BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Gençlere, terörün verdiği zararla ilgili araştırmalar neden yapıl(a)mıyor?..

Üniversiteler bu konularda öncü olmalı.

SON DAKİKA: İTÜ T.M.D. Konservatuarımızın ilk öğrencilerinden ve  Çalgı Bölümü mezunlarımızdan olan,  Temmuz’da geçirdiği kalın bağırsak ameliyatından sonra, karaciğerine  sıçrayan kanser nedeniyle özel bir hastanede tedavi gören sanatçı arkadaşımız/dostumuz Nuray Hafiftaş, yaşam mücadelesini kaybetti. Geçen hafta sanatçı arkadaşlarıyla  ziyaretine gitmiş, birlikte çalmış söylemiştik. Cumhurbaşkanımızın hastane masraflarını üstlenmesine de sevinmiştik. Dünya böyle; bir varsın, bir yoksun, geride bıraktığın “insanlığın ve hizmetin” kalır!...  Allah'tan rahmet, yakınlarına ve müzik camiasına başsağlığı diliyoruz. (14.02.2018/14.00) Cenazesi, Devlet Töreniyle, 15.02.2018 Perşembe günü, Teşvikiye Camii’nde kılınacak,  ikindi namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilecektir.

GÜNCEL/İHA’LAR: “…Emin olun gurur duydum. O gözetlemeyi yapan ve hedefi belirleyerek teröristleri ortadan kaldıran İHA’nın tamamen yerli mühendislik, yerli yazılım ve büyük oranda yerli malzeme kullanılarak yapılmış olmasından dolayı.Birkaç yıl öncesine kadar bu araçları Kongre’nin türlü engellemeleriyle boğuşarak ya ABD’den alıyorduk ya da İsrail’den.Bu da bize sürekli bir bağımlılık getiriyor ve bu araçların bu ülkeler tarafından kritik anlarda körleştirilmesi ya da kumandanın Türkiye’den alınması riskini doğuruyordu. Bu İHA’ları yapan gencecik Türk mühendislerine, gencecik Türk yazılımcılarına şükranlarımı sunuyorum.Bunları üreten gençler belki farkında değiller ama aslında arazide savaşan gençlerimizle omuz omuza çarpışıyorlar.” Köşe yazarı Fatih Altaylı (14.02.2018/Habertürk) yazısında, hislerime tercüman olmuş…Gerçekten İHA’lar olağanüstü çalışıyor. Teşekkürler,  bu gençleri yetiştiren üniversitelerimize ve genç mühendislerimize …

GÜNCEL/SURİYELİLER:  İz İletişim, Bilgi Üniversitesi için ‘Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları’ konulu bir araştırma yaptırmış.. Suriyelilerin durumunda; AKP’lilerin yüzde 83.2’si, MHP’lilerin yüzde 88’i, CHP’lilerin yüzde 92.2’si, HDP’lilerin yüzde 75’i evlerine gönderilmeliler demiş...Bizde, katılıyoruz?…

Bilimsel araştırmalar…

Köşe yazarı (Yenişafak/01.01.2018) K.Öztürk, önemli bir konuya değinmiş; “….Yani, hain yetişen yeri bulmamız, bataklığa dönmüşse orayı kurutmamız gerekiyor. Bunu da hamasetle, sloganla, duygusallıkla yapamayız. Teröre insan kaynağı kazandıran ortam, sistem, düzenek her ne ise, onu ancak bilimle, akılla, fikirle, araştırmayla, uzman eliyle tespit edebiliriz. Ne hazindir ki, 40 yıldır terörle mücadele eden ülkemizde, üniversitelerimizde hala bir terör araştırma merkezimiz bulunmuyor. Terör araştırma merkezi kurulması için sürekli dertlenen Prof. Dr. Hilmi Demir, 1989’dan itibaren PKK üzerine sadece 11 doktora tezi yapıldığını söylüyor. Avrupa’da terör üzerine binlerce doktora tezi olduğunu ve durumumuzun içler acısı olduğu ekliyor….”

Evet, çok doğru bir teşhis bu..193 üniversite var, maalesef çoğu terör bölgesinde, ama; sosyal patlamalar, sosyal araştırmalar, göçler, kayıplar, çocukların dağa çıkması, terörün insanlara verdiği kayıplar v.b. bir çalışma yapılmıyor.

Üniversitelerde bir çok merkez görevini yapmıyor, sadece makam için kullanılıyor. https://www.internethaber.com/universiteler-arastirma-merkezlerinde-durum-ne-1225640y.htm

Oysa, tam merkezdeler, her tülü araştırmayı yapabilir, topluma yön verebilirler. Ama, öyle bir hedefleri maalesef yok; tek gaye, puanla gelen öğrencileri yetiştirmek. Ailelerini bile etkinliklerle eğitip, kazanamıyorlar.

Gençleri, terörden ve kötü alışkanlıklardan kurtarmanın  tek yolu;sanat ve spordan geçiyor. Fatih Belediye Başkanı M.Demir Neşe Berber (gazetebirlik/14.02.2018) ile söyleşisinde şunları söylemiş: “…bu çocukların çok iyi yetişmiş birey olmaları gerektiğini düşünüyorum. Mükemmel bireyler sadece iyi eğitimle olmaz  hayatta karşılaştıkları sorunlarla başa çıkabilen insanlar olabilmeleri için, sosyal ve sanatsal yönden kendilerini geliştirip duygusal ve sosyal zekalarını da matematiksel zekaları ile geliştirirlerse o çocuklara top bile işlemez. Bütün okullara kapalı spor salonları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Eski bir sporcu olarak buna özen gösteriyorum. Spor yapmış bir çocuk takım olmayı, paylaşmayı birlikte bir hedefe gitmeyi becerir. Bizim böyle çocuklar yetiştirmeye ihtiyacımız var. Her okula bir orkestra projemiz var. Bütün enstrümanlar bizden. Hocalar da bizden. Fatih’teki tüm ortaokul ve liselerde orkestra kuruyoruz. Orkestrada müzik enstürümanı çalan bir çocuk bile çok önemli bizim için. Ama onu yakından görüp takip eden ve bir başarı hikayesine şahitlik eden arkadaşlarının olması bizim için önemli. Çocuklar sayesinde müziğe karşı bir özenin başlayacağına ve toplumun her katmanına yayılacağına inanıyorum. Bu olursa eğer, sanatın diğer dallarıyla da desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Ekonomik  ve sosyal refahı sürdürülebilir kılacak değerler sanat değerleridir. Eğer siz sanat değerleri ile temellerin diremezseniz bu gelişmişliğinizi bunlar zaman içerisinde saman alevi gibi olup yanıp sönebilirler. Bunların sürdürülebilir ve sürekli olması için, kesinlikle toplumun sanatçıya ihtiyacı vardır.”  Fatihte, yıllardır müzik alanında çaba gösteren “ Barış İçin Müzik” projesi, herhalde ilham olmuştur. Biz, bu doğru sözlerin, uygulamasının da hızlı ve gerçekçi olmasını bekliyoruz.

Sosyologlarımız bir alem. https://www.internethaber.com/sosyologlaregitimciler-ve-aylak-insanlarimiz-1714595y.htm

Alanlara inmek yok, halkın arasına katılmak yok!..Çünkü, çoğu; masa başı araştırmacısı/sosyologu. Sıcak, ofislerde oturmak, bildiri v.b. yazmak varken neden uğraşsınlar ki?!..Bakın, akademik alanda teşvik çıktı -3 senedir uygulanıyor- ama YÖK, uyarı yazısı gönderdi, “yanlış belgelerle teşvikler harcanıyor” diye. Yakıştı mı?

Bu terör örgütlerine, cemaatlere kapılan insanlar, ne kazanıyor?

Neden katılıyorlar? Para için mi, din için mi, toplum için mi çalışılıyor? gibi sorular, hala cevaplarını bekliyor…(Dini çalışmalarının, DİB sorumluluğunda olması gerektiğini belirtiyorum.)

Oysa; 193 üniversitede, çeşitli konularla ilgili yüzlerce akademisyen var. İşlevsiz, makam için kurulan merkezler var…Ne yapılıyor?

Sonuç, hayal kırıklığı!...

Halkımız, ucuz/basit, zenginlik içinde yüzen, 30 odalı ama 4 kişinin yaşadığı, şatoda bütün ışıkların yandığı, 20 koruma ile korunan/gezilen, entrikaların döndüğü v.b. TV dizilerini izliyor. Seçici olunması için tercihlerin ekranda olması lazım…İzleyici nereye gitsin?; hepsi birbirinin kopyası programlar…

TBMM TV bile izlenmiyor, ama; kişilere bir şey kazandırmayan kadın programları önde…

Kim bu Enes Batur? Işıl Cinmen (Posta/04.02.2018) röportaj yapmış ve diyor ki; “E.Batur 19 yaşında. Yeni neslin idolü. Z kuşağının hayallerindeki mesleği yapıyor: Youtuber’lık. YouTube kanalının 6 milyonu aşkın takipçisi var. Sosyal mecralardaki toplam takipçi sayısıysa 9 milyona dayandı. Kendi hayatını anlattığı ‘Hayal mi, Gerçek mi?’ filminin ilk hafta hasılatı 12 milyon lirayı aştı…. Onu ve daha da önemlisi Youtuber’ları delice takip eden yeni nesli anlamak için onunla yüzyüze buluşmak istedim. Röportaj yapacağımızı öğrenen 17 yaş altı tam 6 çocukla birlikte yanına gittim. Enes’i ve diğer çocukları dinlerken kendimi 33 yaşında bir nine gibi hissettim. Neticede anladığım şu oldu: Muhtemelen kuşaklar arası kırılmada tarihteki en büyük kopuşa tanıklık ediyoruz. Onlar Z kuşağı…Hayatı bambaşka normlar üzerinden anlamlandırıyorlar. Farklı düşünüyorlar...X, Y ya da daha eski kuşaklarla, dünyanın geçmiş mirasıyla pek ilgilenmiyorlar.Telefon ekranının önünde yüz yüze olduğundan çok daha rahatlar.
Kurdukları dijital evrende kendi dillerini yaratmışlar.Ve onlarla iletişime geçmenin tek yolu dillerini öğrenmek. Yoksa gelecekte kendimize yer bulmamız çok zor olacak gibi…” 

Gelecek ve gençlik çok önemli…

Köşe yazarları da bir alem.

Ekranlar parsellenmiş; gündüz gazetede yaz, akşam aynı şeyleri söyle, ben “zaten yazmıştım” de, ama olmuyor. İzlenme/okunma oranlarına lütfen bakınız. Ekranlarda oturup ahkam kesmek kolay. Bir eli yağda, bir eli balda, makamların uçaklarından  resim verilmekle/öne çıkılmakla meşgul, sıcak stüdyolarda, maşallah  her konuda uzman ve hemen angaje olan aynı kişiler!...Bu köşe yazarlarımızı,  24 yıldır, İstanbul Türk Müziği Günleri/Festivali etkinliklerinde –ki bir ay sürüyor-  göremedim. Varsa-yoksa siyaset, sanat kapılarına uğramıyor. (Akşamları katıldıkları programlarda/ekranlarda telif ücretleri alıyorlar, belki ondandır.) Bu seneki festivalimiz  (25.İstanbul Türk Müziği Festivali) 15 Nisan-15 Mayıs 2018’de, şimdiden duyuralım…

Allah aşkına; bir kerede alana gidin, halkın nabzını ölçün, hikayelerini dinleyin, kısa bir süre  -de olsa- onlarla yaşayın!..

Ülkeyi, insanlarını   -sorun larını- tanıyın…

Günceli yakalayın…

O zaman yazılarınızın şekli/içeriği, okurlarınız değişecektir.

Not. Ülkemiz ve TSK  Afrin’de bir mücadele veriyor. Ancak, her akşam koca koca insanlar, ellerinde uzun sopaları harekat hakkında bilgi ve koordinatlar veriyor. TSK’nın nerde olduğu, nereye doğru gideceği v.b. bir çok gizli konu ifşa ediliyor. Bu açıklamalar ve konuşmalar yanlış değil mi? Yapılmaması, yapılmasından daha yararlı olmaz mı? Dikkati çekmek istedik…