BIST 9.098
DOLAR 32,37
EURO 35,00
ALTIN 2.325,85
HABER /  GÜNCEL

HSYK'dan hükümete cemaat eleştirisi

Ergenekon ve Balyoz davalarındaki hukuksuzluklara ilişkin yaptığı çıkışlarla adını duyuran İbharim Okur'dan olay açıklamalar.

Abone ol

Anayasa Mahkemesi’nin, Balyoz’da adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğini hükme bağlayan kararı ile tahliye edilen tüm sanıklar özgürlüklerine kavuşurken kendilerini yargılayan mahkeme heyetinden hesap sorulmasını istedi.

Hem ihlal kararını, hem de sanıkların taleplerinin nasıl karşılanacağına ilişkin soruları ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire Başkanı İbrahim Okur yanıtladı. 

Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'e konuşan İbrahim Okur, Balyoz ve Ergenekon davaları için 'zulüm' yorumunda bulundu. 

Yargı içindeki cemaat yapılanmasının 'farkına varamadık' diyen hükümeti ise eleştiren Okur, "Şimdi çıkıp “Biz bunu hiç öngöremedik” demek inandırıcı gelmiyor bana. Kimsenin fark etmediği, sonradan çıkan sır bir olay değil bu" eleştirisinde bulundu.

VİCDANEN RAHATSIZIM

Vicdanen son derece rahatsızım. Gerçekten bu davalarda adaletsizlik yapıldığına inanıyorum. Haksızlık ve zulüm kimden gelirse gelsin haksızlıktır, zulümdür. Sadece Balyoz da değil. Hanefi Avcı, Odatv gibi dosyalar da öyle. Hanefi Avcı bana mektup yazdı. Benim yardım ettiğim iddia edilen örgütün liderleri dışarıda, ben içerideyim diyordu. Cevap verebildik mi? Veremedik. Anayasa Mahkemesi (AYM) karar verene kadar içeride kaldı insanlar. Nedim Şener ve Ahmet Şık basılmamış bir kitaptan ötürü 375 gün tutuklu kaldı.

Cezaevinden çıkan komutanların açıklamalarını şöyle okumak lazım:

Haksızlığa uğramış, mağdur edilmiş insanların feveranı var. Bir insan bu kadar isyan ediyorsa burada haklılık payı olduğuna inanmak gerek.

CİDDİYE ALINMALI

Benim en büyük kaygım mesektaşlarımız yönünden. Bu dosyayla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tespit ettiği hususları biz başından beri konuşuyorduk. Mahkeme titizlik göstermedi. Delil tartışması ciddi boyutlarda yapılmadı. Olayla doğrudan ilgisi olan tanıklar dinlenmedi. Türkiye’de bu davayla ilgili yer yerinden oynarken, herkes eleştirirken, pozisyonu itibarıyla konuşmaması gereken bizler bile bu gidişe “doğru değil” derken kimse dinlemedi.

BİZ BUNU ÖNGÖREMEDİK DEMEK İNANDIRI DEĞİL

Okur, hükümetin yargıdaki cemaat yapılanmasını öngöremedikleri yönündeki açıklamalarını ise inandırıcı bulmadı.

"Şimdi çıkıp “Biz bunu hiç öngöremedik” demek inandırıcı gelmiyor bana. Kimsenin fark etmediği, sonradan çıkan sır bir olay değil bu. İlk andan itibaren yazıldı çizildi. Gazeteler yazıyor. Eşleri eylem yapıyor. Yol kapatılıyor. Uluslararası raporlar geliyor. Uluslararası basında işleniyor. Bunların kamuoyunu tatmin edecek şekilde araştırılması ve kararda tartışılması gerekirdi. Yargıtay da bunu tam olarak yapamadı."

HAKİMLER TARAF HALİNE GELDİ

Daha önce, “Maça başlarken, bu maçı alacağız havasında kafa kafaya veren insanlar gibiydiler” tanımını yapmıştım. Gerçekten o psikoloji etkili oldu. Bu davalarda mahkeme heyetinin olayın içine girdiklerini ve olayın tarafı gibi hissettiklerini düşünüyorum. Olayın tarafı olunca böyle olur. “Bana sırtını döndü haddini bildireyim”, “yukarıdan mikrofon sallandırarak aralarındaki konuşmaları dinleyeyim” derseniz olmaz. Aslında biz rahatsızlığımızı kendilerine hissettirdik de. Hem özel ortamlarda hem de basında zaman zaman çıkan değerlendirmelerimde, pozisyonum itibarıyla söyleyebileceğim en uygun dille bunu söylemeye çalıştım.

ÇAĞLAYAN DIŞINA ÇIKTIK

Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi AYM kararı sonrasında, “Yeniden yargılıyorum ama tutukluluk halini devam ettirilyorum” diyebilirdi. Doğru bir kararla yargılamayı tutuksuz sürdürmeye karar verdi. O mahkeme aslında Balyoz davasının tümüyle kendilerine gelmesine itiraz etmişti. Biz “hayır” dedik. Biraz da davanın ilk bakıldığı adliye (Çağlayan) dışına çıkmasını istedik. Bundan sonra sıfırdan bir yargılama olmayacak. Eksik görülen hususlarla ilgili yargılama yapacak.