BIST 9.525
DOLAR 32,52
EURO 34,74
ALTIN 2.490,79

Her şey ‘One Minute’ ile başladı..

Türk siyasetinin çok özel adamlarından Egemen Bağış ile başbaşa görüştüm.Öyle açıklamalar yapti ki her bir cümlesi çok konuşulacak..

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ilk Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakerecisi Egemen Bağış ile ilgili yazdığım yazı çok konuşuldu.

Okurlarımızdan çok sayıda yorumlar aldım..

O yazıyı yazarken Bakan Bağış ile tanışmamış, herhangi ikili bir sohbetim olmamış, sadece gözlemlerim, araştırmalarım  ve tespitlerim ışığında görüşlerimi dile getirmiştim.

O günkü yazımda özetle  şöyle demiştim..

“…… 17 - 25 Aralık kumpası denilince insanların nasıl mağdur edildiğini, bu yönde devlete nasıl zararlar verildiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl o kumpaslarla yalnızlaştırılmak istendiğini bugün daha iyi anlıyoruz..

İşte bir can alıcı örnek?

Egemen Bağış..

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en önemli yol arkadaşlarından biriydi. Özellikle ABD ile ilişkiler boyutunda Erdoğan'ın altın bir eli gibiydi. Devlet adına ilk temasları, ilk iletişimleri kurma, lobi görevi hep ondaydı. Açıkçası AK Parti iktidarlarının dünya siyasetine en önemli kapılarını açan  anahtar gibi isimdi.

Bugüne bakıp Bağış'ın neden hedef alındığını şimdi daha iyi anlıyoruz sanırım.

Böylesine en çok ihtiyaç olunan bir dönemde  Egemen Bağış Türkiye’nin dış siyasetinde büyük bir kayıp olmuştur.”

 *

Yazımdan sonra Sayın Bağış ile bir söyleşi yapmak istedim..

Randevu talebimi kabul  edince  kendisi ile İstanbul Etiler’deki Çebilere ait ünlü Le Meridien Restoran’da buluştuk. Hem tanıştık, hem sohbet ettik hem de 17-25’ten akıllarda kalan sorulara cevap aradık.

Çok güzel ,samimi bir sohbet oldu.

Önemli açıklamalar yaptı..

Söyleşiye geçmeden önce  şunu belirtmek istiyorum.

O buluşma öncesi gördüm ki Bağış bugün toplumda yine bir bakan gibi büyük ilgi, sevgi ve saygı görüyor. Önünü kesen vatandaşlar kendisine son derece yakınlık gösterirken “Seni yeniden bakan olarak görmek istiyoruz” diyerek sarılmaları halkın da artık uyandığını 4 bakanın FETÖ tarafından mağdur edildiğini anladıklarını gösteriyordu.

Bakan olmasanız da bugün aynı sevgiyi ve ilgiyi görmek, bir siyasetçi için en büyük servet olsa gerek.

Egemen Bağış her yönü ile çok özel bir adam ..

Türkiye’nin ender dünya siyasetçilerinden biri..

Bütün dünya ülkelerinin gözünün üzerinde olduğu Beyaz Saray’ı, ABD senatosunu çok iyi bilen, Washington’un geleceğe yönelik politikalarını çok iyi etüt eden, gerek ABD, gerekse de AB’de kurduğu ikili ilişkilerle yol gösteren bir siyasetçinin Türkiye için bir şans olduğunu bugün de söylemek zor değil.

Değişen dünya düzeninde, dünyayı yerinde ve bilinmeyenleri öğrenerek yakından takip etmek için Egemen Bağış’ın ülkemiz adına önemli bir isim olduğunu söylemek, 21. yüzyılda Türkiye’nin böylesine siyasetçilere ihtiyaç duyduğu bir dönemde gerçekten büyük bir kayıp olmuştur.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “O bizim için baba. Ona çok şey borçluyuz” diye anarken  “Acaba bir şey der de üzer miyim” diyecek kadar da kelimelerini seçerek kullanma titizliğini gösteren, sözde değil özde  Erdoğan sevdalısı bir adam da Egemen  Bağış..

***

Gelelim söyleşimize..

Bir söyleşiden çok bir sohbet gibi geçen görüşmemizde çok özel mesajlar çıktı.

Gezi olayları Türkiye’de darbe girişinin ilk ayağı olmuştu.

Fakat 17- 25 Aralık kumpasları ise ortalığı toz duman etti. 4 bakan gitti. Bakan oğulları gözaltına alındı, bazıları cezaevine gönderildi.

Keza Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan..

Arkasında o günkü adı ile paralel devlet yapılanması..

Bugünkü adı ile FETÖ

15 Temmuz darbe girişiminin başlangıç noktasıydı 17-25 Aralık FETÖ kumpası..

Egemen Bağış 15 Temmuz’a giden yolda kendisinin de iftiralarla siyasete ara vermesine eden olan 17-25 Aralık darbe girişimi için ne diyor?

İşte Bağış’ın çarpıcı sözleri.

HALK BANKASI KRİZİN TEĞET GEÇMESİNİ ÖNLEYİNCE..

‘Bakın 17-25 Aralık kumpas operasyonu Halk Bankası marifetiyle Türkiye’nin son yüzyılın en büyük ekonomik krizini teğet geçmesini sağlayacak önlemleri almasına tepki olarak gerçekleşti.  2000’li yıllara baktığımız zaman Türkiye İran’dan yılda ortalama 10 milyar dolarlık doğalgaz alıyor. İran’a en fazla bir iki milyarlık mal satıyordu. Bunu gören ekonomi yönetimi İran’a doğalgazın parasını direkt ödemektense Halk Bankası’na bir hesap açıp parayı oraya yatırmayı, İran’ın da neye ihtiyacı varsa o bankadan havale ederek Türkiye’den almasını teşvik etmek üzere bir sistem kuruyor. O sistem çalışmaya başladığında Türkiye’nin İran’a sattığı mal miktarı 2 milyardan 8-9 milyarlara çıkıyor. Türk şirketleri ciddi bir pazar kazanmış oluyor. Tabi bu birilerin işine gelmiyordu.’

*

 OBAMA’YA ERDOĞAN VE ÇAĞLAYAN’I ŞİKAYET ETTİLER


 Peki kim o birileri?

Bağış sohbetimizde bu noktada çarpıcı mesajlar veriyor.

Sevgili okurlar birçoğunuz belki ilk kez duyuyorsunuz..

‘ABD Senatosunda Halk Bankası konusu’

Peki nasıl..

Dinleyelim Egemen Bağış’ı..

 ‘Bunun üzerine Amerikan Senatosu’nda 47 senatör, imza toplayarak Obama’ya Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a karşı tavır alması gerektiğini belirtiyor ve Amerikan ambargosunu işletmesi için bizzat Tayyip Erdoğan’ı ve Zafer Çağlayan’ı şikayet eden bir mektup veriyor. Amerikan Hazine Müsteşarı Türkiye’ye geliyor. Dönemin Ekonomi Bakanı’ndan randevu istiyor. ‘Sen benim muadilim değilsin. Bakanın gelsin’ diye bir yaklaşım ortaya konarak randevu verilmiyor. Ama işin ilginç olanı Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı (Ali Babacan) randevu veriyor. Maliye bakanı randevu veriyor. Bu kişi Türkiye’deki bankacıları tehdit ediyor alenen. Sonra bir Halk Bankası’ndaki hesaba bakılıyor. Normalde her yıl o hesaba 12 milyar dolar yatırılıp 8 milyar doları Türkiye’deki mallara gittiği için paranın artması ve birikmesi lazım. Hesapta para olmadığı görünüyor. Bu para neden hesapta birikmiyor diye araştırıldığında görülüyor ki Amerikan şirketlerine Avrupa şirketlerine bu hesaptan ödemeler yapılıyor. Yani İran Türkiye’deki parası aracılığı ile Amerikan ve Avrupa şirketlerinden gizli gizli mal alıyor. Bunun üzerine Türkiye’de vergi mükellefi olmayan ve vergi ödemeyen hiç kimseye ödeme yapılmaması konusunda talimat gidiyor. Onunu akabinde bu tehditler başlıyor. Sonra da 17 Aralık gerçekleşiyor.’

*

 4 BAKANA İFTİRA ATILDI O BAKANIN ADI GEÇMEDİ!

 Egemen Bağış Halk Bankası’nın cezalandırıldığını söylüyor. Söylerken çarpıcı bir mesaj vererek dönemin bankalardan da sorumlu bakanını işaret ediyor..

İyi okumak gerek..

Bakın ne diyor Bağış:

 ‘17 Aralık’ın perde arkasında dış güçlerin Türkiye’nin yüzyılın en büyük ekonomik krizini teğet geçmesi üzerine bir cezalandırma var. Bu çok enteresandır. Halk Bankası cezalandırıldı. Halk Bankası’yla hiçbir alakası olmayan 4 bakana bir sürü iftira atıldı 17 Aralık’ta. Ama ne hikmetse Halk Bankası’ndan sorumlu bakanın adı bir kere geçmedi. Tek bir muhalefet milletvekili çıkıp siz orada bostan korkuluğu musunuz demedi. Bir tane gazeteci bunu yazmadı. O zaman diyorsunuz ki ne iş. Genel Müdür 3 ay hapis yatıyor. Oradaki genel müdür bürokrat bakanın talimatı ile iş yapar. Başkasının talimatını dinlemez ki. Süleyman Arslan Bey iyi bir bankacıdır. Türkiye’nin çıkarlarını gözetmiştir. Krizden kurtarmak için ülkeye sıcak para girişini sağlamıştır. Ne yazık ki ona da bunun bedeli ödetilmiştir.’

*

 O PARALARI KİM NE İÇİN VERDİ AÇIK VE NET BELLİ

 Peki Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın evinde ayakkabı kutusunda bulunduğu söylenen paralar? Ne diyorsunuz bu konuda?

 ‘Dediğim gibi Halk Bankası’nın başarısının arkasındaki kahraman Genel Müdür Süleyman Arslan’dı. İtibarsızlaştırılması gerekiyordu. Ayakkabı kutusunda bulunan para olayı bu. Ayakkabı kutusunu simge olarak kullandılar. Milletin hafızında öyle yer alsın diye. Bakın mahkeme kararı var. Süleyman Bey’in evindeki paranın Makedonya’da yapılan üniversite ve kendi memleketindeki imam hatip için toplanan paralar olduğuyla ilgili başkaları çıkıp ifade verdi. Bu ifadeyi verenler de milletvekilleri. ‘Ben götürüp o parayı verdim. O para bizim paramız’ dediler. Hiçbir siyasetçi durup dururken suçu üstüne almaz ki. Niye bir milletvekili bir genel müdürü korumak için uğraşsın. Ama kumpas böyle kurulmuştu. Son derece başarılı bir bankası olan sadece ülkemizde değil dünya bankacılık sektöründe adından övgü ile bahsettiren Süleyman Bey’i böyle harcamak istediler. Hem Halk Bankası’nın hem de onun itibarsızlaştırmak için oyun oynadılar. Hiçbir günahı olmayan ülkenin bankacılık sektöründe büyük bir değeri cezaevinde yatırıldı. ‘

*

 ABD’DEKİ DOSTLUKLARIM ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ.

Tabi 17-25 Aralık darbe girişiminde hedefteki bakanlardan biri de Egemen Bağış’tı.

Peki neden?

Egemen Bağış neden hedef adam haline geldi. Üzerine atılan iddialar içi neler söylüyor.

Dinleyelim..

‘Egemen Bağış Amerika’da 17 yıl yaşamış, Amerika’da bunlara talimat veren çevrelerin amirlerine ulaşabilecek AK Parti’deki ender kişilerden bir tanesi. Tayyip Erdoğan’ın Batı’ya açılan köprülerinden bir tanesi. Bunlara diyelim ki istihbarat örgütünün yöneticileri talimat veriyorsa Egemen Bağış o istihbarat örgütünü denetleyen senato ve kongre istihbarat komisyonu başkanını ve Beyaz Saray’daki dostlarını rahatlıkla arayabilen bir Türk siyasetçisi ve Tayyip Erdoğan’a sadık bir adam. Bunun devre dışı bırakılması oradaki patronlarını rahatlatacak tabi.’

FETÖ’YÜ HİÇ ZİYARET ETMEDİM

BÜROKRASİDE YER VERMEDİM

Bağış Fethullah Gülen ile hiçbir araya gelmiş miydi? Bağış bunca yıldır ABD’de, orada ticaret de yapıyor. Pensilvanya’ya gitmedi mi hiç?

 ‘İşte FETÖ’nün hedefinde olmamdaki en büyük etkende bu oldu. Egemen Bağış 1985’ten 2002’ye kadar Amerika’da yaşamış, 1999-2002 arası o üç yılda Fethullah Gülen de Amerika’da olmasına rağmen bir kez bile ziyaret etmemiş. Türkiye’ye gelmiş 15 yıl siyaset yapmış, 15 yılda   her sene en az 3 kez ABD’ye giden yani 45 kez gitmiş, defalarca davet edilmesine rağmen o şarlatanın gidip pis elini bir kere sıkmamış. Bakan olmuş TUSKON gibi STK’lar aracılığı ile kendisine önerilen bir sürü bürokrat adayını değerlendirmemiş, bürokraside Fethullahçılara yer vermemiş. İşte oradan kaynaklanan bir kızgınlık  ve intikam arzuları var.’

 BAŞBUĞ VE ERDOĞAN ARASINDA KÖPRÜ OLDUM

Devam ediyor eski Bakan Egemen Bağış..

 ‘Başka bir olayda daha. Bunların hedefe koyduğu çok değerli komutanlar var. Bunlardan bir tanesi de İlker Başbuğ. Egemen Bağış ve İlker Başbuğ’un diyaloğu ta Başbuğ’un Milli Güvenlik Kurulu genel sekreter yardımcısı olduğu korgeneralliği döneminden başlıyor. Egemen Bağış, İlker Başbuğ haksız yere gözaltına alındığında avukatı ile beş altı kere görüşmüş ve Tayyip Erdoğan’la Başbuğ arasındaki iletişim köprüsü olmuş. O yüzden bundan dolayı da büyük bir kızgınlıkları var. Tekerlerine çomak sokmuş, karalamaya çalıştıkları komutanı korumaya kalkmış oldum.’

..

 DERSHANELERE KARŞI ÇIKTIM TEHDİT ETTİLER

 Bağış neden FETÖ’nün hedefi haline geldiğine dair sözlerine devam ediyor.

Bu kez konu dershaneler olayı..

Dinleyelim Bağış’ı

 ‘Bir başka sebep dershane krizinde herkes susarken Egemen Bağış çıkmış TGRT’de Hadi Özışık’ın programında 10 Aralık 2013 gecesi yani 17 Aralık’tan tam bir hafta önce ‘devlet olma hassasiyetle dar gelirli vatandaşla yüksek gelirli arasında ayrım olmasın diye dershaneleri kapatılıyor. Cemaat de cemaatliğini bilsin’ diye bir laf etmiş. Bunun ertesi günü Ekrem Dumanlı, Mustafa Ünal, Hidayet Vahap Karaca ile Abdullah Abdulkadiroğlu’ndan tehdit mesajları almış bir kişi Egemen Bağış. Tüm bunları üst üste koyunca her şey ortaya çıkıyor. Bunların yanında AK Parti’nin tabiri caizse beyaz Türklerle iletişimini kuran, Amerika, Avrupa ve farklı çevrelerle diyaloğunu kuran Türkiye’deki azınlıklarla iletişim kuran bir adamı devre dışı bırakmak AK Parti’yi ve o günkü Recep Tayyip Erdoğan’ı yalnızlaştırmak için bir strateji olduğunu düşünüyorum. Gezi’de konuşan ve Tayyip Erdoğan’ı savunan birkaç bakandan biri bendim. Bakın yine görevimi bırakmadım. 15 Temmuz darbe girişimi konusunda Amerikan gazetelerinde yayınlanan süreci anlatan makaleleri olan da bendim.’

REZA ZARRAB OLAYI NEDİR?

 Sayın Bakan ayrıca sizin Reza Zarrab ile ilişkiniz konuşuldu, çeşitli iddialar ortaya atıldı?

 ‘Bakın ilk iftira Egemen Bağış Zarab’ın babasına İtalyan konsolosluğundan vize aldı oldu. Yalan. Konsolosluk orada. Ortada ne bir vize başvurusu var ne de alınmış bir vize var. İkincisi Egemen Bağış Zarrab’ın oteline ruhsat aldı. Yalan. Çünkü ortada Zarab’ın ne bir oteli var ne de alınmış ruhsat. Üçüncüsü Zarrab’ın aleyhinde gazetelerde çıkan haberleri önleme. Yalan. Tek bir gazeteci çıkıp söyleyemez ki Egemen Bağış beni aradı. Şöyle dedi diye. Yani yalan üstüne yalan.’

O MALUM SES KAYITI KASET OLAYI MONTAJ

Türkiye’nin gündeminde en çok konuşulan konulardan biri de Bağış’ın eski bir gazeteci ile yaptığı iddia edilen konuşmasında bir ayet üzerine söylediği sözleri olmuştu.

O konuda ne söylüyor:

“Sonra eski bir gazeteci arkadaşımla telefon görüşmemi montajlayarak beni İslam aleyhtarı bir kişi gibi göstermeye çalıştılar. O ses kaydının 4 farklı yerden yapılmış montaj olduğu belgelenmiştir. Türkiye’nin en büyük kuruluşu TÜBİTAK’ın iki profesör, bir doçent ile yazdırdığı rapor ile İngiltere’nin bağımsız en büyük ses laboratuarının yazdığı rapor açık ve net montaj demiştir. Bakın Egemen Bağış hacca gitmiş, 4 kez umre ziyareti yapmış farzlarını kaçırmayan adam. Mükemmel bir Müslüman değil. Ama ortada mükemmel bir Müslüman da yok. Ama çok acıdır ki boy abdesti almayı bilmeyenler aylarca benim imanımı sorguladı. Kimse de siz ne yapıyorsunuz demedi. Böyle bir algı operasyonu yaptılar.

Ama Egemen Bağış gidip Avrupa Parlamentosu’nda Peygamber Efendimiz’e hakaret eden ırkçı Hollandalıya posta koyuyor. Bu adamı devre dışı bırakmak FETÖ’cülere verilmiş özel bir görev olsa gerek.’

BEN HALA BEKLİYORUM

AK Parti’de FETÖ’cüler var mı? Bu yönde bir temizleme harekatı başladı mı?

Bağış bu noktada kısa öz ve anlamlı konuşuyor.

‘Bakın Sayın Erdoğan bir açıklamasında milat koymuştu. ‘17-25 Aralık’tan sonra parti içinde hala bu yapı ile diyaloglarını sürdüren, onların işlerini takip eden varsa ihraç edilmesi gerekir’ demişti. Söyleyeceğim söz şu olur. Ben hala bekliyorum’

DIŞ POLİTİKADA DOĞRU YOLDAYIZ

Türkiye Davutoğlu’nun Dışişleri ve Başbakanlığı döneminde dış politikada yanlış mı yaptı?

‘Şunu söyleyebilirim. Başbakanımız Binali Yıldırım’ın bugün dostlarımızı artırma düşmanlarımızı azaltma politikası en doğru politikadır. Cumhuriyeti kuran iradenin ‘yurtta sulh cihanda sulh’ sözünün günümüze yansımasıdır’

***

HER ŞEY ‘ONE MİNUTE ‘ İLE BAŞLADI

Konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a getirip ‘Erdoğan yalnızlaştırılmak mı isteniyor’ diye sorduğumuzda..

İşte cevabı..

‘Bütün dünyada bakıldığı zaman Müslümanları Müslümanlara kırdırma olayı yaşanıyor. Bütün Müslümanları  bugün birleştirecek ender liderlerden biri Recep Tayyip Erdoğan’dır. O potansiyel Cumhurbaşkanımızda var. Onu görenler kendisini zayıflatmaya çalışıyor. Ayrıca görüyorlar ki eski Türkiye de yok. Eskiden talimat alan, çantada keklik bir Türkiye vardı. Şimdi ise bölge hassasiyetlerini ortaya koyan, bölgesine kayıtsız kalmayan, sesini gür şekilde çıkaran ve bağımsız bir duruş sergileyen bir Türkiye var. Bakın Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzerinde  bütün olayların başlangıç noktası 2009 yılında Davos’taki ‘ONE MİNUTE’  olayıdır. Ondan sonra dikkat edin Türkiye’nin başına çorap örülmeye başlandı. Gezi olayları, 17-25, Kobani, MİT TIR’ları, Rus uçağının düşürülmesi, 15 Temmuz darbe girişimi tesadüfler zinciri değil. ‘ONE MİNUTE’ ile başlayan Recep Tayyip Erdoğan’ı zayıflatma, indirme girişimleridir. 15 Temmuz darbe girişimi  için söylenecek en kısa söz bu girişimin  resmen Türkiye’yi resmen işgal etme girişimi olduğudur. Ama milletin duvarına çarptılar. O nedenle  Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmak, onu destekleyip korumak hepimizin görevidir.  O sadece Türkiye’nin değil ümmetin de umududur. Benim için ne anlam ifade ettiğine gelince  bir baba gibidir. Dün kendisini nasıl bir baba olarak görmüşsem bugün de öyle görüyorum. Dualarım hep onunla. İnanıyorum milletimizin de öyle.’

*

HER ZAMAN ÜLKEMİN EMRİNDEYİM

 Peki Türkiye’nin gözünün üzerinde olduğu eski Bakan Egemen Bağış şimdi ne yapıyor? Siyasete dönmeyi düşünüyor mu?

 Ben şu anda danışmanlık yapıyorum. Kendi işlerimle ilgileniyorum ve ihmal ettiğim aileme vakit ayırmaya çalışıyorum. Ülkemin bir emri olursa seve seve hizmet ederim ama şu anda çalışan arkadaşlarımız var. Onlar başarılı bir şekilde götürüyorlar. Siyasi bir düşüncem şu aşamada yok. İleride şartlar ne getirir onu bilemeyiz..

 

***

Söyleşimizi Bağış’ın bu görüşleri ile tamamladık..

Son söz olarak söyleyeceğim şu ki..

Türkiye kaliteli siyasetçi  yetiştirme , ülkesini uluslararası  alanda en iyi şekilde temsil etme ve lobilerde etkin olma açısından  büyük sıkıntı yaşarken iftiralarla ,kumpaslarla siyasette dışı  bırakılan Egemen Bağış  gibi son derece donanımlı isimleri mutlaka kazanmak zorunda..

Çünkü  bu ülkede  zor yetişiyorlar..

Hele, hele bu isimler daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yol haritasının en önemli isimleri ise ve onların kumpaslara kurban gittikleri artık her yönü ile tescil edilmişse onlarla yeniden buluşmak gerekmez mi?

Herkes Fetö kurbanı ama onlar  değil mi?

O nedenle FETÖ kumpaslarına kurban gidenleri unutmak yerine iade-i itibarlarının verilmesi de bu büyük mücadelede Türkiye üzerine oyun oynayanlara en güzel cevap olmaz mı?

İftiralarla karşı karşıya kalan ve bakanlığı bırakıp siyasete ara vermek zorunda kalan Egemen Bağış ile yaptığımız söyleşimize uygun  çok anlamlı bir söz ile noktalayalım.

 ‘Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek’

Görülüyor ki neresinden bakarsanız bakın Fetö’nun  elleri çok ama çok kirli!

Çamur atılanların,iftiraya kurban gidenlerin  mücadeleleri   bugün başları daha dimdik şekilde sürüyor

Çünkü 15 Temmuz ile  takke düştü kel göründü!