Harbiye Marşı'nı kim iyi söyler?
‘’Kuleli’’liler iyi bilir, tecrübeyle
sâbittir.
Kandilli Kız Lisesi, Harbiye Marşı’nı iyi söyler, çok iyi söyler"
diye yazmış Hüseyin Mümtaz...
Devam edelim...
‘’Ermeni Konferansı’’nı, demokratik haklarını
kullanarak ve Türk Milleti adına karar veren bağımsız Türk
yargısına başvurarak engelleyenlere buradan selam olsun..
Orada olacağını söyleyerek başlangıçta protestocularla beraber
hareket edeceklerini belirten, fakat sonradan emir komuta zinciri
içinde tırsanlara da yazıklar olsun.
Emekli Tümgeneral Rıza Kükoğlu Başkanlığı’ndaki TESUD
(Türkiye Emekli Subaylar Derneği) üyeleri önce,
Konferansın yapılacağı gün Boğaziçi Üniversitesi’nde buluşup
protesto etmek, içeri girip soru sormak, meydanı boş bırakmamak
konusunda Hukukçular Birliği ile mutabakata varmışlar...
Mahkeme Kararı ile toplantı ertelenince de işleri çıkmış,
dağılmışlar, mevzileri terk etmişler.
Dolayısı ile karşı tarafın Bilgi Üniversitesi karşı taarruzunu
hesaplayamamışlar...
O saat orada yoklarmış...
Neredelermiş?
'Karpuzkaldıran’da denize mi gitmişler?
Birliğin geri kalanlarının bir kısmı, Bilgi Üniversitesi
saatlerinde Kadıköy’den vapura binmişler. Dolmabahçe önünden
geçerken de Rıza Kükoğlu’nun ‘’Dikkat’’ komutuyla
Ata’ya saygı duruşunda bulunmuşlar...
Vah vah…
Eminim Bilgi’deki katılımcılar bu protestodan çok etkilenmişlerdir.
Dudakları uçuklamıştır. Neden Dolmabahçe?
Neden denizden?
Ayaklar neden karaya basmadan uzaktan protesto?
Ya o gece; Milli Saraylar Meclis’e bağlı olduğuna göre Saray’ın bir
köşesinde Arınç kaldıysa?
Eminim sabah uyanınca kendisine yönelik bu cephe selamından hayli
memnun kalmıştır.
Hem İstanbul’un her yeri Atatürk değil mi?
Neden Taksim değil?
Polis bir şey yaparsa diye mi korkuldu acaba?
Hizbüttahrir’i seyreden polis size neden dokunsun a
muhteremler?
Kadıköy Vapuru’nda Harbiye Marşı’nı söyleyip söylemediklerini
bilmiyorum.
İnşallah söylememişlerdir. Dolmabahçe’ye bile duyuramazlardı.
Kandilli Kız Lisesi’nin ise Anıtkabir’e duyuracağına eminim.
Sayın Başbakan ilk gün; "Bir düşünce platformunun
engellenmesini demokrasi, özgürlük ve çağdaşlıkla
bağdaştıramıyorum’’ demişti.
Hani yargı bağımsızdı ve yargıya karışılmazdı?
Denktaş’a ‘’Türkiye’de söyleme, ne söyleyeceksen git
Kıbrıs’ta söyle’’ derken demokratik haklara neden saygılı
değildiniz?
2003 yılında ATO’da ‘’Doğu Türkistan Şükran
Günü’’nü neden engellemeye çalışmıştınız?
Başaramayınca da hiç olmazsa salona ‘’Gök
Bayrak’’ın asılmamasını temin etmemiş miydiniz?
Doğu Türkistanlıların duygularını söylemeleri demokratik hak değil
miydi?
Erdoğan hızını alamayıp ikinci gün devam ediyor ve Bahçeşehir
Üniversitesi’nin açılış töreninde idare mahkemesinin Ermeni
Konferansı'na ilişkin erteleme kararını eleştirerek,
"Durumdan vazife çıkarma mantığını hortlatmayın"
diyor.
Hiç zannetmiyorum öyle olduğunu..
Üzerlerine ‘’durumdan vazife çıkarması’’ vazife
olanlar, ‘’Hocam’’ makam ve mertebesi ile zaten
çoktan hizaya getirilmişlerdi.
Ya Adalet Bakanı?
Konferans ilk yapılırken ‘’Türk milletini arkadan
hançerlemek’’ diye nitelememiş miydi?
Şimdi ne değişmiştir?
Sonuçta, Halil Berktay muradına ermiş, duruma ânında vaziyet eden
yönetim sayesinde ‘’Anadolu Ermeniliği 1915’de yok
edilmiştir’’ demiştir.
‘’Konferans’’ zaten sadece bu laf söyleyebilmek
amacıyla organize edilmişti.
Mahkeme’nin vatansever hakimlerinin durdurma gerekçelerinde yer
alan ‘’konukların masraflarının nereden
karşılanacağı’’ bölümü konunun en hassas noktasıdır.
Neden çıkıp muhterem rektör bayan ve baylar açıkça Soros’tan
alınmadığını söylemediler?
Herkese kolaylıkla bu ülkede ‘’Ben Altaylar’dan geldim
demeyin. Yoksa bazıları da Babil’den geldim’’ der veya
‘’Ne mutlu Türk’üm diyene derseniz, başkası da çıkar ne
mutlu Kürdüm der’’ mazeretini ileri sürerek
‘’Türklüğün’’ dillendirilmesini engellemeye
çalışırken Berktay’a bir adım daha ileri gitme fırsatı veriliyor ve
Türklerin zaten yerli Ermenileri yok ettiği açıkça ifade
ediliyor.
Yalan söyleyen tarihçiler utansın..
Veya, konuşmacıların kaçta kaçı tarihçi; yalan söyleyen
konuşmacılar utansın.
Tesadüf bu ya; eş zamanlı olarak meğer Avrupa Parlamentosunda da
bir Ermeni Konferansı yapılıyormuş. Zaten geçen hafta da
Baydemir’in konuk olduğu bir Kürt Konferans düzenlemişlerdi.
Neden kardeşim eş zamanlı olarak AP’de ve Erivan’da bir Türk
Konferansı toplanamıyor? Neden eş zamanlı olarak AP ve Paris’te
Korsika; AP ve Londra’da İRA; AP ve Madrid’te Bask toplantılar
yapılamıyor?
En demokratı biz miyiz?
Lâfı uzatmadan bir soru soracağım..
Emekli ‘’Subaylar’’ Derneği’ne başkan olarak neden
ille de bir general uygun görülmüş?
Statülerini bilmiyorum, seçimle mi gelmiş, atanmış mı?
Son sözü de; ‘’Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz/
çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na….’’ diyen Koca
ATSIZ söylemiş olsun.
***