BIST 9.719
DOLAR 32,55
EURO 34,83
ALTIN 2.432,65

Harbiye Marşı'nı kim iyi söyler?

’Kuleli’’liler iyi bilir, tecrübeyle sâbittir.
Kandilli Kız Lisesi, Harbiye Marşı’nı iyi söyler, çok iyi söyler" diye yazmış Hüseyin Mümtaz...
Devam edelim...
’Ermeni Konferansı’’nı, demokratik haklarını kullanarak ve Türk Milleti adına karar veren bağımsız Türk yargısına başvurarak engelleyenlere buradan selam olsun..
Orada olacağını söyleyerek başlangıçta protestocularla beraber hareket edeceklerini belirten, fakat sonradan emir komuta zinciri içinde tırsanlara da yazıklar olsun.
Emekli Tümgeneral Rıza Kükoğlu Başkanlığı’ndaki TESUD (Türkiye Emekli Subaylar Derneği) üyeleri önce, Konferansın yapılacağı gün Boğaziçi Üniversitesi’nde buluşup protesto etmek, içeri girip soru sormak, meydanı boş bırakmamak konusunda Hukukçular Birliği ile mutabakata varmışlar...
Mahkeme Kararı ile toplantı ertelenince de işleri çıkmış, dağılmışlar, mevzileri terk etmişler.
Dolayısı ile karşı tarafın Bilgi Üniversitesi karşı taarruzunu hesaplayamamışlar...
O saat orada yoklarmış...
Neredelermiş?
'Karpuzkaldıran’da denize mi gitmişler?
Birliğin geri kalanlarının bir kısmı, Bilgi Üniversitesi saatlerinde Kadıköy’den vapura binmişler. Dolmabahçe önünden geçerken de Rıza Kükoğlu’nun ‘’Dikkat’’ komutuyla Ata’ya saygı duruşunda bulunmuşlar...
Vah vah…
Eminim Bilgi’deki katılımcılar bu protestodan çok etkilenmişlerdir. Dudakları uçuklamıştır. Neden Dolmabahçe?
Neden denizden?
Ayaklar neden karaya basmadan uzaktan protesto?
Ya o gece; Milli Saraylar Meclis’e bağlı olduğuna göre Saray’ın bir köşesinde Arınç kaldıysa?
Eminim sabah uyanınca kendisine yönelik bu cephe selamından hayli memnun kalmıştır.
Hem İstanbul’un her yeri Atatürk değil mi?
Neden Taksim değil?
Polis bir şey yaparsa diye mi korkuldu acaba?
Hizbüttahrir’i seyreden polis size neden dokunsun a muhteremler?
Kadıköy Vapuru’nda Harbiye Marşı’nı söyleyip söylemediklerini bilmiyorum.
İnşallah söylememişlerdir. Dolmabahçe’ye bile duyuramazlardı.
Kandilli Kız Lisesi’nin ise Anıtkabir’e duyuracağına eminim.
Sayın Başbakan ilk gün; "Bir düşünce platformunun engellenmesini demokrasi, özgürlük ve çağdaşlıkla bağdaştıramıyorum’’ demişti.
Hani yargı bağımsızdı ve yargıya karışılmazdı?
Denktaş’a ‘’Türkiye’de söyleme, ne söyleyeceksen git Kıbrıs’ta söyle’’ derken demokratik haklara neden saygılı değildiniz?
2003 yılında ATO’da ‘’Doğu Türkistan Şükran Günü’’nü neden engellemeye çalışmıştınız?
Başaramayınca da hiç olmazsa salona ‘’Gök Bayrak’’ın asılmamasını temin etmemiş miydiniz?
Doğu Türkistanlıların duygularını söylemeleri demokratik hak değil miydi?
Erdoğan hızını alamayıp ikinci gün devam ediyor ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin açılış töreninde idare mahkemesinin Ermeni Konferansı'na ilişkin erteleme kararını eleştirerek, "Durumdan vazife çıkarma mantığını hortlatmayın" diyor.
Hiç zannetmiyorum öyle olduğunu..
Üzerlerine ‘’durumdan vazife çıkarması’’ vazife olanlar, ‘’Hocam’’ makam ve mertebesi ile zaten çoktan hizaya getirilmişlerdi.
Ya Adalet Bakanı?
Konferans ilk yapılırken ‘’Türk milletini arkadan hançerlemek’’ diye nitelememiş miydi?
Şimdi ne değişmiştir?
Sonuçta, Halil Berktay muradına ermiş, duruma ânında vaziyet eden yönetim sayesinde ‘’Anadolu Ermeniliği 1915’de yok edilmiştir’’ demiştir.
’Konferans’’ zaten sadece bu laf söyleyebilmek amacıyla organize edilmişti.
Mahkeme’nin vatansever hakimlerinin durdurma gerekçelerinde yer alan ‘’konukların masraflarının nereden karşılanacağı’’ bölümü konunun en hassas noktasıdır.
Neden çıkıp muhterem rektör bayan ve baylar açıkça Soros’tan alınmadığını söylemediler?
Herkese kolaylıkla bu ülkede ‘’Ben Altaylar’dan geldim demeyin. Yoksa bazıları da Babil’den geldim’’ der veya ‘’Ne mutlu Türk’üm diyene derseniz, başkası da çıkar ne mutlu Kürdüm der’’ mazeretini ileri sürerek ‘’Türklüğün’’ dillendirilmesini engellemeye çalışırken Berktay’a bir adım daha ileri gitme fırsatı veriliyor ve Türklerin zaten yerli Ermenileri yok ettiği açıkça ifade ediliyor.
Yalan söyleyen tarihçiler utansın..
Veya, konuşmacıların kaçta kaçı tarihçi; yalan söyleyen konuşmacılar utansın.
Tesadüf bu ya; eş zamanlı olarak meğer Avrupa Parlamentosunda da bir Ermeni Konferansı yapılıyormuş. Zaten geçen hafta da Baydemir’in konuk olduğu bir Kürt Konferans düzenlemişlerdi.
Neden kardeşim eş zamanlı olarak AP’de ve Erivan’da bir Türk Konferansı toplanamıyor? Neden eş zamanlı olarak AP ve Paris’te Korsika; AP ve Londra’da İRA; AP ve Madrid’te Bask toplantılar yapılamıyor?
En demokratı biz miyiz?
Lâfı uzatmadan bir soru soracağım..
Emekli ‘’Subaylar’’ Derneği’ne başkan olarak neden ille de bir general uygun görülmüş?
Statülerini bilmiyorum, seçimle mi gelmiş, atanmış mı?
Son sözü de; ‘’Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz/ çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na….’’ diyen Koca ATSIZ söylemiş olsun.

***