BIST 9.741
DOLAR 32,51
EURO 34,78
ALTIN 2.423,46

“Gençlik Araştırmaları Çalıştayı” sonuçları uygulandı mı?!...

Her çalıştay sonucu, bakan değişince uçmamalı; bürokrasi hayata geçirmelidir.

GÜNCEL/KÖŞE YAZARLARI: Aynı mahallede farklı değerlendirmeler/görüşler yazılmaya devam ediyor. Ne yazık ki bugün de siyasi inançlarımıza dini dayanak aramaktan uzak duramıyoruz. Mesela geçtiğimiz haftalarda bir ilahiyat profesörünün umre için Kâbe’de bulunan vatandaşlara dua ettirirken referandumdan evet çıkması için de âmin dedirtmesi tepki çekmişti. Önceki gün de hepimizin sevip saydığı Prof. Hayrettin Karaman tartışma doğuran bir yazı yazdı ve İslam toplumunda yaşayan gayrimüslimlere gösterilmesi gereken şefkat ve hoşgörünün referandumda hayır diyeceklerden de esirgenmemesini istedi! ..… Aslında toplum kesimleri arasındaki farklılıkların çatışma kaynağı olmaması gerektiğini anlatmak ve insanları sağduyuya çağırmak için söz konusu yazıyı kaleme aldığı anlaşılan Karaman Hoca’nın referandumda hayır oyu verecek vatandaşları “değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne yabancılaşmış” olarak nitelemesi yazının amacına hizmet etmeyen bir yaklaşım olmuş. Çünkü bu anlayışa göre günümüzde siyasi bir konuyla ilgili olarak belirmiş olan iki farklı görüşten biri “değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne” sahip çıkmak, diğeri ise buna itiraz etmek anlamına geliyor. Aslında dini hiçbir yönü bulunmayan bir konudaki görüş farkı “fikirde ve fiilde derin ayrılık” olarak tarif edilebiliyor….Güncel siyasi bir konuyu İslam inancının bir cüzü olarak görmek her bakımdan son derece tehlikeli. Bugünün siyasi ayrışmaları yarın ortadan kalkabilir ama inanç temelindeki ayrışmalar kolaylıkla izale edilemiyor. Onun için din alimlerinin görevi benimsedikleri siyasi görüşe dini dayanak bulmak değil, hurma ağaçlarının aşılanması konusunda fikrini soran ashabına “dünya işlerini siz benden daha iyi bilirsiniz” cevabını veren İslam Peygamberinin yolunu izlemek olmalıdır.”

Gençlik ve Spor Bakanlığı her sene; gençlik kampları yapıyor. Ama, şimdiki gençlerin bundan da haberi yok… Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca, 2013’te Kızılcahamam’da yapılan ve arkası gelmeyen –uygulamaları merak ediyoruz- Türkiye’nin ilk "Gençlik Araştırmaları Çalıştayı" sessiz bir şekilde sona ermiş. Uygulamalar olmuş mu derseniz, cevabımız olumsuz.... Sonuç raporlarını inceledim  ve yorumladım;

1.“Akademik dünya ve kamu tarafından yapılan gençlik araştırmaları, gençliğin hızına erişememiştir. Ancak bu çalıştay, son günlerdeki gençlik hareketleri bağlamında "zamanın ruhu"nu yakalamıştır.”

AY: Gerçekten de, ülkemizde  gençlik araştırmaları yok denecek kadar azdır. GSGM  daha çok yarışma/gösteri amaçlı çalışmalarda gençleri görmekte, kendi elinde toplanan bu gençler üzerinde bir çalışma yapma gereği duymamaktadır. Yarışma için ülkenin dört bir yanından gelen gençler, yerel yöneticilerce veya valilerce dahi ağırlanmamaktadır. “Bu çalıştay zamanın ruhunu yakalamıştır” da ne olmuştur? Hangi akademisyenler, hangi olaylara araştırma/inceleme alanı olarak yaklaşmıştır?!...

2.“Gençliğin çok boyutlu yapısı, akademik alanların iç içe ya da birbirlerinin alanlarına girmesine neden olmuştur. Yapılan araştırmalar birbirini tekrarlar niteliktedir. Gençlik temalı araştırmalarda değişen gençlik yapısının farklı konuları ele alınmalıdır.”

AY: Evet doğru, her konunun incelendiği toplantılardan/sempozyumlardan bir sonuç elde edilmiyor. Her konu ayrı ayrı ele alınmalıdır. Çünkü; bildiriler birbirinin aynı, ciddi, toplumun ihtiyaçlarına duyduğu ciddi araştırmalar yok, kes-kopyala-yapıştır-birbirini tekrarlayan-daha önce sunulmuş  bildiriler kol geziyor…

3.“Türkiye'de sadece anketler ya da sınırlı görüşmelerle veri toplanarak yapılan gençlik araştırmaları, odak görüşmeler ve nitel araştırmalarla zenginleştirilmeli, ayrıca vakalar üzerinden veri toplanmalıdır.

AY: Anketler, toplum olaylarında gerekli neticeyi vermiyor. Mutlaka, karşılıklı “görüşme metodu” ile çalışmalar yapılmalıdır. Gençliği ilgilendiren her olayda çalışma yapılmalı, niceliğe değil  niteliğe önem verilmelidir.

4.“Türkiye'de en çok psikoloji ve sosyoloji alanlarında gençlik araştırmaları yapılırken, sanat ve kültür alanlarında gençlik araştırmaları az sayıdadır.”

AY:Bu araştırmalar nerdedir? Ben şahsen bilmiyorum… Araştırma varsa ve sonuçları üzerinde durulmuyorsa, ya üst makamlara ulaştırılmamıştır ya da bu idareciler görmezliğe gelmiştir ki, bu çok önemli  bir suçtur. Özellikle sanat/kültür alanı denildiği gibi çok zayıftır.İdari görevler; yan gelip yatma yerleri değildir.

5.“Araştırmalarda ele alınan gençlik imajı, liseli ya da üniversiteli bekar şeklindedir. Oysa görünmeyen gençlik kategorilerinin bir başka deyişle işsiz gençlerin, yoksul gençlerin, suç alanı gençliğinin, genç annelerin, dezavantajlı gençlerin, sokak gençlerinin ve alt kültür gençlerinin de etkili bir örneklem seçimiyle ayrı ayrı araştırılması gerekmektedir.”

AY: Çok önemli ve doğru bir ayrıma gidilmiş. Ancak olay yine ortada bırakılmaktadır. Bu araştırmaları kimin yapması gerektiği belirtilmemiştir. Bu tür güzel çalıştaylarda, emir kipi de kullanılmalı, son cümle “……..kurumlar tarafından araştırılması gerekmektedir” diye bitmelidir. Yoksa okuyan her kişi bu görevi üstüne almayacaktır.Çünkü, burası Türkiye’dir!.. AB fonlarına verdiğimiz paraya karşın, %10 nunu  ancak  kullanan ülke olduğumuzu unutmayalım. Bakmayın üniversite sayısının 193’ü bulduğuna…

6.“Türkiye’deki tüm gençlik alanlarını kapsayan etkili bir örneklem seçimi ile, nitel-nicel yöntemlerle “gençlik profili” araştırması yapılmalıdır. Bu araştırma gençliğin dinamikliği bağlamında belirli periyotlarda tekrarlanmalıdır.”

AY: Çok doğru tesbitler…Ancak; kim/kimler yapacaktır? Bakanlık mı? Üniversiteler mi? Kim kim kim? Ucu açık kararlar, kimseyi bağlamıyor…Hangi periyotlarla? Eğer, her kurum tesbiti yapıp, çözüm için topu başkasına atarsa –ki maalesef böyle- sonuç alamayız.

7.“GSB bünyesinde gençlik araştırma merkezi kurulmalıdır. Bu merkez gençliğin nabzını tutmalı ve karar vericilere politika üretmelidir.”

AY: Çok doğru, nihayet nerde kurulması gerektiği ve görevlerinin ne olduğunu anlatan bir madde. Ancak; Bakanlığın Gençlik Hizmetleri Daire Başkanlığı var, gerekli çalışmaları yapmıyor mu ki, ayrı bir merkez kuruluyor. Unutmayalım;çok daire/merkez, çok müdür demektir, o da işleri yürümez kılacaktır.

8.“Gençlik araştırmaları GSB, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Ulusal Ajans gibi kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenmeli projelerine öncelik tanınmalıdır.”

AY: Doğru bir karar. Sponsor olmasa, ülke çapında çalışma yapmak çok zor olacaktır. Ancak;  üniversiteler unutulmuş galiba?.. Her üniversitenin, çok iyi çalışan  kültür/sanat birlikleri var, unutmayalım.

9.“Gençlik temalı lisansüstü tez bibliyografyası hazırlanarak, hem basılı hem de internet ortamında araştırmacıların kullanımına açılmalıdır.”

AY: Geç kalınmış bir çalışma, tez yaptıran öğretim üyelerinin dikkatine sunulur…Bu konuda YÖK yönlendirici olabilir. Ama, bibliyografyaya bakacak gençleri de bilinçlendirmek şarttır.

10.“GSB’nın Gençlik Merkezleri'nde araştırma birimleri kurularak, yerel gençlik sorunları yerinde tespit edilebilir ve çözüm yolları bulunabilir.”

AY: Gençlik çok önemli...Demek ki atanacak olan İl Müdürleri de çok donanımlı/sosyal/atılımcı  olmalı ve  gençlik ile ilgili çalışmalar yapmış olmalı ki başarılı olunsun. Ancak, bu şekilde, yerel gençlik sorunlarının tesbit edilmesi ve çözüm yolları bulunması kolaylaşacaktır. Ancak bu madde 7. madde ile çelişiyor gibi…

2012’den  20167'ye;siz bu sonuç maddelerinin uygulandığını duydunuz mu? Çevrenizden gençlerin bu maddelerle ilgili çalışmalara katıldığını duydunuz mu? Ya da, yeni bakanın bu çalıştaydan haberi oldu mu?

AK Parti Hükümetleri’nde; Kültür’de de, Eğitim’de de aynı sorun yaşandı maalesef. Her bakan değişiminde, müsteşardan başlayarak –sanki parti değişmiş gibi- kadrolarda değiştiği için, önceki yapılan çalışmalar bilinmiyor/okunmuyor/dikkate alınmıyor ve tekrar baştan başlanıyor. Devlette devamlılık ilkesi kopuyor…O nedenle,  olumlu hiçbir sonuca ulaşmıyor, yapılan çalışmalar manen/madden çöpe atılıyor. 

Örneğin, Bakanlık SETA adlı vakfa, 2012  Gençlik Profili Çalışması yaptırıyor, fakat ortaya çıkan bu gençlik profili ile gerçek arasında uçurum olduğu anlaşılıyor. Bu  araştırma bir üniversite kampüsünde yapılıyor ama gençlerin haberi yok!.... Gençlik, önce; “orta sınıftan, üniversiteli, bekar ve öğrenci” gibi konumlandırılıyor, ancak yapılan kategorileştirmede “8 alanda 28 gençlik alt alanı” ortaya çıkıyor.

O nedenle diyorum ki; gençlik bizim can damarımız, gençlik konusunda, ciddi bir analize ve bu analizlerden de politika üretmeye/uygulamaya ihtiyaç var.. Bu konuda çalışmalar var belki, ama; ya hedefini bulmuyor ya da kadük kalıyor…

Ben; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve YÖK’nun planlı ve ortak çalışmalarla, gençlerin memlekete yararlı bir insan olmaları için çalışmalarını bir havuzda toplamasında, her bakanlığın sınırını bilerek, ama diğerlerinin ne yaptığını bilerek, çözümcü olmaları gerektiğinde ısrar ediyorum…

Yazımızı Behçet Necatigil’den bir şiirle bitirelim:Gençlik

Çokları ilk gençliğinde
Hülyalı olur, sevdalı olur
Ekmek elden, su gölden
Evin parası cebinde
Karun misali olur.

Kaç kişi çıkar o devirde
Geçici dünyada insana
Kalıcı değil ana baba
Bunu derinden bilir de
Takar dişini tırnağına.

Hey gençlik, gençlik, gençlik
Avarelik günleri
Ne tatlıdır o yok mu
Duymamak yokluğunu
Dünyada hiçbir şeyin.

Hey gençlik, gençlik, gençlik
Kitaplarda bunalmış
Bir gencin hüzünleri
Elde yok, avuçta yok
Mahrumiyet günleri.