BIST 9.717
DOLAR 32,54
EURO 34,88
ALTIN 2.425,79

Fikrin Varsa Siyasetçisin!

Dinin, siyasetin bütününe yönelik bir kapsayıcılığı olduğu gibi siyasi rolünde dinin sufleleriyle boyut kazanabileceğini söyleyebiliriz.

Gençlik; kişinin belirleyeceği bir hedef, sosyal bağlantılar kurabileceği ve kimliğini ispat etme davranışlarına yönelik hareketli bir dönemdir.

Bu yüzden, yönetici, statü belirleyici alanlarda toplumsal veya siyasi ilişkiler düzleminde yer alması gerektiğine inanır.

Ya siyasi realitenin meydan okumalar düzleminde hayatla bağlantısına vasıtalar arar.

Ya da emperyalizmin yönlendirmesiyle hamasi tavır ve davranışlar bağlamında statü vasıtaları oluşturur ve militan ruhlu birey olur.

Demem o ki; gençlik dönemi şahsiyet belirleme ve kazanma dönemidir.

Şahsiyet ve kimlik aşamasının yoğunluğundan dolayı doğruyu görememe ya da yanlışa yönlendirilme bittabi mümkündür.

Olumlu ya da olumsuz meselelerle yüz yüze geldiğinde akıl, sabır, derinlik ve ufuk aksamaları olabileceği gibi aksine başarıları edinim olarak hayatına geçirmesi de mümkündür.

Doğru yolda ilerlemek kaydıyla bu tür hedeflerin taliplileri elbette gençler olmalıdır.

Genç her türlü muhatabiyette fiziki ve zihni dinamiklerinin gücünden yararlanabilecek güç ve kuvvettedir.

Büyük meselelerde dahi büyüklerin gençlerin dinamizmini hayata geçirmesi gerekir.

Gençten de böyle bir role soyunmasına istendiğinde ya da kendisinin arzulaması durumunda muvaffak olabilecek hazırlığın zemini oluşturulmuş olması elzemdir.

Siyaset, hayatla ilgili önemli bir meseledir.

Gencin siyasi partinin ya da hareketin fikrî eylemsel içeriğinin karakterini incelemesi ve ihata etmesi gerekir.

Kendi fikri ve ideolojik tutumuna uygunluğunun diğer bir yandan da kendisine koymuş olduğu hedef istikametinin çizgisinde olup olmadığına bakmak zorundadır.

Hedef olarak belirlemiş olan siyasi hareketin gizli ve açık karakterinin özelliklerini de bilmesi gerekir.

Sadece statü, makam ya da desinler hamaseti girdabına yönelmesi, kolay lokma olarak boğulacağına delalettir.

Siyaset arenası kişinin kendi menfaatlerini tamamen yok saymasını gerektiren bir hizmet arenasıdır.

Önceliğini şahsi menfaatinde tutanlara “hakkın adaleti” hem medyanın tokadı hem de milletin tokadını aşkettirir ki bu değişmez bir kuraldır.

Kişisel arzularını tatmin etmek adına hareket edilirse, temiz ve halis çabaları gösterenlere de engel olunacaktır.

Sadece maddi gücün vermiş olduğu haksız özgüven ile siyasi arenada yer almak ya da güzel konuşabilmenin dışında bir özelliğe sahip olmaksızın bu arenada yer almak boşadır.

Siyasi realitenin bütün boyutlarının kavranması ve meselelerin dikkatle irdelenmesi şarttır.

Ülkemiz ve bütün dünyada siyasi zemin kaygan durumdadır. Her an yükselmenin gözlenebileceği gibi bu zeminde duramayarak yok olmak da mümkündür.

Çünkü siyaset harmanının katmanları, girdapları, karanlık dehlizleri ve uçurumları söz konusudur.

Böyle bir zemin üzerinde yol almak istenildiğinde her adımın sağlam bir tespitle atılması gerektiği aşikârdır.

Müslüman insan ve genç, Allah’ın gücü ve kudretiyle bu arenada siyaset bağlantılarını sağlamlaştırabiliyorsa olumsuz durumlar olumlu sona ulaşır.

Allah’ın hesaba katılmadığı bir sorumluluğun çöküşü hesapsızca olacaktır.

Din hayatın bütün aşamalarını kapsadığı yaşam tarzıdır.

Siyaset insanın yaşamıyla sınır koyabileceği bir alan değildir.

Bu noktada dini kültür kavramları ile siyasi kültür kavramları bütünleştirilerek uzman olunabilir kanaatindeyim.

Dinin, siyasetin bütününe yönelik bir kapsayıcılığı olduğu gibi siyasi rolünde dinin sufleleriyle boyut kazanabileceğini söyleyebiliriz.

Çünkü din, muhtevasında siyasi boyutunda bulunduğu hayatın bütününü kapsayan rollerin sahibidir. Pek tabi siyasette içinde dini rolün olduğu hayat standardıdır.

Nedeni ne olursa olsun fırsatçılık yapmak yerine analizlerle hakkaniyetli bir bakış açısıyla yola çıkan hiçbir genç kaybetmez…

Bu arena menfaatin değil insana ve vatana hizmet etmenin yeridir vesselam.