BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,76
ALTIN 2.491,50
HABER /  POLİTİKA

Hayrünnisa Gül'den köşk yemini

Cumurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, yıkılmak üzere olan Pembe Köşk'e neden dokunmuyor?

Abone ol

Pembe Köşk'te "Atatürk'ün çalışma masasına tuvalet yapıyor" suçlamaları Hayrünnisa Gül'ü çok üzdü. Söylentilere incinen Gül, köşkün restorasyonundan vazgeçti. Emine Erdoğan ile küs olduğu yönündeki haberlere güldüğünü söyleyen Gül, her zaman görüştüklerini açıkladı.

Hayrünnisa Gül ile kadın gazeteciler Ordu'daki 'Konuşan Kitap Şenliği' etkinliğinde bir araya geldi. Bayan Gül Çankaya Köşkü'nü, gündelik yaşamı ve merak edilenleri anlattı. İşte o geziyen katılanlardan Milliyet yazarı Aslı Aytıntaşbaş, Gül'ün söylediklerini bugünkü yazdı.

PEMBE KÖŞK YIKILIYOR
Pembe Köşk konusunda içim eriyor. Yıkılmak üzere. Ama restorasyona kalktığımızda yazılanlara o kadar içerledim ki. Neler söylediler! Para harcıyor dediler, Atatürk’ün çalışma masasına tuvalet yapıyor diye yanlış yazdılar. Bizi rencide ettiler, çok incittiler. İnsanın motivasyonu kırılıyor. Köşk yıkılmak üzere, içim de gidiyor ama yemin ettim dokunmayacağım.

MANDELA’NIN HAYATI
Çok okuyan biriyim. Başucumda hep kitap var. Ama en son ne okuduğumu sormayın çünkü yazar ismi vermem doğru olmaz. Dizi seyredecek vakit yok. Filmleri ise ancak uzun uçak gezilerinde izleyebiliyoruz. En son Cumhurbaşkanı ile “Invictus” filmini izledik. Mandela’nın hayatıyla ilgili ve iyiliğin her zaman kazandığını görüyorsunuz.

MATEM HAVASI
Bir anne nasıl çocuklarına bir şey olduğunda üzülürse biz de ülkedeki çocuklar için üzülüyoruz. Her şehit haberi evimizi matem evine dönüştürüyor. Allah artık sona erdirsin, annelerin yüreği yanmasın diye çabalıyoruz, dua ediyoruz. Ben oralardan hasta geliyorum. Terörün vicdanı yok. Bitmesi lazım. Türkiye çok enerji kaybediyor ne yazık ki.

KÜFLENDİ
2002’den beri bu işlerin içindeyiz. Köşk’teki tempo çok yoğun. Herkesten önce kalkarım, notlarıma bakarım, evraklarımı gözden geçiririm. Hatta Abdullah Bey’den erken kalkıyorum diye bana takılıyor. Yurt gezileri var, restorasyon çalışmaları, sanat eserlerinin tamiri, cumhurbaşkanlığı faaliyetleri, kurumsal kimlik çalışmaları... Örneğin bayrakların dikilmesi, armaların zemini, zarfların üzerindeki forsun aynı büyüklükte olması lazım. Halılarla bile bir ay uğraştık. Depolardaki çok değerli halılar küflenmişti. Günlerim depolarda geçti. Konuttaki resimlerden masa düzenine ve menülere kadar her şey emek istiyor.

MEZUNİYETE GİDEMEDİM
Oğlumun Standford’da mezuniyet töreni seçimden bir gün önceydi. Gidemedim. İnanın çok mütevazı yaşayan bir aileyiz. Benim için şurada önemli olan halkın içinde olabilmek, onların sevgisini görebilmek. Yoksa biz Çankaya’da olmuşuz çok önemli değil ki.

EMİNE HANIM’LA KÜS OLDUĞUMUZ HABERLERİNE GÜLÜYORUZ
Vermeyince mabut, neylesin Mahmut diyorum hep. Emine Hanım’la buluşmamız haber oldu. Oysa biz her zaman görüşüyoruz. Bizi ısrarla küs göstermek istiyorlar. Ne biz, ne eşlerimiz, ne çocuklarımız birbirimizden ayrılamayız. Biz eski arkadaşız. Her zaman bir araya geliriz. Bu haberlere gülüp geçiyoruz.

CUMHURBAŞKANI MENEMEN YAPTI
Yemek yapacak vakit yok. Köşk’te menü hazırlıyoruz ve tadımlar var. Yapmasam bile, yanlarında oluyorum. Aslında Kayseri yemekleri, Mardin yemekleri yaparım ama vakit yok. Cumhurbaşkanı şikâyet ediyor ama soralım bakalım yemek yapmamı mı ülkeye hizmet vermemi mi tercih eder? (Cumhurbaşkanı’nın yemek yapıp yapmadığı sorusuna) Geçen gün girdi salata yaptı, bir gün de menemen yaptı. Ama hiç vakit olmuyor.

PEMBE KÖŞK’TE ATÖLYE KURDUK
Cumhurbaşkanlığı’nın depoları ve sanat eserlerini ortaya döktük. Ama içine girdik ve çıkamıyoruz. Bakımdan geçmesi gereken eşya çok var. Yılların ihmali var. Dolmabahçe ve Pembe Köşk’te küçük küçük atölyeler kurduk. Onları onarmaya çalışıyoruz.

ÖMER ULUÇ ALDIM
Modern resmi de klasik resmi de çok seviyorum. Klasikler Çankaya’da, modern resimler İstanbul’da. Koleksiyonu geliştiriyoruz. İsim vermeyeyim ama bizden sonra neler kattığımız bilinecek. Peyami Gürel’lerimiz var, Gencay Kasapçı var. Şu an hayatta olmayanlardan da çok var. Ferruh Paşa’yı çok severim. Kendimin yok ama devlete çok kazandırdım. Ömer Uluç aldım bir tane. Hiç yoktu Cumhurbaşkanlığı’nda. Burhan Doğançay’ı da yeni aldım. Beyefendi’nin makamında sergilenen tablolardan bunlar.

FİKRET MUALLA’NIN RESMİNE KAŞE VURULMUŞ
Arşivimizi elden geçirirken çok orijinal şeylere karşılaşıyoruz. Fikret Mualla 1934’te Ayvalık Ortaokulu’nda öğretmendi. Bir hikâyesi de var. (Sohbetteki Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Mustafa İsen)  Öğretmen odasında Atatürk’ün resmine, izmarit fırlatmış. Atatürk’e yalvaran, af dileyen iki özür mektubu var, beni Almanya’ya gönderin diyor. “Bu ortamdan sıkılıyorum tekrar üreteyim.” İki de suluboya göndermiş. Bunları katlamışlar. Üzerine gün ve tarih yazılı kaşe vurmuşlar. Ama en azından korunmuş.  (Gül devam ediyor) Yani Türk resim tarihine iki Fikret Mualla kazandırdık. Özel çerçeve tasarladım. Varağın rengine kadar günlerce uğraştık. Çerçeveye çok önem veriyorum. Cumhurbaşkanlığı’nda beş tane Fikret Mualla var.

AYVAZOVSKY’LER ÇOK HASAR GÖRMÜŞ
Resim koleksiyonundaki eserlerden bir kitap hazırlıyoruz. Ayvazovsky’ler, Gerome’lar var. Söylemek istemiyorum ama Pembe Köşk’teki havuzdaki rutubetten dolayı zarar görmüşler. Ancak bizde restorasyon çok başarılı değil, hatta bazen gerekli makineler bile yok. Yurtdışından uzmanlarla yazışıyoruz. Gerome için Fransa, Ayvazovski için Rusya’dan uzmanlar geldi. İngiltere Almanya, İtalya’dan görüş istedik. Çok zarar var. Yanlış bir şey yolmasın istemiyorum. Küçük bir müdahale büyük zarar verebilir. Dolmabahçe koruyucu restorasyon kullanıyor. Resme en az müdahaleyi, en doğru müdahale olarak kabul ediyor. Fakat daha iyi teknikler de var. İnsan yetiştirmeniz lazım.