BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,67
ALTIN 2.527,13

İbrahim Tatlıses ve Kadınları…

İbrahim Tatlıses ve Kadınları…

Türkiye’de kadın/erkek sorunları, ikili ilişkilerin geldiği nokta, kadına şiddet, kadın ve erkeğin toplumdaki benzer reaksiyonlarını, gelin bugün ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’in özel hayatı ve kadınlarla olan ilişkileri üzerinden mercek altına alalım…

Neden İbrahim Tatlıses?

Aslında Tatlıses değil de her hangi biri de olabilirdi ama onu hepimiz tanıdığımız için ve yukarıda saydığım tüm sorunsalları değerlendirmek bakımından oldukça büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum…

Tatlıses’in güçlü ses ve yorumunun her zaman özel hayatı ve kadınlarının yanında gölgede kaldığını söylersek sanırım çok abartmış olmayız.

Aşk hayatı... Etrafında pervane olan onunla evlenmek ve çocuk sahibi olabilmek için birbirleriyle adeta yarışan bir kadın ordusu olmadı mı her daim?

Tatlıses ilişkilerini, evliliklerini ve çocukları silah zoruyla yaşamadı/yapmadı.

Arz talep diyelim geçelim ama şunu geçmeyelim; özellikle ülkemizde kadınlar, eğitimli/eğitimsiz, evlilik söz konusu olduğunda, güçlü erkek (bu yazıda güç kelimesi maddi güç anlamında) arayışında.

Bu dün de böyleydi, bugün daha da böyle…

Para olsun, mevki olsun yeter. Genel istek bu.

İşte Tatlıses’in hayatının bu bölümünde karşımıza çıkan toplumsal sorun, kadının her daim maddi gücü sağlayacak bir eş peşinde koştuğu ve ailelerin de bunu desteklediği… Bu konuya tekrar geleceğiz…

Şimdi Tatlıses’in hayatındaki kadınlara davranışlarına bakalım; hayatına aldığı kadınları aşırı sahiplenmesinin yanı sıra her daim aldatan, tek eşli olması mümkün olmayan sanatçı, kadınları en ufak bir yanlış yaptığında, onlara çok sağlam dersler verdi.

Kendi her türlü hoplayıp zıplarken, maddi rahatlık ve lüks karşılığında sus pus olan kadınları olmadı mı Tatlıses’in?

Şimdi burada toplumsala dönecek olursak; Türk erkeğinin genel yapısı bu değil mi? “Ben istediğimi yaparım, sen benim kadınımsın, kır kı.... otur üstüne, çoluğuna çocuğuna bak, adıma leke getirme(!) vesaire vesaire...” Kadın, para ve lüks içinde yaşadığı sürece sorun yok.

Bakınız ülkemizde aşkı ve evliliği yöneten güç burada bariz ortaya çıkıyor…

Gelelim Tatlıses’in kadınları arasındaki rekabete; bir dönem İbo’nun (Tatlıses yazmaktan sıkıldım) etrafındaki tüm kadınlar onunla evlenmek için adeta bir güç savaşına giriştiler. Aslında burada savaş, kadının kadına üstünlüğünü göstermenin, süper egolu kadınların güç savaşıydı.

Kazanan hem İbo’nun resmi sahibi (!) olacaktı, hem de gelmişini geçmişini garantiye alacaktı. Bu savaşta, Derya Tuna kendini kıdemli görüyor ve evlilik akdinin kendisiyle olması gerektiğini düşünüyordu. Kadıncağız belki de haklıydı…

Burada şunu görüyoruz; kadın, daima kadınla savaşıyor. Bunun adı serbest rekabet. Kazanan, kendine olan güvenini perçinliyor, hemcinsine karşı üstünlük kazanıyor ve istediğini alıyor, bu.

İnanın adam son sırada.

Şimdi gelelim hiçbir kadınıyla asla evliliğe yanaşmayan İbo’nun, ölümlerden döndükten, kurşunları yedikten sonra, kendine gelir gelmez, apar topar evlenme mevzusuna…

Burada da şunu görüyoruz ki; toplumumuzda, seçme şansı olan erkeğin, güçlü erkeğin, evlenmesi için, aklının başında olmaması gerektiği komedisi…

Diyeceğim şu ki; adamın nikah masasına oturması için ya aklını başından ziyadesiyle almanız, şuursuz zamanını yakalamanız gerekiyor ya da böyle, kurşunları yemesi gerekiyor… Yaşarsa ölene kadar sizin…(Bu şaka, ciddiye almayın)

Yani İbo örneğindeki gibi, evlilik ancak sorunlu erkek beyninde vuku buluyor.

Yine de, erkek beyni her durumda tetikte…

İbo, tüm eş adaylarını bi kenara bırakıp, Kendinden 30 yaş küçük, Ayşegül’le evlendi. Burada da yine toplumumuzun büyük yarası, küçük gelinler, çıkıyor karşımıza…

İbo, evlenmek için en küçük gelin adayını seçiyor.

Aşk mı dediniz?

Hadi canım!

Soruyorum size; 60 yaşındaki bi adamla, yirmili yaşları henüz bitmiş bir kadın neden evlenir?

Sizce aşk var mıdır?

Yine İbo üzerinden, toplumuzdaki evlilik modellerine baktığımızda, para için yapılan evliliklerde, bu tür büyük yaş farkları çıkıyor karşımıza.

Bu doğuda da böyle, batıda da…

Doğuda, para karşılığında babaları tarafından satılan kızlara tanık oluyoruz, basında bu tür haberleri sürekli okuyoruz. Dedeleri yaşındaki adamlara satılan kız çocuklarının yaş ortalaması gün geçtikçe düşüyor ve bizler daha da endişeleniyoruz.

Doğuda yaşanan bu tür evliliklerin batıdaki modern karşılığı, özellikle güzel kızların, yine ailelerinin rızasıyla, zengin iş adamlarıyla evlenmesi diyebiliriz.

Ama batıda durumlar biraz farklı. Bu güzel ve eğitimli kızlar, zengin adamlarla evlendikten sonra, çocuk dünyaya getirip, geleceklerini, hatta ailelerinin de geleceklerini garantiye alıp, ayrılma yolunu seçiyorlar. İşte Ayşegül’ün İbo ile evliliğine de toplumun bakış açısı tam bu.

Bakın okuyucu biten evlilik için ne diyor:

_Hay Allah, bir koli de viagra yollamıştım halbuki :)

_Kadın bütün hayatını garantiledi, çok var bu model...

_Kadının tek derdi çocuk yapmakmış, onca sene bekle 7 ayda boşan bundan bu çıkıyor.

_Hiç şaşırmadım kadının amacı belliydi zaten çocuk da olmuş.

_Bu adam da durmadan çocuk yapıyor, ileride ülkeyi ele geçirmesinden korkuyorum.

_Daha gencini bulacakmış yasa çıkıyor ya 13 yaş alacakmış.

Bu yorumlar, İbrahim Tatlıses’in ayrılık haberinin altına yapılan yaklaşık 400 yorumdan, yayınlayabileceğim nitelikte sadece birkaç tanesi.

Beraber olduğu her kadını, bir başka kadınla aldatan erkek, büyük bir ‘mutsuzluk zinciri’ oluşturmakta ve arkasında bıraktığı her kadının o olumsuz enerjisini almakta (kadınlar için de aynı). İlahi adaletin tecellisinden bahsediyoruz ya, bu tecelli, her verdiğimiz acının, yine karşıt bir cinsle, bize geri dönüşümü…

Belki de bu sanatçımızda, kadınlarına verdiği acıların dönüşümünü yaşıyor olabilir…

Şunu da eklemek istiyorum ortaya konuşarak; özellikle andropoz evresinde olan erkekler, ciddi sağlık sorunları yaşadıklarında veya terk edildiklerinde, ışık hızıyla hayatlarına birini dahil ederek veya ani bir kararla evlenerek, topluma bir nevi; “Ben hala sağlıklı ve güçlü bir erkeğim, turp gibiyim” mesajı vermek adına, bir taraftan özgüven tazelerken, diğer taraftan, büyük yanlışlara imza atabiliyorlar.

https://www.facebook.com/aylaname

twitter.com/Aylaname