BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,78
ALTIN 2.490,48

Hançerlenme duygusu

Türkiye, Kıbrıs konusunda AB ile ilişkilerde, Ermeniler konusunda Amerika ile ilişkilerde bir “Hançerlenme”, bir “kol bükme” duygusu yaşıyor. Batı dünyasının iki özel korumalı çocuğu Rumlar ve Ermeniler... Osmanlı'nın son döneminde isyanlarına katkıda bulunmuşlar, bugün de Türkiye'ye karşı alan kazanmalarına imkan hazırlamaya çalışıyorlar.

Bana göre Kıbrıs gerçeğini de bilirler, Ermeni gerçeğini de...

Kıbrıs'ta 1974 öncesi yaşananlarda Türklerin nasıl bir kıyıma uğradığını bilmemek mümkün mü?

1915'lerde Ermeni çetelerinin Ruslarla işbirliği içinde Türk – Kürt köylerini nasıl hunharca yok ettiğini, tehcirin buna tepki olarak gerçekleştiğini, o güne kadar Ermeni toplumunun Osmanlı bünyesinde barış içinde yaşadığını bilmemeleri mümkün mü?

Arada din bahsi var...

Ve onlar önce Osmanlı'yı vurdular, şimdi Türkiye'yi vuruyorlar.

ABD'de ısıtılıp masaya konan Ermeni dosyasının adaletle, insafla en küçük bir ilgisinin bulunmadığını bilmezler mi? Tarihi gerçekliğinin sorgulanması gereken bir hadisenin, bir meclisin kararıyla sonuçlanamayacağını bilmek için illa tarihçi mi olmak lazım? Azıcık insafı olmak, insan olmak bunun için kafi gelmez mi? Diyelim şu anda Bush yönetiminin bildiği şeyleri Demokrat senatörler bilmez mi? Ama siz, adalete değil yandaşlığa oynamak istiyorsanız adaleti kurban vermek işten bile değildir.

AB'nin Kıbrıs'ta sergilenen haksızlığın farkında olmaması mümkün mü? Ama onlar, Türkiye'nin kolunu bükmeyi tercih ettiler ve Türkiye'yi zorluyorlar.

İş nerede karışıyor?

Türkiye'nin bu coğrafya için öneminde ve onların bu coğrafyada Türkiye'ye olan ihtiyaçlarında...

Türkiye, kolay harcanacak bir ülke olsa, paspas yapıp geçerler. Ama değil, Türkiye bu coğrafyanın ihmal edilemez bir gerçeği. O yüzden de AB Kıbrıs konusunda, ABD Ermeniler konusunda allem edip kallem edip Türkiye'nin zayıf zamanını bulup bileğini bükmeye yöneliyor.

Bu da bizde “hançerlenme” duygusu oluşturuyor.

-Bunların dostluğu yok, diyor halkımız.

-Bunlar bizi hançerlemek için fırsat kolluyorlar.

Şimdi PKK meselesi de buna eklenmiş durumda.

PKK konusunda ayak sürüyen ve Kuzey Irak yönetiminin ebeliğini yapan bir müttefik!

Hançerlenme!

Avrupa'da cirit atan PKK yöneticileri...

Hançerlenme!

Peşpeşe gelen şehit cenazeleri ve hançerlenme duygusu...

Amerika üst düzey elçiler gönderiyor:

-Sizi anlıyoruz, ama, aman aşırı tepki vermeyin!

Türkiye şu anda vereceği tepkiyi arıyor.

Okyanusun öte tarafında Ermenicilik oynayanlar:

-Siz bakmayın Türklerin öfkesine, kabarır kabarır durulurlar, diyorlar. Tepkiler sbabun köpüğü ya da saman alevi gibidir.

Amerikalı elçiler, tepkilerin sabun köpüğü seviyesinde kalmasını istiyorlar.

Türkiye şu sonuçları elde etmek zorunda:

1.Bu Ermeni tasarısının Temsilciler meclisi'ne gelmemesini

2.Ermeni tasarılarının gelecekte de ısıtılıp ısıtılıp servise konmamasını...

3.Kuzey Irak'ta yuvalanmış PKK liderliğinden en az birkaç ismin Türkiye'ye teslim edilmesi...

Amerika ile dostluğun ya da müttefikliğin bir çerçevesi olmalı. Türkiye hiç olmazsa “Bir gün arkadan haçerlenmeme” güvencesini hissetmeli. Ne o, müttefik diye topraklarınızda üsler vermişsiniz ve arkadan hançerleniyorsunuz.

Amerika, Türkiye'yi kaybetmenin ne anlama geldiğini bilmiyor.

Amerika Türkiye'yi çok “kolay” müttefik gibi görüyor. Buradaki “kolay” sözcüğünün hiç de onurlu bir ifade olmadığı anlaşılıyor sanırım.

Başbakan Erdoğan, Bayram sürecinde iki söz söyledi:

İp inceldiği yerden kopsun. Birileri 10 bin kilometre uzaktan buralara gelirken kime sordu?”

Bu iki söz, halk arasında Okyanus ötesindeki müttefikin anlaması gereken “Türkiye jesti” olarak algılandı... Ama halkımız, bu jestin içinin nasıl dolacağını da merak ediyor. Bu jest, Washington'da “Blöf” olarak algılanır ve kolaylıkla ıskalanırsa... Bu kaygı da, tepkilerin hemen yanı başında duruyor. Ayrıca bir kaygı daha duruyor hemen orada: Bu hükümet, Amerika'ya bir şey diyemez, çünkü...

Çünkü”nün arkasına da iç politika ve meşruiyyet tartışmalarına dair bir yığın gerekçe ekleniyor.

Türkiye – Amerika ilişkilerinin en hassas, en kritik bir dönemi yaşadığı kuşkusuz.

Bu ilişki dünya dengesi açısından her iki ülke için önemli olabilir.

Ama bu önemi her ülkenin idrak etmesi gerekiyor. Ancak şu anda Amerika, ilişkilerde “süper güç raconu” kesme eğiliminde. Ve bunu Türkiye kabul etmiyor. Sancı bunun sancısı... Bakalım Amerika Türkiye gerçeğini anlayabilecek mi? Bakalım Türkiye, kendi gerçekliğini idrak ettirebilecek mi?