BIST 9.080
DOLAR 32,36
EURO 34,96
ALTIN 2.325,19
HABER /  GÜNCEL

Gül Başbakan olursa AKP-Cemaat ittifakı yeniden kurulur!

Ezgi Başaran'a konuşan Orhan Gazi Ertekin cemaate operasyon konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı: Cemaat-AKP savaşı yok. Olan şey Cemaat-Erdoğan savaşıdır!

Abone ol

İNTERNETHABER.COM
Radikal yazarı Ezgi Başaran, Demokrat Yargı derneği başkanı ve hakim Orhan Gazi Ertekin ile röportajına bugün de devam etti. AK Parti ile cemaat arasındaki kavga son operasyonlara dönük çarpıcı kehanetlerde bulunan Ertekin "Bu operasyon her yere sıçrar, gerekirse size ve bana bile!" dedi.

Abdullah Gül'ün Başbakan olması durumunda cemaat ile AK Parti arasında yeni bir koalisyon kurulabileceğini iddia eden Ertekin "kurtarıcı biziz ve İttihat ve İtilaf geriliminden bu yana bizim gücümüzü ve enerjimizi yutan şu düşman kardeşlerin saçma oyunlarını aşıp kendi kaderimize sahip çıkmamızın zamanı geldi." dedi.

İşte röporajdan çarpıcı bölümler:

YARGIYA SIÇRAMAYAN OPERASYON YÜZDEYDE GÜÜRLTÜDÜR

Polis şeflerinden sonra operasyon kimlere sıçrar sizce?

-Böyle soruşturmalar her yere sıçrar! Gerekirse size ve bana bile! Polis şeflerinin de dahil olduğu yapının esas gücü yargı ve HSYK'dır. Bu nedenle de yargıdaki karşılığı ve uzantıları açığa çıkarılmadığı sürece kendisini sürekli olarak üretmeye devam edecektir. Dolayısıyla, son on yılda olduğu gibi bundan sonra da yargı iktidar kurucu merkez özelliğini korumaya devam edecektir. Yeni bir iktidar kurmak isteyen her siyasal hareket, bundan sonra hukuk ve yargı üzerine daha ciddiyetle düşünmek ve kendi politik pozisyonunu oluşturmak zorundadır. Son 7-8 yıllık derin devletin çözüleceği yer tam da yargının bağrıdır. Buraya sıçramayan bir operasyon ne yeni bir iktidar üretebilir ne de kendisine uygun bir savunma hattı çizebilir. Bu yapılmadığında ise yüzeyde bir kaç gürültü yaratmak dışında bir şey yapılamaz.

GÜL BAŞBAKAN OLURSA AKP-CEMAAT KOALİSYONU SÜRER

Türkiye'nin yargı ve kolluk sistemlerinde daha önce böyle benzer bir savaş, kadrolaşma ya da tasfiye olmuş muydu?

-Adnan Menderes 1954 ve 1958'de iki defa CHP kökenli yargı mensuplarını emekliye sevk etmek için harekete geçmiş, bazılarını tasfiye etmişti. Benzer bir durum 1960 darbesi sonrası bu kez de önemli sayıdaki Demokrat Partili Yargıtay ve Danıştay üyelerinin yasayla emekliye sevk edilmesi şeklinde yaşandı. Her iki tasfiye de bugünkü çatışmalara köken oluşturacak bir siyasal gerilime tekabül ediyor.

AKP-CEMAAT KAVGASI YOK! ERDOĞAN CEMAAT KAVGASI VAR!

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Cemaat-AKP kavgası nasıl devam eder?

-Ortada henüz bir Cemaat-AKP savaşı yok. Olan şey Cemaat-Erdoğan savaşıdır. Zaten, Ak Parti içinde Cemaat ile Erdoğan'a eş düzeyde savaşacak başka bir aktör olmadığı için bu mücadele Erdoğan'ın kendisini sürekli olarak farklı alanlarda klonlamaya çalışması ile devam ediyor. Bu savaşta Cumhurbaşkanlığı kritik. Eğer alınamazsa Erdoğan iktidarı sürekli yara alacaktır. Fakat, Cumhurbaşkanlığına geçtiği anda da Ak Parti sahası boşalmaktadır ve Erdoğan için maalesef gerçek bir siyasi klonlama yöntemi henüz bulunamamıştır. Erdoğan'ın kaderi de budur. Her yeri ele geçirmek zorundadır. Ama bu mümkün değildir. Bunu ne Abdülhamid ne de Mustafa Kemal başarabilmiştir. Önünde mantıklı iki yol görünmektedir: Ya Cumhurbaşkanlığını bir fetih olarak göstermesine müsaade edilmesi kaydıyla Abdullah Gül üzerinde de uzlaşmayı kabul edecektir. Ki bu durumda Erdoğan'ın Gülen ile tedirgin bir anlaşmaya razı geldiği ve AKP-Cemaat koalisyonunun yeni bir biçimde tekrar kurulmaya başlandığı anlamına gelir. Bu anlamda son operasyonların Abdullah Gül’ü daha fazla kendi tarafına angaje edecek bir miras olarak ayarlanmış olma ihtimalini düşünmek bir spekülasyon olarak mümkündür. İkinci olarak mevcut operasyonları bizzat Abdullah Gül'ün Başbakanlığa gelişini engellemek için daha erken yaptırmış olması ihtimali de göz ardı edilmemelidir.

YENİ TÜRKİYE VE YENİ İKTİDAR BU SAVAŞIN SONUNDA KURULABİLİR

Nasıl yani?

-Şimdi böyle bir operasyonla uyumlu bir başbakan ihtiyacı artık bu yeni süreçle beraber daha fazla açığa çıkmış sayılacak. Dolayısıyla, Erdoğan, AKP içinden kendisine uygun bir başbakan seçebilir ve işte o zaman Cemaat- AKP savaşını ve geleceğini konuşmaya başlayabileceğiz. Daha yolumuz var ve bir "yeni iktidar" ve "yeni Türkiye", ancak bu savaşın sonunda kurulabilir hale gelecek. 

ERDOĞAN İLK TURDA SEÇİLMEMEK İÇİN DUA ETSİN

MİT’in gücünün ciddi bir biçimde artması da yeni dönemin özelliklerinden biri olacak değil mi?

-Evet, Erdoğan MİT merkezli yeni bir devlet kurarak kendisini garanti altına almaya çalışıyor. Fakat şansı yüksek değil. Bu durum onun siyasi imgesine yerleşen Marcos’lar unsuru yerine Saddam unsurunun daha da yoğunlaşmasına yol açacaktır. Her durumda, sanıldığının tersine Erdoğan için Gül üzerinde kapsamlı bir uzlaşmayla Çankaya'da bir daire sahibi olmak en makulü gibi görünüyor. Aksi takdirde son anına kadar tedirginlik ve güvensizlik içinde geçecek bir hayatı ailesine de miras bırakacak gibi duruyor. Şunu da eklemek gerekir ki, Erdoğan, bu sürecin kendi aleyhine seyretmesine müsaade edecek bir lider de değil. Sonuç olarak umarım Türkiye, bundan sonra trajedilerden uzak durur. Diğer yandan ise Gülen ve Gül ile CHP ve MHP gruplarının da toplumun yeni talep ve dinamizmini besleyebilecek bir umut olma özelliğini sergileyebildiği görülmüyor.

Erdoğan'ın birinci veya ikinci turda seçilmesi Türkiye iklimini değiştirir mi sizce?

-Ben Erdoğan'ın yerinde olsam, ilk turda seçilmemek için dua ederdim. Ne kadar sert ve keskin biçimde ve yüksek oylarla gelirse kendisine yönelik nefret ve kini o kadar yükseltecektir. Buna karşılık ne kadar az oy alırsa ve ikinci turda seçilirse rakiplerinin özgüvenleri o kadar artacak, yani ona orada tahammül etme ihtimali ise o kadar yükselecektir. İçinde bulunduğu durumda Erdoğan'ı ve taraftarlarını rahatlatacak olan şey yüksek oy değil birinci parti düzeyindeki bir oy yüzdesidir.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN