BIST 9.645
DOLAR 32,52
EURO 34,85
ALTIN 2.432,60

Filmler/diziler topluma yön vermeli mi?

Sinema, Dizi,Medya, TV'ler, Dila hanım,Karagül,Kültür,Örf, Ahlak, Gelenekler,Gençlik, Kadına taciz-dayak, İnsan hakları, Silah, Yasa, Yürütme, Yargı, Kadir Topbaş,Cep otogarları

Filmler/diziler kadınlarımızın ve gençlerimizin hayatında önemli bir yer ediniyor…

1-2 ay içinde, komedyenler tarafından bol argo ve küfürle dolu filmlerden -gişe rekoru kırsa da-toplumun bir şey alması zaten mümkün değil…

Çünkü; “ahlak, Türkçe, değerler, kültür, saygı v.b.”  önem verilmiyor…

Dolayısı ile popüler kültür adına bir süre konuşuluyor/yazılıyor, sonra esamesi okunmuyor…

Artık, ailelerin hayatında dizilerin önemi çok…

Evlerde kumanda savaşları verildiğini biliyoruz…

Özellikle doğu/güneydoğu konulu filmler daha uzun süre/ilgiyle devam etmekte…

Bu dizilerde yörelerimizin geleneksel değerlerini de öğreniyoruz, ancak yanlış değerlerde değişimi yakalayabiliyor muyuz?

Yanlışları vurgulayabiliyor muyuz?

Araştırmacılar ve sosyologlar bu konuda ne düşünüyor, ne yapıyorlar bilmiyoruz…

Örneğin, “Dila hanım”  adlı bir dizi var ekranlarda…

İlk çevrildiği yıllarda rekor kırmıştı…

Yenilendi, dizi tutunca –hemen- uzatmalara geçildi ve seyircisini  kaybetti…

1. sırayı kaptırmayan “Karagül” de öyle; Fırat nehrinin kenarında ki Halfeti’de (Urfa), küçük bir yerleşim de bu kadar kötülük, yanlış nasıl olur? Bir “gendal” kötülükte/vahşilikte/kadına işkencede sınır tanımıyor…

Gelelim dizilerimize;

Ağalar “istediğini yaptırıyor,”

“Belinden silah” eksik olmuyor,

İstediğini ortadan “kaldırtıyor,”

İstekleri karşısında sürekli para dağıtıyor,  hisse veriyor ve hiç önemsemiyor,

“Erkek çocuğun eşlinde silah olur” diye küçük yaşta silah hediye ediliyor,

“Erkek çocuk vermediği” için kadın aşağılanıyor,

“Küçük bir dedikodu, yanlış görme ile” kadınlar itham ediliyor/suçlanıyor,

Savcının “odası basılıyor, ağzı burnu kırılıyor,”

“Kadın ağanın baskıları” ile, gizlice para karşılığı kirli işler yaptırıyor,

“İnsanlar katledilip”, ortadan kaldırılıyor,

“Savcı evraklarda sahtecilik” yapıyor,

“Kadına sürekli taciz, baskı, zulüm”,

“Hapistekilerde kirli oyunların parçası” oluyor,

“Kan davaları” devam ettiriliyor,

“İfadeler sık sık değiştirilip”, hapisler yatılıyor, özgürlükler kazanılıyor,

Çalışanlar “para karşılığı kirli işlere katılmaya” zorlanıyor…

Ama;

Bu kadar işin içinde “polis, jandarma” yok!...

Herkes “kendi işini kendi görmeye” çalışıyor…

Bu anlayış, “geleneksel”, “töre” diye sunuluyor izleyenlere…

Diziler “böyle olmalı, böyle yapılmalı, bu bölgede yaptırımlar böyle”, “böyle yapacaksın”, “ailenin yüzünü yere baktırmayacaksın” v.b. vurgusunu yapıyor…

“Bu uygulamalar yanlıştır” adına bir tek söz/uygulama/sahne yok…

Senaryo yazarları yüzünden dizilerde  “kanunlar, yetkililer sus pus!…

Sürekli “kavga, silah, öldürme, kadına dayak/korku” v.b. genç beyinlere  sunuluyor…

O zaman  demokrasinin vazgeçilmezleri “yasama, yürütme, yargı” nerde kalıyor?

Toplumun üzerindeki “ağalık baskısı” nasıl kırılacak?

“Toplum ne zaman ve nasıl” değişecek?…

Bu dizileri en çok izleyen kadınlar, "ne zaman 2. sınıf vatandaşı” olmayacak…

Kadınlar ne zaman “okuyup, iş/söz  sahibi” olacak?

“Özgürlükler, insanca yaşam”; doğu ve güneydoğuya ne zaman gelecek…

Doğuyu temsil ettiğini söyleyen siyasi partilerimizin bu konuda “öncü çalışmaları/çözümleri var mı/olacak mı?”

Kısaca; bu bölgede “insan hakları, hak, hukuk, ne zaman değer kazanacak?”

Yoksa;

Böyle gelmiş, böyle mi gidecek?

Biz, ümitli olmak istiyoruz…

 

Not: 15 gün öncesine kadar Mecidiyeköy’den Vezneciler’e/Bayazıt’a gitmek işkenceydi. Kasımpaşa’nın dar yollarında tıkanır,  bir saate yakın zaman harcardık. Artık, Yenikapı Metrosu ve Haliç köprüsü açıldı,  15’-20’ ya konforlu, temiz ve hızlı bir şekilde gidebiliyoruz. Üstelik Yenikapı-Marmaray bağlantısı ile Üsküdar’a geçilmesi müthiş bir proje…

Yine, en son Ekim başında gitmiştim Alibeyköy’e. Dün, geçtiğimiz aylarda açılan “Alibeyköy Cep Otogarını” görünce hizmet bu işte dedim. Gerçekten de temiz, otobüsler rahatça girip-çıkıyor, sıcak, her türlü ihtiyaç düşünülmüş, yani, medeni bir yer olmuş. Üstelik sigara yasağı nedeniyle temiz bir hava…Sadece; kapı önünde, bulunduğu yere  sigara izmaritini, çekirdek kabuklarını,  çöplerini bırakan, çevre kirliliği yaratan ve bundan rahatsız olmayan, “temizlesinler işleri ne” diyen insanlarımızın bu kötü   alışkanlığını gidermek için bir  şeyler yapmak lazım…

Bu çalışmaları projelendiren ve uygulayan Sn. Kadir Topbaş’a ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.