BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,82
ALTIN 2.423,10

Heyecanımızı nasıl yeneriz?

Topluluk karşısında konuşurken, önemli bir görüşme sırasında ya da bir sınav anında heyecanımızı yenebilmek ve rahat olmak en çok, beyin gücümüzü üst düzeyde kullanmamıza yardımcı olur.

Beyin gücümüzü tam olarak harekete geçirdiğimizde, kapasitemizi doruk noktada kullanmaya başlarız.

Çünkü rahat olduğumuzda, beynimizdeki bilgilere daha hızlı ve kolay ulaşırız ve aynı zamanda orijinal düşünceler üretiriz.

Aynı zamanda öğrenirken de bilgileri beynimize daha etkili kaydederiz.

Heyecan ve stres anında, hafızamız devre dışı kalır. En basit bilgileri bile hatırlayamaz hale geliriz.

Rahat olma anında, konsantrasyonumuz çok güçlü, enerjimiz yüksek olur.

Heyecan ve stres anında, konsantrasyonumuz dağılır, enerjimiz tükenir.

Peki, bunu nasıl yapacağız?

 

1-      Nefes al

 

Her şey nefesle başlar, nefesle biter.

Nefes, duygularımızı yönetmede en önemli etkendir.

Çünkü beyin gücümüzü etkin olarak kullanmak için yeterince oksijene ihtiyacımız vardır.

Nefes alış veriş şeklimizi değiştirdiğimizde, duygularımızı da deştirmeye ve kontrol etmeye başlarız. Bunun için de şu şekilde bir nefes egzersizi size faydalı olacaktır:

Burundan derin diyafram nefesi alın.

Biraz içerinizde tutun.

Ve yavaşça ağızdan dışarı verin.

Burada temel amaç; aldığımız nefesi biraz içimizde tutarak beynimize ihtiyacı olan oksijeni göndermektir.

 

2-      Gevşe

 

Belli oranda gergin olduğumuzda kaslarımızı gevşetmekte zorlanırız. Bu nedenle kaslarımızı daha kolay gevşetmek için, kaslarımızı bölgesel olarak önce gerin sonra yavaşça serbest bırakın.

Örneğin; önce el kaslarınızı gerin ve serbest bırakın. Bunu iki defa yapın. Daha sonra kol kaslarınızı gerin ve serbest bırakın…

Ve bu uygulamayı sırayla bütün vücudunuza yapın.

 

3-      Olumlu senaryoya odaklan.

 

Hangi işi yapıyorsak yapalım; önümüzde her zaman iki senaryo vardır.

Birincisi; ‘felaket’ senaryosu.

Bu senaryoya odaklandığınızda, heyecanlanmaya, strese girmeye başlarsınız.

Çünkü vücudunuz nasıl ki bir hastalık durumunda size ağrı, ateş gibi uyarılar veriyorsa bu tür durumlarda da doğal olarak böyle uyarılarda bulunur.

Beyniniz size, “Dikkat! İstemediğin bir şeyler olacak.” demektedir.

İkincisi ise ‘mutlu son’ senaryosudur.

Olumlu düşünceler, beynimizin alfa dalgalarını artır ve daha kolay rahatlamaya başlarız.

Aslında zihninizde oluşturduğunuz senaryo –evet siz oluşturdunuz, başkası değil- gerçekleşmedi, sadece negatif bir hayal, ama şimdiden o senaryonun duygularını yaşamaya başladık bile.

Öyleyse, madem bu olumsuz senaryoyu biz oluşturduk ve bu durum bizi tıkıyor ve kapasitemizi kullanmamızı engelliyor, o halde neden bu senaryonun tam tersini oluşturmayalım.

“Kolaysa gel sen oluştur, oradan yazması kolay!” diyebilirsiniz.

Ama bir dakika; beyninizdeki o negatif senaryonun senaristi, oynayanı ve yönetmeni siz değil misiniz?

Evet sizsiniz?

Öyleyse, faydalı olacak senaryonun da senaristi, oynayanı ve yönetmeni de sizsiniz.

Ve bunu yapabilirsiniz.

Beynimizi, usta bir yönetmen gibi yönetmesini öğrenmeliyiz.

Sadece biraz zihinsel çaba gerekli…

İnanın çabanıza değecek…

 

4-      Olumlu telkin

 

Telkinler, insanlar üzerinde ilaçlardan daha etkilidir ve insanlar telkinlerle kendilerini aşarlar ve açarlar telkinlerle kendilerini kilitlerler.

Bu nedenle; kendimize ve başkalarına olumlu telkinde bulunmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.

Tabii, olumlu telkinde bulunurken şu kurala dikkat etmeliyiz.

Beynimiz negatif talimatları algılayamaz.

Sizin ne kastettiğinize değil ne söylediğinize bakar.

Bu nedenle; olumlu telkinde bulunurken olumlu ifadeler kullanmalısınız.

Yani “endişelenme” yerine, “rahat ol”; “korkma” yerine “cesur ol” gibi..

 

5-      Hata yapma payı bırak.

 

Kendinize, küçük, gayet insani hata yapma payı bırakın. Çünkü herkes hata yapar. Yapacağınız hataları normalize edin. O zaman hatalarınıza takılıp abartmazsınız.

 

Hepinize mutlu, sağlıklı ve neşeli bayramlar dilerim.