BIST 9.525
DOLAR 32,55
EURO 34,70
ALTIN 2.494,28

Gittikçe büyüyen bir sorun; bilgisayar oyunları…

Her toplumsal sorunu çözecek projelerimiz olmalı.

Bilgisayar oyunu bağımlılığı, günümüzde, gizli bir tehlike olarak adlandırılıyor. Bu oyunların; gençleri şiddete eğilimli yapması en çok kabul edilen  görüş.
 “….Bırak lise öğrencilerini, üniversite öğrencileri de aynı hastalıktan muzdarip..  
Çocuk iki dil biliyor..
İyi okul kazanmış..
Bilgisayarın başından kalkamıyor, oyundan kafasını kaldıramıyor, etrafını, dünyayı görmüyor, kendini hayata hazırlamıyor..
Fakülte bitince ne olacak? 
Hayat bilgisayar oyunu değil; tekrar tekrar oynanmıyor.. Başa dönülmüyor, sil baştan olmuyor..
Anlat anlatabilirsen..
Sanal âlem oyunları eroin gibi, esrar gibi, sigara gibi,  gibi..
Bağımlılık yapıyor; bulaşan, tedavi olmadan kurtulamıyor..
Psikolojik yardım gerekiyor..” ()
“Nintendo‘nun yeni oyunu Pokemon Go için ilginç tepkiler gelmeye devam ediyor. Bazı camilerde pokemon bulunması ve pokemon avına çıkılmasına Diyanet-Sen Başkanı Mehmet Bayraktutar’dan sert tepki geldi. Mehmet Bayraktutar; “Bu İslam dininin en güzel ibadet evi olan camileri hafife almaktır. İnsanların ibadet yeri camilerin ehemmiyet ve önemini küçümsemektir” diye konuştu. Camilerin bu şekilde ticari oyunevi olarak gösterilmesini İslam dinine karşı Batı dünyasının bir senaryosu olduğunu iddia eden Mehmet Bayraktutar;“Bunu kınıyorum. Türkiye’de yasaklanmasını istiyorum” dedi.” (Basından)

Görevliler ne kadar çok senaryo seviyorlar…

Görevini yapma, senaryoya bağla, sorumluluk alma, oh ne ala!...

Kur’an kurslarında ne öğretiyorsunuz Allah aşkına?..

Sadece Arapça mı?

Çocukların sosyal yönleri/düşünceleri ne olacak?

Peki, siz senaryolara karşı ne yapıyorsunuz?

Kocaman bir hiç…

Anlaşılıyor ki; camiler konu edinmese, M. Bayraktutar ilgilenmiyecekmiş bile!...

“Federal İslami Danışma Konseyi Müftüsü Zulkifli Mohamad al-Bakri,konseyin web sayfasında yaptığı açıklamada; "Federal İslami danışma Konseyi 1 Ağustos tarihinde yaptığı toplantıda tartışarak Pokemon Go ve Pokemon oyunlarının Müslümanlarca oynanmasına izin vermemeyi kararlaştırmıştır." dedi. al-Bakri, yakın zamanda müslüman ülkelerinde bu yapımların tamamen yasaklanabileceği sinyalini de verdi. Suudi Arabistan ve Mısırlı İslam alimlerinin Pokemon GO ve Pekomon'un zararlı olduğu görüş ve tebliğlerinin göz önüne alınarak alındığı belirtilerek bu oyunların iktidar hırsına neden olabileceği ve kumar alışkanlığı yaratabileceği de açıklamada yerini aldı.” (Basından)
Vay arkadaş;
Bu oyun oynayanlar  çılgınca çoğalıyor ve bu konuda her kesim fikir yürütüyor, ama, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan çıt yok…İçişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’da öyle!...
Bilgisayar oyunlarının elbette yararları da var…Ama, her zaman olduğu gibi dozunda/yerinde oynanırsa. Bu konuda linkini verdiğim yazıya bakılabilir.(?)

Son SÖZ: İnsanlar çok seyrek olarak inandıkları şeyi yaparlar. Genelde kolaylarına geleni yapar, sonra da pişman olurlar. (Bob Dylan)

Meğerse Aile Bakanlığı’nın derdi başkaymış;
“Emrah Karaduman’ın bestesi olan “Cevapsız Çınlama' isimli bir şarkı ile müzik dünyasına giren Aleyna Tilki isimli şarkıcı 16 yaşında olması ve içkili mekanda program yapması sebebiyle Aile Bakanlığı, Tilki’nin ailesiyle görüşüp uyarıda bulundu. İçişleri ve Çalışma bakanlıkları, içkili mekanları denetime aldı. Sabah'ın haberine göre, 'Cevapsız Çınlama' şarkısıyla şöhrete kavuşan lise öğrencisi Aleyna Tilki'nin, kanunen yasak olmasına rağmen geceleri içkili mekanlarda sahneye çıkması tartışma yaratmış.”
Ne demek tartışma yaratmak?
Tartışma yapacak bir şey yok ki ortada!...
Kanun/tüzük ne ise gereken yapılmalı…
Haberin sonu ilginç: “İçişleri ve Çalışma Bakanlıkları, içkili mekanları denetime aldı.” Yani daha önce denetim yapılmıyor muydu?!
Ya da herkes öyle biliyor!...
CUMHURBAŞKANLIĞI  KÜLTÜR  ve SANAT  BÜYÜK ÖDÜLLERİ AÇIKLANDI…
Ödüller; Mustafa Kutlu, Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, Süheyl Ünver,Şener Şen, Feridun Özgören ve Konservatuarımız Öğr. Üyesi “Şelpe tekniğini sistemleştirerek el ile bağlama çalma geleneğini modern dönemde temsil eden; çalış teknikleriyle Anadolu’nun kültürel zenginliğini, ruhunu dünyaya aktaran; özden ve gelenekten kopmadan, yeni açılımlarla müzik sanatının sınırlarını keşfetmeyi sürdüren; icrası yanında Türk müziği literatürüne akademik boyutta da güçlü katkılar sunan ve “Garip Bülbül" Neşet Ertaş hakkında en kapsamlı çalışmayı ortaya koyan  Erol Parlak’a”  verildi. Kendilerini Tebrik ediyoruz...
BİR İDDİA: ORTADOĞU'YU LAİKLİK KÖLELEŞTİRMİŞ!..
Birçok tartışmalar ve suçlamalarla İstanbul’a kalıcı bir iz bırakmadan biten, İstanbul 2010 Kültür Başkenti’nde  “sinema belgesel yönetmeni” olarak ta görev alan Yenişafak  yazarı  Yusuf Kaplan ilginç ve sert söylemlerine devam ediyor. Yazısının başlığı "Ortadoğu’yu laiklik köleleştirdi, İslâm özgürleştirecek yeniden!" (28 Ekim 2016) Yazısından bir bölümü verelim: "Laiklik, bu ülkenin ve İslâm dünyasının boynuna geçirilmiş bir tasmadır. İslâm dünyasını her bakımdan perişan eden, zihnen köleleştiren, kaynaklarını fiilen Batılılara peşkeş çekmek için ihdas edilen bir deli gömleğidir laiklik. Feridun Sinirlioğlu, özetle, “Ortadoğu'yu laiklik kurtaracak” demiş! Sinirlioğlu'nun bu açıklamasından yeni haberdâr oldum. Sinirlerim tepeme bindi! Bu, stratejik açıdan basiretsizce bir açıklama değil yalnızca; en hafif ifadeyle, sinir edici bir açıklama bu! Ortadoğu'yu köleleştiren şey laiklik oysa! Sinirlioğlu ve benzeri devletin en tepesindeki kişilerin şunu iyi bilmesi gerekiyor: Körfez ülkeleri görünüşte İslâmî ama gerçekte laik kabileci-diktatörlüklerle ayakta ve kontrol altında tutuluyor. Baas ve türevleri kaskatı laik rejimlerin hâkim olduğu, yarım asırdan fazla bir süredir kendi Müslüman halklarına her türlü zulmü, baskıyı, işkenceyi, katliamı reva gören Mısır, Irak, Libya, Suriye, Cezayir gibi ülkeler ise, putlaştırılan laik ve kukla tek adam diktatörlükleriyle ayakta ve kontrol altında tutuluyor.Gerçek bu iken, “Ortadoğu'yu laiklik kurtaracak” türünden açıklamalar, en hafif ifadeyle, yalnızca sömürgecilerin ekmeğine yağ sürer ve iki asırdır Batılıların kölesi olan İslâm dünyasının bağımsızlık meselesini gözardı etmekle sonuçlanır.Biz bunu yapamayız! Böyle bir şeyi yapacak en son ülke Türkiye'dir!"
EDEBİYAT ŞEHRİ KAHRAMANMARAŞ..
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi pek çok ünlü edebiyatçıyı Türk edebiyatına kazandıran Kahramanmaraş’ın kesinlikle UNESCO’nun edebiyat şehirleri listesinde yer alması gerektiğini belirterek; “UNESCO’dan yetkili kişilerle görüşerek gerekli temasları sağladık. Yaklaşık 1 yıldır da bu konunun alt yapısıyla ilgili işlerin planlamasını yapmaktayız.Dünyada UNESCO edebiyat şehirleri listesinde 16 şehir var. Bizim coğrafyamızdan hiçbir şehir yok. İnşallah biz bu çalışmayla UNESCO’dan yetkili kişilerle görüşerek gerekli temasları sağladık ve yaklaşık 1 yıldır da bu konunun altyapısıyla ilgili işlerin planlamasını yapmaktayız. Mesela şehrimizin çeşitli yerlerinde kütüphaneler açarak vatandaşlarımızı kitaplarla buluşturuyoruz. Edebiyat akademimiz var ve bunun bünyesinde yazarlık kursumuz var. Birçok konferans düzenliyoruz bu konularla ilgili. Başta edebiyat müzesi olmak üzere yapacağımız müzeler, kültür sanat merkezleri, yeni kütüphaneler bunların bir parçası olacak ve o listede Kahramanmaraş’ımız sadece ülkemizi değil gönül coğrafyamızı gururla temsil edecek.  Bu bizim için çok önemli.Biz şehrimizde, şairliğe ve yazarlığa adım atacak insanları çok önemsiyoruz . Onları Türkiye’nin her noktasından davet ediyoruz. Gelin Necip Fazıl’ın şehrindeki, Erdem Beyazıt’ın şehrindeki havayı soluyun.Eğer bir şehrin ruhunu da inşa edemezsen o şehir hurdaya döner. Kahramanmaraş zaten ruhu olan bir şehir. Burası şairlerin, ruhu olan insanların şehri. Biz de bunu UNESCO nezdinde tescillendirme gayreti içerisindeyiz. Bu konuda da başarılı olacağımızda oldukça iddialıyız. Tabi bu süreç isteyen bir durum. Düzenlediğimiz kitap fuarını gelenekselleştirmek de bununla ilgili. Bir kitap sempozyumu da yapmayı hedefliyoruz. Hatta belki de bu Türkiye’de bir ilk olacak.” dedi. (Kübra Minnet/Diriliş Postası) Neden olmasın? Başarılar diliyoruz…