıllardır eleştiregeldiğimiz ‘iç düşman’ kavramının hayatımıza tekrar döndüğünü göstermektedir.

8-Türkiye’de toplumun farklı kesimlerinin birbirlerinin sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı olması, Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi için hayati önemdedir. Herkesin kendine demokrat olduğu bir toplumsal yapıda vesayetçi anlayışların önü açılmakta, hareket alanları genişlemektedir.

9-Kürt sorunu merkezli çok yönlü şiddetin yoğun olarak yaşandığı Sur ve Cizre ilçeleri başta olmak üzere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sivil insanlarımız zarar görmekte, göç etmek zorunda kalmakta ve kadim kültür mirasımız yok edilmektedir. Kürt sorununun çözüm yöntemi silahlı mücadele ve şiddet değildir; şiddetin tırmandırılması bölge halkına da, demokrasiye de hizmet etmemekte ve dahası otoriterleşme sürecini beslemektedir.

10-Demokratik rejimlerin asli unsurlarından biri olan kuvvetler ayrılığı, özellikle yargının yasama ve yürütme karşısındaki bağımsızlığı anlamına gelmektedir.  Başta sulh ceza hakimliklerinin kurulması olmak üzere, son yıllarda çıkan bir dizi kanun ile temel yargılama ilkeleri büyük ölçüde ihlal edilmiş, iktidarın güdümünde bir yargı organı yaratılmıştır.

11-Türkiye bu olağandışı durumdan ancak hukukun üstünlüğü, ille de demokrasi ile çıkacaktır. Bunun dışındaki dayatmalar asla kabul edilemez.