Son günlerde AKM nin yıkılması ile ilgili söylemler ve görüşler
Sn. Başbakanın açıklaması ile yeniden gündeme gelmeye başladı. Bu
konuda ilk konuşulanlara ben de bir yazı
(06.04.2007, AKM Yıkılmasın mı? ) ile katılmış ve AKM yıkılsın
tezini savunmuştum.
Yıllardır AKM ‘ye en çok giden ve en çok konser
düzenleyen ( Istanbul Türk Müziği Günleri) kişilerden
biriydim… Dışarıdan bakınca, büyük albenili görünen AKM, içine
girince sorunlar yumağı olmaya başlıyordu. Yıllarca üst kata çıkan
asansör yapılamadı? Ya, üst salonda ve alt salonda program varken
seslerin birbirine karışması…Alt depolarda ve hangarlardaki durum
da pek içi açıcı değildi… Ses düzeni için devamlı dışarıdan tesisat
kuruluyor, ışıklandırma için ayrı gruplar çalışıyor, havalandırma
bir türlü doğru çalışmıyordu. Arkada duran geniş bahçe
kullanışsızdı ve hangar yerine kullanılıyordu.Sanatçıların
çalıştıkları, prova yaptıkları yerler havasız, dışarıyı görmüyor ve
m2 olarak yetersizdi. Buna bir de depremde yıkılabilecek bina
raporu eklenince güçlendirmek yerine yeniden yapmak fikri daha ağır
basıyordu.Ayrıca, bu bina tarihi bir bina da değildi, özelliği
yoktu. * Elbette “yıkmak kolay yapmak zor demiş” atalarımız,
asırlar önce. Türlü dedikodular çıktı, yıkılıp yerine cami
yapılacak diye, ancak şimdi anlaşıldı ki yapılması düşünülen cami
AKM nin karşı tarafındaki küçük mescidin büyütülmesiydi.
Hükümet, sanat konusunda nasıl adım atsa, karşısında bir cephe
oluşuyor. Bunu Harbiye Muhsin Ertuğrul’da, Lütfi Kırdar’da da
gördük. Ancak; itiraz edenler, yapılanları görünce, kullanınca bir
özür dileme veya teşekkür bile etmedi…
İBB nin İstanbul’da yapmış olduğu Kültür Merkezleri çok güzel,
gösterişli, kullanışlı ve her gün dolu.
Bunlar kültür ve sanat alanına bir yatırım değil mi?
Böyle mi olur sanat düşmanlığı?
Biraz aklı selim düşünmek, bazı yatırımları geciktirmemek
lazım. AKM 7 yıl kaybetti, yapılan güçlendirmenin bir işe
yaramayacağını, aslolanın yeniden yapılması olduğunu hep söyledik,
ama tarihi eser muamelesi yaparak engel olundu…
Bıraksalardı; açılacak yarışmayla, çok yönlü, bir kaç salonu
olan, belki de dünyada örneği olmayan bir Atatürk Kültür Merkezi
yeniden, ihtişamlı bir şekilde yükselirdi.
2007 den bir örnek vereyim sizlere;
2007 de “Dünya Tiyatrolar Günü öncesi düzenlenen 'AKM
Yıkılmasın' protestosu 'AKP yıkılsın' mitingine dönüşmüştü. ''Biz
de kendi salonlarımızı, sahnelerimizi aynı niyetle, dikkatle,
özenle korumalıyız. Tek bir koltuğumuzun, tek bir spotumuzun
başkası tarafından sökülmesine izin vermemeliyiz. Bedenlerimizi
kalkan ederek, gerekirse dozerlerin önüne yatarak salonlarımızın
yıkılmasına 'hayır' demeliyiz. Sanat korkakların işi değildir. Hele
tiyatro hiç değildir'' deniliyordu.
Ne olduğunu yukarda okudunuz...
Gezi parkı söylemlerine ne kadar benziyor değil mi?
“Tarih tekerrürden ibarettir, ancak ders alınmaz ise” demiş
büyüklerimiz…
Şimdiki gençler bu gerçekleri bilmiyorlar olacak ki; Gezi parkı
platformu, şartlar arasına AKM yıkılmamasını da koymuşlar.
Sevgili Gençler;
Allah aşkına yapmayın, iyi niyetlisiniz yeşili ve tarihi
sahiplenmeniz güzel. Ama, “durmasını bilin, oyuna gelmeyin,
güzel şeyleri engellemeyin”
Siz dünyada örneği olan oyunları, operaları izlemek, çıkarken
de ülkenizle gururlanmak istemiyor musunuz?
Unutmayınız; “Nasıl kafa sayısı kadar düşünce çeşidi
varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.”
(Tolstoy)
İnanıyoruz ki;
Düşünülen AKM binası; hem Osmanlıyı, hem İstanbul’u, hem İslam
Kültürünü, hem Avrupa’yı ve hem de modern Türkiye’yi içine alacak
uluslararası bir yarışma ile projelendirilecek, dünya ülkelerinin
de ülkemizi, İstanbul’u tanıması sağlanacaktır.
Göstericilerin ya da sokağın, hükümetin söz verdiği/taahhüt
ettiği/ yapacağı icraatlara bu kadar karışması ve uzatması artık,
doğru olmamaktadır.
“Gösteri yapmak, karşıt görüşleri dile getirmek, basın
toplantısı yapmak” demokratik haktır, ancak, “bunları yapmazsanız
buradan çıkmayız” sözleri doğru kabul edilemez….“
“Demokratik haklarınızı” kullanırken, “başkalarının demokratik
haklarına” zarar verdiğinizi/engellediğinizi fark edin.
Ve en önemlisi;
Yanlışları örnek almayın…
Gezi Parkı’da, AKM binası da “aklı” bekliyor…
“Yalova’daki toplantıda gördüğüm bir husus beni demokrasi adına
yeniden umutlandırdı. Konuşmacıların neredeyse tamamı siyasi parti
liderlerinin üslubundan şikâyetçi oldular ve bunun Ankara’ya
iletilmesini talep ettiler: “Liderler, halkı birbirine düşürmeye
yönelik konuşmalar yapıyorlar. Kavgada söylenmeyecek lafları
söylüyorlar. Siyasetin dili bu olmamalıdır. Birbirleriyle alay
edici, aşağılayıcı, rencide edici üslup yerine, kucaklayıcı,
hoşgörülü bir dilin hâkim olması gerekir. Farklıların bir arada
yaşaması savunuluyor, ama kutuplaşmayı ve gerilimi teşvik eden bir
siyaset dili var… Balık baştan kokar. Siyasileri televizyonlarda
dinleye dinleye geriliyoruz, huzursuz oluyoruz…” Söz alanlar
sürekli bu minval üzerine konuşunca Başkan Arıboğan, nihayet
dayanamadı ve şunları söyledi: “Her gittiğimiz yerde liderlerin
üslubundan şikâyet var. Gördük ki, siyasetçiler, halkın gerisinde.
Halk çok daha ileride...” **
Her zaman olduğu gibi, büyüklerimiz ve gençlerimizle,
sağduyunun ve hoşgörünün galip gelmesini, ülkemizin kazanmasını
bekliyoruz...
*'de son hukuksal durum;
- Şu anda devletin Kamu İhale Kurumu onayıyla
yapmış olduğu ihale ve ayırdığı bir kaynak var.
- Restorasyon ve güçlendirme çalışmaları sürüyor.
- AKM'nin üzerindeki İstanbul 2 No'lu Koruma Kurulu'nun verdiği
tescil kararı kalkmadan AKM'nin yıkılması mümkün değil.
- Koruma Kurulu tarafından AKM'nin tescil kararı kalkarsa, devreye
bu sefer yargı süreci girer.
- Yargı süreci sona ermeden ve restorasyon ihalesi feshedilip fesih
kararı yargıda onaylanmadan AKM'nin yıkımı söz konusu
olamaz.(15.06.2013, Habertürk)