BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 34,95
ALTIN 2.325,57

İçimde kötü bir his var!

Sanki sessiz bir tehlike yaklaşıyormuş gibi... Sanki kötülük yeniden uyanıyormuş gibi... Sanki zaman kollayıp yeniden bir şeyler deneyeceklermiş gibi hissediyorum.

Millet olarak nasıl yönetileceğimizi kararlaştıracağımız güne bir aydan kısa bir zaman kaldı.

İçimde, korkuya dönüşüp yüreğime düşmesine izin vermediğim kötü bir his var. 

Sanki sessiz bir tehlike yaklaşıyormuş gibi. Sanki kötülük yeniden uyanıyormuş gibi... Sanki zaman kollayıp yeniden bir şeyler deneyeceklermiş gibi hissediyorum.

Sosyal sosyal medyadan takip ettiğim bazı hesaplar, bu kötülüğün yakın zamanda kapımızı şiddet ve dehşetle çalacağını ima ediyor.

Nice zamandır, Mart ayının cehennem gibi geçeceğini söyleyip duruyorlardı. Son zamanlarda, o günlerin geldiğini haber verir gibi mesajlar atıp duruyorlar.

Dünyanın öteki ucundaki hain, "Bahar öyle şaşaalı olacak ki Kanuni devri bile yanında sönük kalacak" diyerek şifreli mesajlar gönderiyor.

Vaazlarında kin, öfke ve sabırsızlıktan bir kurbağa gibi şişip kızardığına şahit oluyorum. Her kelimesinde sanki konuşmuyor da ağzından birer ur çıkarıyormuş gibi davranıyor.

Din gölgesinde dinsizlik yapan hainin tarikatına üye olanlar, bu mesajları birer müjde gibi yayınlıyor.

Emre Uslu, "Hazan olur, ayaz vurur, soğuk keser, sonra, bahar gelir 1000 ışkın boy verir. Nuh tufanı bile bitirememiş hayatı/hakikati. Enseyi karatmayın" diyerek umut pompalıyor.

Diğer hainler hep birlikte, "En büyük hamleni, düşmanın zafer kazandığında yaparsın" diyerek intikam yeminleri ediyor. Neredeyse hepsi cinnetin sınırlarında dolaşıyor.

Anlayacağınız bugünler tetikte olacağımız günler.

Geride bıraktığımız dönemde pek çok konuda pek çok kazanımlar elde ettik. Ülke olarak, millet olarak, bu kazanımları güvence altına almak için bir yasaya ihtiyacımız var. Bir başka deyişle yarım kalmış, karara bağlamamız gereken tarihi bir meselemiz var. 

Bu tür zamanlarda yapılacak bir tek hata, diğer zamanlarda yapılan binlerce hataya bedeldir. Yiyeceğimiz bir vurgun, asla ama asla hoş sonuçlar vermeyecek.

Korku salmaya çalışmıyorum. Sadece dikkatli ve uyanık olmamız gerektiğini haber veriyorum. Çünkü biz uyanık olduğumuz müddetçe bu savaşta bir adım önde olacağız.

Uyanın...

Ülkeye ve bayrağa olan sadakatinizi bir zırh gibi kuşanın.

Uyanın...

Onları zaptedilemez ve dizginlenemez öfkenizle tanıştırın! Kendimiz ve çocuklarımız için kazanmamız gereken son zafere hazırlanın...

Daha önce de söylemiştim...

Herkesin kendine göre bir sanatı var. Türklerin sanatı da vatan ve bayrak uğruna savaşmaktır. Bu sanat dalında onlara bir resital sunmaya hazırlanın!

Uyanın...

Elde ettiğimiz kazanımların silik bir anıya dönüşmemesi ve yeni acıların bizi tekrar bulmaması için...

16 Nisan'a kadar gerekirse uyumayın!

NEREDESİNİZ?

Her konuşmanıza dava adamı olduğunuzu söyleyerek başladınız. "Önemli olan makam mevki değil, davadır" dediniz. Ama oturduğunuz koltuklardan kalktığınız günden bu yana sesiniz soluğunuz çıkmayor.

Bugünler, ağzınızı bir tabut gibi kapalı tutacağınız günler mi?

Neredesiniz ey dava adamları?

Sayın Abdullah Gül, Sayın Ahmet Davutoğlu neredesiniz? Neredesiniz ey hitabet ustası Bülent Arınç? Bu dava, cübbenizi tekrar giyinip savunmak istediğiniz Fetöcülerden daha mı önemsiz oldu sizin için?

Neredesiniz Sayın Hüseyin Çelik? Sadullah Ergin, Suat Kılıç neredesiniz?

Eğer siz de CHP gibi "tek adam" yönetimine karşıysanız, açık açık söyleyin de bilelim. Yok eğer bu sistemi savunuyorsanız, ortaya çıkın da dava adamlığınızı yedi düvele gösterin!