BIST 9.722
DOLAR 32,55
EURO 34,98
ALTIN 2.425,86

Gül ile Erdoğan arasındaki en büyük fark nedir?..

Abdullah Gül’ü ilk tanıdığım günden beri onda disiplini gördüm…

Hiçbir yazımda, "Erdoğan cumhurbaşkanı olamayacak" demedim... 

Seçimi kaybedeceğini de söylemedim...

Deli miyim ben?..


EN BÜYÜK FARK...

“Disiplin” ile “otorite” aynı şey değildir…

Disiplin; bir topluluğun, bir kurumun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumudur…

Bireysel değil kurumsaldır…

Otorite ise aksine “Kurumsal” değil, “Bireysel”dir…

“Genel” değil, “Özel”dir…

Hâkimiyettir…

Emretme kudretidir…

Yaptırım koyma ve kullanma gücüdür...

Disiplinle otoriterlik arasında benzerlik kurmak gerekirse şöyle diyebilirim:

Disiplin hukuki otoritedir…

Otorite ise karizmadan gelen disiplindir…

Disiplin her üyeye; kurumsal uyuma itaat etmesi için hukuki sorumluluk yükler…

İtiraz hak, disipline uymak yükmlülüktür …

Otoriterlik ise üyeye “itiraz hakkı” vermez…

Otoriterlikte hak yok vazife vardır... 

“Hangisi daha demokratiktir?” diye sorarsanız...

Elbette “disiplin” derim…

Abdullah Gül’ü ilk tanıdığım günden beri onda disiplini gördüm…

Erdoğan’da ise otoriteyi…

Disiplin demokrasidir…

Otorite “Despotizm”…

Gelişmiş demokrasilerde bireyler kurumsal disipline uymakla övünürler…

Otoriterliklerinden ise…

Neyse…

Söylemeyeyim…

Son on iki yılda girdiği her seçimi kazanan birisine “Bu defa kaybedecek” demem için aklımı yitirmem lâzım…

Biliyorum ki bu seçimi de ilk turda değilse de ikinci turda Erdoğan kazanacak...

Ama...

Yalan söylemenin, “Erdoğan yağcılığı” yapmanın ne gereği var?..

Ben; Gül’ün cumhurbaşkanlığını sevenlerdenim…

Dikkat lütfen!..

Sürekli seçim kazanan…

Önümüzdeki seçimi de kazanıp en tepeye çıkacak olan Erdoğan’ı değil…

Bir faninin ömrü hayatında ulaşabileceği en yüce makamı önümüzdeki iki ay içinde kaybedecek olan Gül’ü daha çok takdir ettim…

Neden mi?..

Söyleyeyim:

Sadece başarı kumdan bir kaledir…

Küçük bir öfkede yıkıverirsiniz…

Devlet adamlığı sorumluluğuyla elde edilmiş başarı ise öz evlât gibidir…

Zarar gelmesin diye üstüne titrersiniz…

Sanırım anlatabildim…

 

 

EY GÜZEL İNSANLAR!..

Beni seven, iyiliğimi isteyen, “yahu biraz da eğil be eğil korkma, bi tarafın aşınmaz” diyen nice yakınım her ne kadar “huyun kurusun” deseler de; yalansız, dolansız olmaktan (Onlara göre dik kafalı, inatçı) vazgeçecek değilim…

Yani…

Allah’ın bildiğini kuldan saklamanın âlemi yok:

Çankaya'da Erdoğan'ı değil de öncelikle Gül'ü görmek istiyordum…

Partisi tarafından aday gösterilmeyecekse eğer…

İlhan Kesici mükemmel bir seçimdi benim açımdan…

Ama…

İki tercihimin de imkânsız olduğu anlaşılınca…

Ve…

CHP – MHP bütün siyasi hesapları alt üst edercesine…

Hatta hatta…

Kendi geleceklerini bile riske atmaktan korkmayıp, ülkemin cumhurbaşkanlığı makamında görmekten onur duyacağım Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığında mutabık kalınca…

Tercihim de belli oldu…

Oyum: Ekmeleddin İhsanoğlu’na…

 
 

 

EVET…

Bendeniz…

Cumhurbaşkanlığı makamında Ekmeleddin İhsanoğlu’nu görmek isteyenlerdenim...

Çünkü…

Bendeniz klâsik demokratlardanım…

Yani…

Çocukluğumda aile kontenjanından Demokrat Partiliydim…

27 Mayıs ihtilâlinden sonra yapılan ilk seçimlerde ve taa 1983’e kadar (1973’te kandırıldım, Ecevit’in CHP’sine ilk ve son defa oy verdim) Adalet Partiliydim…

6 Kasım 1983 seçimlerinde oyum; Turgut Özal’ındı…

Yani, onu sevdiğim, siyasi ekonomik görüşlerine tav olduğum için ANAP’lı oldum…

20 Ekim 1991 seçimlerinde, ANAP’ı bırakıp Çankaya’ya kaçan Özal’a kırıldım, tuttum oyumu Demirel’in DYP’sine verdim…

2002 yılında eğer DYP Genel Başkan Danışmanı olmasaydım, oyumu o seçimde de Ak parti için kullanırdım…

Son 7 yıldır ise…

Başka alternatif olmadığı için Ak Partili adaylar için kullandım oylarımı…

Ama…

“Adnan Menderes ve Turgut Özal ile Süleyman Demirel’e İhsanoğlu mu daha çok benziyor? Erdoğan mı?” diye sorarsanız, hiç tereddütsüz, “Ekmeleddin İhsanoğlu benziyor elbette” derim…

 

 

VE O NEDENLEDİR Kİ…

İhsanoğlu’nun seçimi kazanmasını temenni ediyorum…

Ancak…

Yıllardır CHP seçmenini çok iyi tanıdığım

Birkaç saatlik fazladan tatil yapmayı ülkenin geleceğine tercih edeceklerini bildiğim için, çoğunun sandığa gitmeyecek turu kuzular olduklarından eminim…

İşte o nedenle “Temennim İhsanoğlu” desem de tespitim (Ne yazık ki) “Erdoğan’ın kazanacağı” yönünde…