BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,99
ALTIN 2.438,01
HABER /  SAĞLIK

Gebeliğin ilk üç ayında bunlara dikkat!

Gebe kadının vücudu hamileliğin getirdiği yükü karşılamak üzere birtakım değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler normal gebelik şikayetlerinden farklı olursa ancak o zaman hastalık olarak kabul edilir.

Abone ol

Gebelik süresinde görülen belirtileri, hastalıkları ve gebenin bakımını üçer aylık üç bölümde incelemek gerekir. En önemlisi de ilk ve son üçüncü aylardır.

Prof.Dr.Bektaş Yıldırım Gebeliğin ilk üç ayında görülen şikayetler ve tedavilerle ilgili bilgileri paylaştı. İŞte o şikayetler ve tadaviler:

a- Bulantı ve kusmalar: Özellikle ilk aylarda şikayet edilir. Bulantı sabahları çok rahatsız edici olur. Bu gibi şikayetleri olan anne adaylarının, midelerini fazla doldurmamalarını, küçük porsiyonlar halinde yemek yemelerini, kuru yiyecekleri tercih etmelerini, sigara içiyor iseler derhal bırakmalarını, yağlı ve yağda kızarmış gıdaları kesmeleri gerekir. Normal sayabileceğimiz kusmalar 3 ila 4 üncü gebeli ayı sonunda geriler ve kaybolur. Bazı hamilelerde ise kusmalar bütün gün sıklaşır ve devam edebilir. Günde 4-5 i geçmeyen kusmalarda müdahaleye gerek duyulmaz. Ve nihayet durdurulmayan gebelik kusmalarına dönüşür. Anne adayı yorgun, bitkin görünümde olup çok hızlı kilo kaybetmeye başlar. Bu gibi hasta gebelerimizin hemen bir hastaneye müracaatı lazımdır.

b- Aşerme: Bazı yiyeceklere karşı dayanılmaz bir istek meydana gelir. Bazen aşerme kireç, toprak, kibrit, sigara külü, petrol, diş macunu… gibi değişik maddelerin isteği halinde ortaya çıkabilir. Koku hissinde de sapmalar görülmektedir. Bu şikayetlerde tedavi prensibi zararlı istekleri önlemeye zararsızları ise elden geldiğince karşılanmaya yönelik olmalıdır. Ben bir hastanın 15 gün içerisinde bir gaz tenekesi kadar ( yani hemen hemen 25kg. kadar ) kil denen toprağı yediğini bilirim.

c- Mide yanması: Yemek arasında ve yemeklerden sonra mide yanmaları ve geğirmeler rahatsız edici olabilir. Bu tür şikayetleri olan anne adaylarımıza da acı, ekşi, baharatlı, salçalı, sirkeli, kızartmalı… gibi gıdaları yasaklayarak veya bazı ilaçlarla yardımcı olmaya çalışmak gerekir.

d- Kabızlık ve şişkinlik: Bu tür şikayetleri olan gebelerimiz posa bırakan sebze, meyve ve yeşil salata gibi yiyecekleri bol bol yemeli, konserve türü yiyeceklerden uzak durulmalıdır.

e- Baş dönmesi, çarpıntı ve bayılma: Tansiyonu düşük gebelerde, göz kararması, baş dönmesi, hatta ani bayılmalar olabilir. Bunlara yatak istirahatı ve gerekirse ilaç verilebilir.

f- Sık sık idrara gitme: Ana rahmi öne dönük olan gebelerde, gebe rahmin idrar kesesine baskısı sonucu oluşur. Bu hastalar sık sık idrara gitmekten yakınırlar. Bu şikayetler gebeliğin ilk ve son üçüncü aylarında çok olur. Rahatsız edici olan bu durum sonradan kendiliğinden kaybolur.

g- Uykusuzluk: Kimi gebeler sürekli uyumaktan, kimi gebelerde uykusuzluktan şikayetçidir. Bu tür şikayetlere bazı ilaçlarla yardımcı olunabilir.

h- Saç dökülmesi: Bazen gebelikte veya doğumdan sonra saç dökülmesi olabilir. Bu durumda saçların çıkması beklenmelidir.

ı- Doğum yolunda akıntı: Gebelikte doğum yolunda normalden fazla ifrazat vardır. Rahatsız edecek derecede kaşıntı, yanma olabilir. Muayene sonunda ilaçlarla bu tür şikayetler kaybolur. Gebelikte normal şikayetlerden başka gerek anne, gerekse de çocuk için hayati önem arz eden hastalıklar da vardır.

Düşük tehdidi: Gebeliğin genellikle ilk aylarında olur. Aniden kahverengi veya kırmızı renkte vaginal kanama, bel ve kasıklarında şiddetli ağrılar olabilir. Bu gibi gebelerin acilen bir doğum hekimine gitmeleri gerekir. Aksi halde şikayetler daha da şiddetlenir ve düşük önlenemez. Bu tür gebelerin hemen hastaneye yatırılması ve tıbbi tedaviye alınması gerekir. Ne yazık ki, gebelerimizin çoğunluğu evinde önlenemez düşük, tam olmayan düşük ve tam düşük dediğimiz şekilde çocuğu kaybetmekte ve anne hayatını da çok tehlikeli duruma sokan aşırı kanamalardan sonra müracaat etmektedirler.

Bir diğer önemli konuda şu: Bir biri ardına üç ve daha fazla düşük yapan ve bir türlü canlı çocuğu olmayan anne adaylarının sayısı oldukça fazladır. Bu tür düşüğün sebepleri arasında rahmin şekil bozuklukları, rahim ağzı genişliği, rahim urları, hormonal yetersizlik, çeşitli hastalıklar suçlanmıştır. Bunların bir kısmının tedavisi vardır. Aile, çocuk sahibi yapılabilir.

Örneğin: Rahim ağzı geniş olan gebelerin ilk aylarda ana rahminin ağzını özel bir ameliyat tekniği ile bağlayabilir. Doğum sırasında da bağladığınız yer yeniden açılır. Ve anne adaylarının özlemini çektiği çocuğuna kavuşur.

Mol gebeliği: Daha ilk üç ay içerisinde mol gebeliği de oluşabilir. Bu hastalık gebeliğin ilk aylarında gürültülü şikayetlere neden olur. Adet gecikmelerinden bir müddet sonra, gebelik şikayetlerinin şiddeti yanında, doğum yolundan kanama, kirli esmer renkte bir akıntı ve kramp şeklinde ağrıların varlığından şikayet edilir. Bu hastalık anne karnındaki çocuğun eşinin bir hastalığı olup, kansere dönüşme olasılığı vardır. Erken teşhis ve tedavi ile bu hastalık önlenir.

Çocuğun anne karnında ölmesi: Yine bazı gebeliklerde çocuk anne karnında ölebilir. Bu tür gebelerin, gebelik şikayetleri geriler,bulantı kesilir. Doğum yolunda koyu siyah renkte akıntı, kanama başlayabilir, karında büyüme durur ve hatta karın küçülebilir. Bu gibi hastaların en kısa zamanda tam teşekküllü bir hastaneye müracaatı en doğru yol olur. Çünkü ölü çocuğun tahliyesi lazımdır. Bu ise oldukça rizikolu bir müdahaledir. Dış gebelik: Erkek hücresi ile aşılanan yumurta rahmin içinden başka yerlere yerleşebilir. Bu tür gebeliğin çoğu ilk aylarda bozulmaya mahkumdur. Çünkü Uterus dışı çocuğun gelişmesi için elverişli ortam değildir. Hastalarda belirtiler değişik olur. Adet gecikmesini takiben, doğum yolundan kanama, karnında ağrı, bulantı, kansızlık, halsizlik, baygınlık… vs. Bu gibi durumlarda hemen bir hekime müracaat lazımdır. Hamilelikte anne organizması ağır bir yük altındadır. Gebeliğin özel belirtileri ile beraber, bu süre içerisinde çok daha ciddi ve tehlikeli hastalıklar da olabilir. Tavsiyem, kaçıncı gebelik olursa olsun bir hekim kontrolünde bulunmaları olacaktır. Fakat bunu çeşitli nedenlerle yapamayan anne adaylarına tavsiyem, en ufak ciddi bir şikayette hemen bir doğum doktoruna baş vurması en uygunu olacaktır.