BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,73
ALTIN 2.487,86
HABER /  GÜNCEL

Haritalarla Mavi Marmara baskını

Türkiye, İsrail baskınıyla ilgili nihai raporunu Birleşmiş Milletler'e sundu. Raporda baskınla ilgili haritalarda yer aldı.

Abone ol

Türkiye'nin Mavi Marmara Saldırısıyla ile hazırladığı nihai raporda, "İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihli saldırısının sonucu olarak, diğer unsurların yanısıra, yolcuların yaşam hakkını, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını, keyfi tutuklama veya gözaltı yasağını; ayrıca, işkence veya diğer zalimane, insanlıkdışı veya aşağılayıcı muamele ya da cezalandırma yasağını ihlal etmiştir" denildi.

İsrail'in Mavi Marmara saldırısının ardından, BM Güvenlik Konseyinin kabul ettiği Başkanlık Açıklaması uyarınca, BM Genel Sekreterinin talebiyle oluşturulan Soruşturma Paneline Türkiye'nin sunduğu nihai rapor açıklandı.

Nihai raporda, açık denizlerde seyir özgürlüğünün "öteden beri evrensel olarak kabul gören bir uluslararası hukuk kuralı" olduğu vurgulanarak, açık denizlerin, "barış zamanı hukuku"na tabi olduğu kaydedildi.

"Deniz ablukası hukuku"nun sadece uluslararası silahlı çatışmalarda uygulandığının hatırlatıldığı raporda, "İsrail, Filistin'i Devlet olarak tanımamaktadır. Dolayısıyla İsrail, Hamas ile olan uyuşmazlığına mütemadiyen, uluslararası nitelik taşımayan bir silahlı çatışma muamelesi yapmıştır.

Uluslararası toplum ve BM, İsrail'i, Gazze Şeridi'ni de içeren Filistin Toprakları'nda işgalci güç olarak görmeyi sürdürmektedir. İsrail tarafından Gazze Şeridi'ne uygulanan 'deniz ablukası' uluslararası hukuk kapsamında hukuka aykırıdır ve dolayısıyla bu ablukanın icrası hukuk dışıdır" denildi.

"Abluka"nın hayata geçirilmesi ve uygulanması bakımından da hukuka aykırı olduğunun savunulduğu raporda, şunlar vurgulandı:

"Abluka'nın 'ucu açık' niteliği uluslararası teamül hukuku kapsamındaki zorunlu bildirim şartlarına, bilhassa da süre ve kapsamla ilgili şartlara uymamaktaydı. 'Abluka' makul, orantılı ve gerekli olmadığından hukuka aykırıydı.

SALDIRI ESNASINDA MAVİ MARMARA GEMİSİNİN BULUNDUĞU HARİTALARI GÖRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ BUTONU TIKLAYINIZ

'Abluka' beklenen askeri avantajla kıyaslandığında Gazze Şeridi'ndeki halkı uğrattığı zarar bakımından aşırı nitelikteydi. 'Abluka' Gazze Şeridi'ndeki bütün sivil halka yönelik toplu cezalandırma teşkil etmiş olması nedeniyle hukuka aykırıydı.

İsrail'in 'abluka' ile amaçladığı nihai hedef, Gazze Şeridi'ndeki halkı Hamas'ı destekledikleri için cezalandırmak olmuştur. İsrail'in 2007 yılında, başka seçenekleri olmasına rağmen 'abluka' uygulamayı tercih etmiş olması ve kendisinin sözde askeri amaçlarını karşılamamasına rağmen bunu ısrarla sürdürmesi bu yüzdendir."

"İSRAİL, YOL AÇTIĞI ZARARLARIN VE KAYIPLARIN TAZMİNİNDEN SORUMLUDUR"

Uluslararası toplumun, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik 'ablukasını' bir toplu cezalandırma biçimi olarak kınadığının belirtildiği raporda, "Uluslararası teamül hukuku uyarınca, insani yardım taşıyan gemilere hukuka uygun biçimde saldırılması mümkün değildir" denildi.

Nihai raporda, İsrail'in saldırısının hukuki sonucu ve İsrail'e uygulanması istenen yaptırımlar şu şekilde yer aldı:

"İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihli saldırısının sonucu olarak, diğer unsurların yanısıra, yolcuların yaşam hakkını, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını, keyfi tutuklama veya gözaltı yasağını; ayrıca, işkence veya diğer zalimane, insanlıkdışı veya aşağılayıcı muamele ya da cezalandırma yasağını ihlal etmiştir.

İsrail yol açtığı zararların ve kayıpların tazmininden sorumludur.

İsrail'in saldırısının kınanması gerekmektedir. Bunun dışındaki her türlü tasarruf, son derece önemli açık denizlerde seyir özgürlüğü hakkından, tehlikeli bir emsal teşkil edecek sapma oluşturacaktır."