BIST 9.805
DOLAR 32,50
EURO 34,95
ALTIN 2.429,85

"İçimizdeki Şeytan"!

Bu türden zihniyetlere bir hatırlatma yapalım biz bu fişleme faaliyeti ile 1500 sene önce de karşılaştık, 150 sene önce de…

Şeytan bizim cinsimizden değildir, o bir cindir ve ateşten halk edilmiştir.

Aldananların en büyüğü şeytan, kıyamete kadar insanların aldanmasını sağlamakla görevlendirilmiştir.

Allah, Âdem (as)’i yarattıktan sonra, tüm melek ve cinlere ona secde etmesini emretti.

Burada, şu hususta parantez açmakta fayda var. Meleklerin Âdem’e secdesi, bir kulluk ifadesi değil; tazim ifadesidir. Ayrıca Âdem’in şanındandır ve meleklerin ilahi emre ne derece sadık olduklarının göstergesidir. 

Şeytan ise ilahi emre karşı geldi.

Allah sordu:

“Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” (Sad suresi,75)

Şeytan şu yanıtı verdi: “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” (Sad suresi, 76.)

Şeytanın bu isyanı üzerine Allah şöyle buyurdu: “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir.” (Hicr suresi,34-35)

İşte o anda, başımızın en büyük belası görevine talip oldu.

Kıyamete kadar bizi yoldan çıkarıp “aldananlardan” olmamız için Allah’tan istekte bulundu:

“Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.” (Hicr suresi,36)

Şeytan, şeytanlık yapmaya başlamıştı bir kere; durdurabilene aşk olsun!

Bu gafil yaratık, Allah’ın emrine karşı gelmiş ve cennetten kovulmuştu.

İstediği süre, “tekrar diriliş” gününe kadardı. Aklınca o zamana kadar mühlet alırsa, yani o zamana dek hayatta kalırsa, ölmemiş olacaktı.

Her şeyin evveline ve ahirine vakıf olan Allah, elbette bu nankörün planlarından habersiz değildi. Ona istediği süreyi verdi:

“Sen süre verilenlerdensin.” (Araf suresi,15)

Şeytan bu verilen süreyi nasıl verimli(!) değerlendirmek istediğini söyledi:

“(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” (Araf suresi,16-17)

Allah’ın iblise cevabı sert ve net:

“Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.” (Araf suresi,18)

Buradan iki sonuç çıkartabiliriz.

1.si dünya hayatında iktidarı ele geçirebilirler, galip olabilirler, bu bizi aldatmasın,

2.si şeytan şeytanlığından vazgeçmeyip insanı doğru yoldan ayırabilmek için sonuna kadar mücadele edecektir.

Buraya kadar olan yazının muhteviyatı sizlere şahsımın hoca ya da ilahiyatçı olduğu izlenimini uyandırmasın.

Zira ne hocayım ne de ilahiyatçı ya da teoloji ilmi almış biri değilim.

Sadece güncel hayatta zuhur eden gelişmeler üzerine araştırma ve incelemeden sonra mukayese edebilme istidadım var o kadar.

Malum ABD’li siyasetçi Trump; Müslümanları fişlemekten dem vurup “diğer ülkeler bunu yapıyor. İsrail'e bakın, başarılı bir şekilde uyguluyorlar” diyerek şeytanın ta kendisi ya da en azından askeri olduğunu ispat etmiş durumda.

Neden mi?

Bu akıl şeytandan ders almış gibi çalışıyor da ondan!

ABD’deki camilerin kontrol altında tutulmasının gerekliliğini dile getiren Trump ile bir dönem ülkemizdeki camileri ahır olarak kullanan ve camiler nezdinde Müslümanlara zulüm eden zihniyet aynı değil mi?

Ha CHP zihniyeti ha Trump zihniyeti ne farkı var ki?

Şimdi anlatabildim mi başlangıçtaki araştırmayı?

Bu türden zihniyetlere bir hatırlatma yapalım biz bu fişleme faaliyeti ile 1500 sene önce de karşılaştık, 150 sene önce de…

Biz bu savaşı daha önce de kazandık çok şükür.

Şeytanın ABD’deki ve İsrail’deki ya da diğer ülkelerdeki askerleri ve ülkemizdeki askerleri ne güzel çıkıp kendilerini hemen belli ediyorlar değil mi ama?

Kıssa ortada; şeytanın mücadelesi dünyanın sonuna kadar devam edecek. Cin olan şeytanın, kendi cinsimizden olan temsilcilerine karşı her daim uyanık olmak zorundayız.

Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan”ı bize nasıl sesleniyordu:

“Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak…”

Bize düşen, şeytanın peşinden gidenlerle birlikte iş tutmamak…

Bize düşen, şeytanın peşinden gidenlere karşı hakkı yerde koymamak…

Bize düşen, kendini belli eden şeytanlara tav olmamak…