BIST 9.717
DOLAR 32,47
EURO 34,96
ALTIN 2.436,18

Gladyatörlerin Önüne Atılan Afrikalılar

Sahada ki Milli takımların futbolcuları siyahi oyunculardan oluşuyor ama nedense tribünde siyahi seyirci yok!

Sportif bir değerlendirme yapmayacağım ama Pazar akşamı Portekiz ve Fransa arasında oynanan Euro2016 finali tarihin en sıkıcı finaliydi.

Sahayı basan –spikerin kelebek olarak adlandırdığı- güve sürüsü genelde açık yemek bırakmaktan ve aşırı pislikten dolayı ürer.

Fransa’daki israfı, kirliliği varın siz düşünün.

İçinde bulunduğumuz zamanın lanetini gözler önüne seren görüntüler bunlar.

Arenalarda “çarpışan” futbolcuları izlemeye giden müsrif, pasaklı ve obur dünya halkları.

Tribünlerde felaketti.

Fransızların maçla alakasız şekilde sürekli milli marş söylemesine ne demeli?

O milli marşlar stat inşası esnasında ölen işçilerin üstünü örter mi?

Bizce örtmez ama yüce Fransız ulusunun salyalarını akıtacağı kesin.  Zaten milli marşlar başka ne işe yarar ki?

Eiffel Kulesi önünde dev ekranda maçı izleyenleri görmüşsünüzdür… Peki, ekranın arkasında polisle mücadele eden işçileri gördünüz mü?

Bazı yayın kuruluşları fotoğrafları öyle bir açıyla vermişler ki ekranın arkasındaki sis bulutu ve işçiler gözükmüyordu.

Daha sonra internette fotoğraflar yayılınca herkes geçmek zorunda kaldı haber olarak.

Peki, sahada kimler var?

Sahada ki Milli takımların futbolcuları siyahi oyunculardan oluşuyor ama nedense tribünde siyahi seyirci yok!

Ed Aarons’un The Guardian’da yayınlanan yazısından* faydalanarak yazmaya çalışalım.

Sahanın en merkezi oyuncularında Paris Saint-Germani’li orta saha Blaise Matuidi’nin babası, Angola’daki iç savaştan kurtulmak için 1980’lerin başında Fransa’nın başkentine yerleşmiş.

Eskiden Portekiz’in sömürgesi olan Angola, 2002’ye kadar süren ve yarım milyondan fazla insanın öldüğü çatışmalar sonunda harap olmuştu.

Babasının yurdu için oynayıp oynamayacağı sorulduğunda tercihini Fransa’dan yana kullanan Matuidi;

“Angolalı köklerimi hiçbir zaman unutmadım. Ne kadar Fransalı isem, en az o kadar da Angolalı hissediyorum kendimi” demişti.

Her iki finalist ekipte de epey sayıda ikinci kuşak Afrikalıların çocukları yer alıyor.

Ev sahibi ekibin 11 oyuncusu Afrikalı köklere sahip; buna karşılık Portekiz’de ise 6 oyuncu bu durumda. Bu, iki ekibin toplam oyuncu sayısının % 37’si yapıyor.

Bu istatistikler aşırı sağcı partileri çok memnun etmese de Avrupa’nın durumu bu ve “bu tablo bize göç meselesi” hakkında da çok açık bilgiler veriyor.

Matuidi, Pogba ve Evra dışında, Crystal Palace’ın yeni kalecisi Steve Mandanda ile Manchester City’li Eliaquim Mangala’nın kökleri Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne uzanırken, savunma oyuncusu Adil Rami Faslı bir anne-babanın çocuğu olarak Korsika doğumlu ve takımdaki tek Kuzey Afrika kökenli oyuncu.

Bir diğer savunma oyuncusu Samuel Umtiti Kamerun, Yaoundé doğumlu. Ailesi o henüz iki yaşındayken göç etmiş.

Moussa Sissoko ile N’Golo Kanté ise Mali kökenli.

Manchester United’lı oyuncusu Anthony Martial’ın kökleri eski Antiller bölgesindeki ülkelerden birine uzanıyor.

Portekiz ve Fransa Göçmen Politikaları Endeksi’nde üst sıralarda ama göçmenlerin hayatta kalmak için tribündeki yüce ulusları memnun etmeleri gerekiyor.

Çünkü şimdilik (siyahlar beyazları mutlu ettiği ve seyreden değil seyir edilen olduğu sürece) işler yolunda gözükse bile Avrupa’da tekrar hortlayan ırkçılık başlarına iş açabilir. 

*https://www.theguardian.com/football/2016/jul/09/france-portugal-colonial-history-african-flavour-euro-2016?CMP=share_btn_fb

twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser

msbeser@msbeser.com