BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,98
ALTIN 2.428,19

İbrahim'in Milleti 15 Temmuz İsmailleri!

Bir şeyin varlığı size ne kadar yakınsa sizin de ona o denli yakın olabilme kabiliyetine haiz olmanızı gerektirir ki yakınlık elde edilebilsin.

Napolyon’a ait bir söz ile başlamış olalım;

“İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.”

İnsanın huzura erebilmesi perdeyi kaldırabilmesi için fani şeylerden el çekmesi gerektiğini, bir canın, yani en değerli olanın bize anlatmasıdır…

Peki, insan için en değerli olan şey sıralaması nasıl olmalıdır?

Aslında bu her inanca her kültüre göre değişen bir kavramdır!

Genel anlamda sorduğunuz böyle bir soru karşısına “ilk önce canım değerlidir” cümlesi kurulabilir.

Lakin buna bir tercih sıralaması eklendiğinde örneğin bir Müslüman’a bir tercih sıralaması verdiğinizde; “Canın mı namusun mu?” dediğinizde alacağınız cevap otomatik olarak değişir.

Bu tür sorular manzumesini değiştirerek alt-üst edebilirsiniz!

Fakat emin olun bu coğrafyada namus kavramı sadece kişisel algılanmayacak kadar ötededir…

Yani insanların değerler sistemi özellikle bu coğrafyada inançları ile değişir ve şekillenir!

Bu yüzdendir ki bizim coğrafyamızda sadece hayvanlar kurbanlıkmış gibi bakılmaz olaya.

Anadolu’da askere giden bir evlada kına yakılması onun da bir kurbanlık olduğuna işarettir mesela…

Çünkü kişinin dünyasında bağlı olduğu en üst makam onun vatanıdır!

Ve vatan için feda edilebilecek en değerli şey ise candır!

Bizim inancımızda Kurban olma ya da etme kavramı Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'i kurban etme hikâyesiyle girer inanç ve hayat sistemimize...

Yani Kurban serüvenine bakıldığında görülüyor ki; Kurban ilk olarak insan üzerinden tasarlanmış olarak çıkar karşımıza.

Kurban inancın ritüellerinde en zor meselelerden birisidir aslında.

Bile isteye inandığınız şey için varlığınızı fiziki anlamda da feda etmeyi gerektirir.

Kurban kelimesinin etimolojisine bakıldığında; “kurb” kökünden geldiğini görüyoruz.

Kelime köken itibariyle de  "Yakınlaşma, yakın olma"   anlamına geliyor.

Yakın olmak ne demektir?

Yakın olmayı ne ile ölçebiliriz?

Kısaca diyebiliriz ki; Bir şeyin varlığı size ne kadar yakınsa sizin de ona o denli yakın olabilme kabiliyetine haiz olmanızı gerektirir ki yakınlık elde edilebilsin.

Yani bir şeye yakınlığınız onun sizin için yaptığı ve size verdiği şeylere bakarak onun için neyi feda edebileceğinize bağlı bir birimle ölçülüyor desek yanlış söylemiş olmayız…

Bu yakınlık birimi elinizdeki en değerlinizle noktalanabilecek bir durumdur.

Çünkü yakınlaşma arada bir perdenin olmamasını gerektirir.

Yakınlığın aslında en değerli olanı feda etmekle olduğunun ifşasıdır Kurban.

Hatta onu süsleyerek kınalar yakarak uğurlamak, can taşıyan bir varlığın canından geçmesidir Kurbanlık olmak…

Zira inançlar sisteminde vatan namus gibi onun kutsallarındandır…

Şehitlik ise imanlı insanın kurbanlık makamıdır.

İnancında erişebileceği en üst seviye olmasındandır ki seve seve gözünü bile kırpmadan gider insan…

Kurban olmayı Hz. İsmail’in yerine verilen koç üstlenmiştir belki lakin kurban olmak kavramı insana o denli yakışmıştır ki o makamı bir şekilde kendisine yeniden vermiştir Rabbi; Şehitlik.

Öldürülüp mağlup edilemeyişimiz işte tamda bundandır!

15 Temmuz’da bu makama erişmiş kardeşlerimizle ilk kurbanımızı ifa ederken bize bu makamı verip ölümsüzlüğün kapısını bizlere bu kadar güzel kılana hamd olsun diyerek şükrümüzü arttırmamız icap eder.

Kurban bayramınız mübarek ve kurbiyetiniz olsun…