BIST 9.149
DOLAR 32,37
EURO 34,96
ALTIN 2.325,57

FETÖ CHP Zihniyetinin Sonucudur

Çok bilinen bir fizik kuralı vardır. Etki tepkiyi doğurur. Etkinin türü de sonucu belirler.

Çok bilinen bir fizik kuralı vardır. Etki tepkiyi doğurur. Etkinin türü de sonucu belirler. Sevgiyle büyüyen çocuk tahammüllü ve sevecen biri olur. Dayakla büyüyen çocuğun yetişkin olduğunda şiddete meyyal olması kuvvetle muhtemeldir.

Toplumlar da aynı etki-tepki kuralı ile şekil alırlar. Herhangi bir insan grubunun baskıya, şiddete ya da zorlamaya maruz kalması kötü sonuçlar doğurur. Bu yüzden devletin güvenlik ve özgürlük arasındaki dengeyi çok iyi ayarlaması gerekir. Aksi takdirde ya anarşi ya da despotizm meydana gelir.

Bu bağlamda devlet sınır çizmez, toplumun farklı grupları arasında zaten var olan sınırları korur. Bu konuya sonraki yazılarımda değineceğim nasip olursa.

Toplumun belirli bir grubu üzerindeki baskının ne kötü sonuçlar doğuracağının en yakın örneği Fetö’dür. Şimdilerde AK Parti’nin üzerine yıkılmaya çalışılan Fetö belası aslında CHP zihniyetinin bir sonucudur. Genç Cumhuriyetimizin tarihinden az çok haberdar olan herkes CHP zihniyetinin Türkiye tarihinde yaptığı zulümleri bilir. Bu arada CHP zihniyeti ile sadece mevcut siyasi partiyi kastetmediğimi daha önce de belirtmiştim. 15 Temmuz Destanı’nı kutlamak için toplanan milyonlara hakaret eden sanatçı bozmalarından, Kuran-ı Kerim tilavetine katlanamayan akademik beyinsizlere kadar geniş bir güruhtan bahsediyorum. Hatta şu an CHP’ye üye olup benim söylediklerime hak veren bir sürü insan olduğunu da biliyorum.

CHP zihniyeti Fetö’nün oluşumuna nasıl sebebiyet verdiğini anlatmak için şu örnekleri hatırlamamız kafi: Bu ülkede ezan 18 sene boyunca Türkçe okutulmuştur. İnsanlar sadece Kuran okumayı öğrettikleri için tutuklanmıştır. Şapka takmayı reddettiği için asılmışlardır. Ve daha niceleri..

Yukarıdaki örnekler eskiler.. Bi de taze acıları var mütedeyyin kesimin. Başörtülü olduğu için eğitim hakkı elinden alınanlardan tutun da Arapça dersi açtığı için hedef gösterilip soruşturma yiyen belediyelere kadar 28 Şubat dönemi zulümlerini unutmadık tabi ki.. Kapatılan ya da kapatılmaktan kıl payı kurtulan siyasi partiler bir kenarda dursun, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kitaplarda yer alan bir şiiri okuduğu için içeri atılan siyasi liderimizin mağduriyetini unutmak mümkün mü?

Şöyle devam edelim..

Tekke, dergah, zaviye ve medreseler kapanınca ortaya garip gurup tipler çıkmadı mı? Osmanlı'da devlet eliyle denetlenen ve devlete bağlılık yemini eden bu kurumlar kapattık denilince kapandılar mı? Asla! Yeraltına indiler, yani bir dönemin devlet aklından kaçtılar haklı olarak. Peki ortaya ne çıktı? 'Asamın ucunu kokla da cennetin kokusu ciğerlerine dolsun evladım' diyeninden kendini veli ilan edenine kadar saçma sapan tipler.

Bu arada kimse Türkiye'deki dini cemaatler ihtiyacına ve gerçeğine karşı olduğumu sanmasın ya da böyle saçma sonuçlar çıkarmasın. Bizim dinimiz cemaatle yaşanan bir dindir. Her şeyden önce namaz cemaatle kılınır. Biz çarpık cemaatlere karşıyız. Cemaatler bir Türkiye gerçeğidir. Devlet cemaatlerle cemaatler de devletle tam anlamı ile barışmalıdır. Cemaat devleti olmaya nasıl karşı çıkıyorsak cemaatleri dışlayan devlete de o şekilde karşı çıkmalıyız. Cemaat derken Nakşilerden Alevilere kadar bu toplumun bütün yerli ve milli motiflerini kastettiğimi bilsin herkes.

Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu sene başında, tarihinde ilk defa gerçekleştirdiği Tarikatlar ve Cemaatler Buluşması çok önemliydi. Bir devrin çarpık devlet aklının düzelmeye başladığını gösteren bir işaretti.

Velhasıl Fethullah müptezeli de baskıcı CHP zihniyetinin bir semptomu olarak ortaya çıktı..

Fetö bir patolojidir, patolojiler sağlıklı ortamlarda ortaya çıkmaz. Ezana müdahaleden 28 Şubat zulümlerine kadar mütedeyyin kesimin yaşadığı her problem Fetö ve benzerlerini büyütmüştür.

Fetö bu halkın bağrında yer edinemedi, hiç bir zaman mütedeyyin kesimin gönlüne giremedi. Ancak denize düşüp yılana sarılanlar, kendini cemaat olarak gizleyen Fetö kurumlarına gitti. İmam-hatipler kapatılıp bir de üniversitelere girmeleri yasaklanınca, mütedeyyin kesim bunların eğitim kurumlarına rağbet etti. Şimdiler de 28 Şubatı Fetö yaptı diyenlere verilecek en güzel cevap şu: Fetö'yü de siz yaptınız!

Fetö mütedeyyin kesime kısacası şunu vaat etti: 'Biz Dünya genelinde eğitim kurumları ve bağlantıları olan güçlü bir cemaatiz. Türkiye'de önümüz açılırsa, ne başörtüsü zulmü kalacak ne de kat sayı adaletsizliği. Müslüman müslümanlığını rahatça yaşayacak. Ordudan kimse atılmayacak hanımının başı örtülü diye.'

Ve siyasi partiler ile mevcut zulümlerden kurtulamayacağı ümitsizliğine düşenler kendini hakperest bir cemaat olarak pazarlayan bu gruba destek verdi. Zaten 28 Şubatta tek dokunulmayanlar onlardı. Ahtapotvari yapılanmaları ile esnaftan öğrenciye, askerden bürokrata kadar herkese ulaşabiliyor ve 1000 yıl sürmesi planlanan baskı rejiminde rahat bir şekilde hareket ediyorlardı.

Uzun lafın kısası, mütedeyyin kesim belirli bir dönem Fetö'ye destek verdiyse, AK Parti'nin belirli bir döneminde cemaat gibi davranan Fetö AK Parti'den destek aldıysa, buradaki günah bu ve benzeri oluşumların meydana gelmesine sebep olan CHP zihniyetinindir.

Not: Diyanet'in bahsettiğim Tarikatlar ve Cemaatler toplantısı Fetö ve Daeş belasından insanımızı nasıl koruyacağımızla ilgiliydi. Ancak bu toplantıya bile Anayasal Suç işleniyor diye çemkirenler oldu. İşte bu çemkirikler Fetö'nün ve benzerlerinin mimarıdır.