BIST 9.492
DOLAR 32,49
EURO 34,76
ALTIN 2.488,75
HABER /  POLİTİKA

Fikri Sönmez'in karısı ilk kez konuştu

Fatsa'nın efsane Belediye Başkanı Fikri Sönmez'in eşinden çarpıcı açıklamalar geldi: "Cenazesini yıkamak istemediler, halbuki namaz kılar oruç tutardı."

Abone ol
12 Eylül öncesi tutuklanan ve hapiste ölen Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez'in eşi Nurten Sönmez konuştu:  "25 yıldır neredeydiniz!.. Cenazesini bile yıkamak istemediler. Oysa ki Fikri namazını kılar, orucunu tutardı."
Türkiye'de bir dönem sol hareketin en önemli figürlerinden biri olan Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez, nam-ı diğer Terzi Fikri'nin cezaevinde ölümünün üzerinden tam 25 yıl geçti.
 
Devrimci Yol'un kalesi olarak adlandırılan Fatsa'da yaptığı uygulamalarla Türkiye'nin gündemine oturan, 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren'in de adını vererek tepki gösterdiği Terzi Fikri'nin eşi, 25 yıl sonra ilk kez konuştu.

HALK MECLİSİ KURDU

Sabah gazetesinden Erhan Öztürk'ün haberine göre 14 Ekim 1979'da yapılan seçimlerde bağımsız olarak seçime giren Terzi Fikri, Ordu'nun küçük ilçesi Fatsa'da CHP, AP ve MSP'nin iki katı oy alarak başkanlığa seçildiğinde tüm Türkiye'nin gözü buraya çevrilmişti. İlk iş olarak, halk ve kent meclisleri kuran Terzi Fikri'nin sloganı ise, "Çamura, rüşvete ve karaborsaya son"du. Ancak Fatsa halkıyla birlikte yaptıkları uygulamalar Ankara'yı rahatsız etti. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in, "Çorum'u, Maraş'ı bırakın Fatsa'ya bakın" demesi, Ankara'nın duyduğu rahatsızlığın bir kanıtı gibiydi.

18 YAŞINDA EVLENDİ

Terzi Fikri, darbeden kısa süre önce 11 Temmuz 1980'de Bakanlar Kurulu'nca alınan, küçük terör odaklarına baskınlar yapılmasına ilişkin karar gereğince, 300 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Fatsa Davası olarak bilinen davada yargılanmaya başlanan Sönmez, 5 Mayıs 1985'te cezaevinde kalp yetmezliğinden ötürü hayata gözlerini yumdu. Ve Fikri Sönmez'in 1962'de 18 yaşında görücü usulüyle evlendiği ilkokul mezunu eşi 65 yaşındaki Nurten Sönmez, 25 yıl süren suskunluğunu SABAH için bozdu.

terzi-fikri_gif.jpg
Fotoğraflar: (c) Saim Tokaçoğlu


25 YILIN ÖFKESİ...


Oğlu Naci Sönmez'le yaşadığı evlerine gittiğimde, kapıyı tipik bir Anadolu kadını açtı. Ama sanki tüm yaşananlara, olup bitene duyarsız kalan herkese sitemini, gür ve öfkeli bir ses tonuyla yansıtıyordu: "25 yıldır neredeydiniz!.. Benim kocam öldüğünde salasını yarıda kestiler. Fatsa'daki yetkililer toplanıp Müslüman olmadığına karar verip cenazesini bile yıkamak istemediler. Namazını kıldırmadılar. Ölüm yıldönümlerinde mezarına bile bizi bırakmıyorlardı..." Nurten Sönmez'in sert tepkisi üzerine büyük oğlu Naci kulağıma eğilip, "Anneme darılmayın. Yıllardır babamın mezarına bile doğru düzgün bırakmadılar onu. Jandarma, polis hep engel çıkardı. Çok kızgındır bunlara annem" deyince, biraz olsun rahatladım ben de. Sarıldım Nurten Hanım'a... Sonra gülümseyerek buyur etti içeri bizi. Kocasıyla beraber iki oğlunun da cezaevine girdiğini anlatan Nurten Hanım, o günkü duygularını şöyle anlattı: "Yusuf'u 2.5 ay tuttular içeride. Naci ise 2.5 yıl kaldı. Fikri için hep 'Bir gün dönecek' diyordum. Ancak yıllar geçtikçe umutlarım tükeniyordu. Cezaevine ziyaretine gittiğimde bana, 'Ben ne yaptım ise halkım için yaptım' diyordu. En son ziyaretine, ölümünden bir ay önce gitmiştik. Çok zayıflamıştı. 5 Mayıs'ta da ölüm haberi geldi." Kocasının salasının evlerinin hemen yanındaki camide verildiğini anlatan Nurten Hanım, hayatının en üzücü anını ise nemli gözlerle aktardı: "Sala okunurken birden yarıda kesildi. Sonra öğrendik ki yetkililer, 'Bu Müslüman değildi. Cenazesi yıkanmaz, salası okunmaz, namazı kılınmaz' diye toplantı yapıp karar almışlar. Bu benim içimi çok acıttı. Çünkü Fikri, namaz kılar, oruç tutardı. Yıllardır her sala okunduğunda içimden, 'Allahım inşallah yarıda kesmezler' diye dua ederim. Sala bitene kadar da ağlarım."

'HÂLÂ UNUTULMADI...'

Karadeniz'de, fındık mitingleriyle birlikte halkın ciddi bir bilinçlenme sürecine girdiğine dikkat çeken Nurten Hanım şöyle devam etti sözlerine: "Fikri'nin babası yaşananlara çok üzülüyordu. Akşamları onu pencerede beklerdim. Tek katlı evimizin camları saldırıya karşı saçlarla kapatılmıştı. İki kez silahlı saldırı olmuştu evimize. Bir keresinde vurdular da Fikri'yi. Sadece solculuk da değildi onunki, halkıyla kaynaşan bir insandı. Herkesle çok iyi ilişkiler kurardı. Hâlâ birkaç kişi var yaşlılar otururuz sohbet ederiz herkes Fikri'den övgüyle bahseder. Meşhur fındık konuşmaları herkesin dilinde. Mitinglere ben de giderdim. Fikri'nin solculuğu 1966-67'de başladı. O zamana kadar maçlara giderdi."

'EVREN YARGILANSIN'

Fikri Sönmez'in Fatsa'da, "Çamura son" diyerek başlattığı kampanya çerçevesinde açtığı bir caddeye, Kenan Evren'in isminin verilmesi, ailede büyük bir öfkeye neden olmuş. 12 Eylül darbesinin kendilerine ve Türkiye'ye büyük acılar yaşattığına dikkat çeken Nurten Sönmez, "Evren ve arkadaşlarının yargılanmasını çok isterdim" dedi.
 
BİNLERCE YOLDAŞI VARDI CENAZESİNE 50 KİŞİ GELEBİLDİ

Fikri Sönmez'in ölüm haberini duyan arkadaşları, dostları, akrabalarının, cenaze törenine katılmak için Fatsa'ya akın ettiğini ancak güvenlik güçlerinin cenazeye katılımı engellediğini savunan Nurten Hanım şunları anlattı: "Hiçbir imam Fikri'nin cenazesini yıkamak istemedi. Genç bir imam oğlum Naci'nin yanına yaklaşıp, 'Ağabey ne olursa olsun ben cenazeyi yıkayıp, namazı kıldırırım' demiş. O kıldırdı da cenazeyi kaldırdık. Doğup büyüdüğü Kabakdağı Köyü'ndeki cenazesine ancak 50 kişi katıldı. O kitlelere mal olmuş birisiydi. Binlerce arkadaşı, yoldaşı vardı. Ordu'da, Samsun'da tüm Karadeniz'de otobüslerden tek tek indirmişler arkadaşlarını. Fikri'nin cenazesi 50 kişiyle kaldırılmamalıydı."
FİKRİ SÖNMEZ KİMDİR?
 
1938'de Ordu'nun Kabakdağı Köyü'nde doğdu. İlkokuldan sonra İstanbul'da bir terzinin yanında çırak olarak çalıştı. 60'lı yılların ortalarında önce Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. Dev-Genç'in 6. Filo'ya karşı düzenlediği gösterilere katıldı. 1971-1972 yıllarında Mahir Çayan'ın Karadeniz'e geçmesinde yardımcı olduğu iddiasıyla, 2 yıl tutuklu olarak yargılandı. 1974 affıyla tahliye oldu. 1979'da Fatsa'dan bağımsız belediye başkanı seçildi. Halk komiteleri oluşturduğu ve sosyalist bir yönetim tarzı uyguladığı gerekçesiyle 11 Temmuz 1980'de örgüt operasyonunda gözaltına alındı ve tutuklandı. 1985'te de cezaevinde kalpten öldü.