BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Fener maçına gidenler ona dua ediyor

MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan, İnternethaber'e verdiği özel röportajda, 'Fenerbahçeliler bana dua ediyor'' dedi. Peki neden?

Abone ol

Ömer Cihad Vardan; 3 yıldır MÜSİAD’ın yani açılımı ‘’Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’’ olan; ‘Müslüman İşadamları Derneği’’ de denilen sivil toplum örgütünün başında.

TÜSİAD’a ilk zeytin dalını uzatan MÜSİAD başkanı aynı zamanda. Onu pek tanımıyoruz; mesela ‘’Fenerbahçelilerin en çok dua ettiği adam’’ desem; neden diye sorarsınız değil mi? Kendisi öyle diyor; çünkü bugün Fenerbahçe ve Kayserispor stadyumlarını onun firması ısıtıyor.  MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan referandum sürecinde keskinleşen evet hayır kamplaşmasından eksen kaymasına; İslam burjuvazisinden mali kurala kadar birçok konuda sorularımızı yanıtladı… TÜSİAD’a neden gittiğini de bakın nasıl anlattı…

Müsiad kimdir? Üyelerinizin profili nedir?

Müsiad 1990 yılında kurulan; özellikle Anadolu sermayesini ve KOBİ’leri bir araya getirerek bunlara nasıl iş yapabileceklerini ve kendilerini nasıl geliştireceklerini göstererek ortaya çıkmış bir sivil toplum kuruluşu. O dönemde bu ihtiyaca cevap veren bir kuruluş yok. TÜSİAD var ama altyapısı çok farklı. 31 şubede 1200’ü asil 1800’ü genç üye olmak üzere 5 bin üyemiz ve bunların da sahip olduğu 15 bin firmadan söz ediyoruz. Üyelerimizin yüzde 90’ının üstü KOBİ’lerden oluşuyor.

Nasıl bir gelişme gösterdi üyeleriniz 20 yıl içinde?

Bu normal bir süreç. Bir bahçıvanın çocuğu mesela doktor oluyor. Siz önlerine daha iyi nasıl ileriye gideceğini gösterirseniz başarıya ulaşmamak mümkün değil. Anadolu insanı da buna meraklı. MÜSİAD üyelerinin birçoğunun pasaportu bile yokken bugün 50’yi 60’ı 100’ü aşan ülkeye ihracat yapar duruma geldiğini görüyoruz.  Birkaç lisan öğrendiğini görüyoruz. Türkiye’nin yapmış olduğu ihracatın yüzde 15’ini üyelerimiz yapıyor bugün.

Kadın üyeleriniz var mı?

Var tabii. Sayısını bilmiyorum. Genel sekreter yardımcılarımızdan biri de bayandır.

Kurulduğunda Anadolu firmalarını içine alan bir sivil toplum örgütüyken; bugün daha çok İstanbul eksenli bir tabana mı hitap ediyorsunuz sanki?

İstanbul Türkiye’nin bir ticaret merkezi. O bakımdan üye sayımızın üçte birini İstanbul oluşturuyor.

Anadolu’da kurulup İstanbul’da büyüyen firmalar var mı?

Dışarıdan gelmiş firmalar da var evet fakat ama bunların sayısı çok kayda değer değil.

Siz TÜSİAD’a ilk barış çubuğu uzatan MÜSİAD başkanısınız. Bu hamle nasıl oldu? Neden böyle bir adım attınız?

Bu karşılıklı olan bir hadise. Sayın Boyner’in seçilmesiyle biz onlara tebrik mesajı gönderdik. Akabinde ben rahatsızlandım; onlar da geçmiş olsun mesajı çekince iletişim başladı. Geciken ziyaretimizi gerçekleştirdik. Bugün de görüşmelerimiz sürüyor. Onlar da bu ülkenin önemli bir kurumu. Yöntemler farklı olabilir. Hitap edilen yapı farklı olabilir. Bizim çıkış şeklimiz ve hitap ettiğimiz kitle çok farklı.

Nedir bu fark?

 TÜSİAD hep büyük sermayeye hitap eden bir grup olarak görüldü. Biz o şekilde bakmadık olaya.  

TÜSİAD’LA GÖRÜŞMEMEK ANORMAL BENCE

 ‘’Önceden mağdurları kucaklarken sonradan TÜSİAD’laştığınız’’ yönünde eleştirilere hedef oldunuz. Özellikle TÜSİAD-MÜSİAD izdivacı nedeniyle muhafazakar kesim tarafından eleştirildiniz.

Maalesef ülkemizde devamlı ayrışma ve ayrıştırma operasyonları var. Sonuçta hepimizin hedefinin ülkemizin ilerlemesi yönünde çalışması olmalı. Din farklı olabilir; etnik grup farklı olabilir. Sonuç olarak hepimiz bu ülkenin vatandaşı olarak huzur içinde yaşamayı hak etmişizdir diye düşünüyorum. Ayrıştırma kavimlere bölme adedimiz mi olmuş nedir; sürekli TÜSİAD’la ayrıştırıyorlar, niye o öyle niye bu böyle diye. Halbuki bugüne kadar bu iki kurumun birbiriyle görüşmemesi anormal. Eğer biz yabancı kurumlarla görüşüp ortak bir proje üzerinde çalışabiliyorsak niye kendi ülkemizde bunu yapmayalım?

Peki Başbakan’ın ‘bertaraf olursunuz’ sözleri bu ayrıştırmayı körüklemedi mi sizce?

Kurum ve kişilerin sözleriyle hareket etmeyelim isterseniz. Ben kendi görüşlerimi söyleyeyim. Bunlar söylendi kapandı gitti.

BİZ HOMOJENİZ TÜSİAD HETEROJEN

Bu tartışma sürecinin dışında kalan siz kurum olarak renginizi açıkladınız; TÜSİAD ise baskı yapıldığı halde; belki pek çok üyesi evet yönünde oy kullandığı halde rengini açıklamadı. Buradaki tavır farkını nasıl yorumluyorsunuz?

Biz kendimizden sorumluyuz. Biz önümüze sunulan anayasa değişikliği paketini inceledik. İstişareler sonucu görüşümüzü açıkladık. Bizim homojen bir yapımız var çünkü. Ama oradaki yapı homojen değil; heterojen. Toplu fikir beyan etmeleri zor olabilir. Ama burada bence asıl sorun referandumun iktidara güven oyuna dönüştürülmesi oldu. Nemalananlar oldu bundan. Burada hangi kurumunun görüşünün ne olduğu ikinci planda kalıyor.

Evet hayır kamplaşması sizi nasıl etkiledi? Evetçiler ve hayırcıların gerçekten de bir toplumsal kesime karşılık geldiğine inanıyor musunuz?

Ayrışma ayrıştırma dediğimiz hadise çok tehlikeli bir durum. Siz nasıl bütün milletin hür irade ve düşüncesinin bir yönde tecelli etmesini isteyebilirsiniz ki? Bırakın kararlarını versinler. Demokrasi de budur.

KİMSE KAVGADAN HOŞLANMAZ HEDEFİMİZ BİR VE MİLLİ OLMALI

Ekonomiye yön veren bir kurum olarak bu ayrışma size nasıl yansıyor peki?

Menfi tesir yapan hadiseler bunlar. Kimse huzursuzluktan kavgadan dövüşten hoşlanmaz. Evde işte sokakta siyasette huzur isteriz hepimiz değil mi? Tabii bu nedenle tabanda bir huzursuzluk yaratıyor. Tek yapacağımız milli hedefler doğrultusunda ortak bir çalışma zemini oluşturmak. Herkes birbirine saygı duymalı. Örnek olarak 2023’te biz dünyanın 10 büyük ekonomisi içinde yer almak istiyorsak bu sadece iktidarın hedefi olmamalı. 

Referandum sonucu sizin kazanımlarınız ne olacak peki?

Türkiye ileri gitme arzusunu perçinledi. Gelişmiş ülkeler seviyesine daha hızlı adımlarla gideriz diye düşünüyorum. Şimdi seçim döneminde de iktidar partisinin icraatlarına bakacağız; eksikleri varsa söyleyeceğiz. Memnun değilsek başka partilere bakmamız lazım. Onların da bize program göstermesi lazım. Fakat biz program görüyoruz.

SERMAYE EL DEĞİŞTİRMİYOR TABANA YAYILIYOR

Yine öteden beri tartışılan en önemli konulardan biri de ‘sermayenin el değiştirmesi’.

Sermaye el değiştirmiyor yayılıyor. Pasta büyüyor; evet pastadan pay alanların da sayısı artıyor. Bizim amaçlarımızdan biri de Anadolu sermayesinin güçlenip büyümesi değil mi? Aslında tabana yayıldığını söylemek doğru bir tespittir.

İLK 500’E 40 MÜSİAD FİRMASI GİRDİ

Piyasayadaki yeni markalara yeni iş alanlarına bakarsanız bunu görmek mümkün değil mi; haremlik selamlık ultra lüks tatil köyleri; tasarımda, tekstilde, modada öne çıkan ve yeni bir hayat tarzına hitap eden lüks markalar ‘İslami burjuvazi’nin güçlendiğine işaret etmiyor mu sizce?

O günkü sermaye yapısıyla bugünkü sermaye yapısını kıyasladığınızda o büyük firmaların hala varolduğunu görürsünüz ama. Yeni firmalar da görürsünüz elbet. MÜSAİD’ın da ilk 500’ler listesinde 40 kadar firması var. 1.2 milyon gibi istihdam sağlıyor bizim firmalarımız. 90 milyar dolar civarında ekonomiye katkımız var; İhracatın yüzde 15’ini de MÜSİAD üyeleri yapıyor.

MALİ KURAL OLMAZSA SIKINTI OLMAZ

Mali kural son anda çekildi. Hatta Babacan’la Başbakan arasında fikir ayrılığı oluştu.  Mali kural çıkmazsa ne değişir çıkarsa ne değişir sizin hayatınızda?

Sayın Başbakan iptal ettik reddettik demedi; sadece ertelendi. Aralarında ne geçti bilemeyiz; neyin nasıl görüşüldüğünü bilemeyiz. Eğer karar almazlarsa ülke adına bir sıkıntı olmaz çünkü hükümet olarak mali disiplini zaten uyguluyorlar. Mali kural gelirse de ileriki hükümetler adına da memleket adına iyi bir şey yapılmış olur.

BİZ AB’YE KARŞI DEĞİLİZ  O SEVİYE HER VATANDAŞIN HAKKI

AB normları sizin firmalarınızı nasıl etkiliyor?

Bazı sektörleri özellikle etkileyecek; adabımız, yöntemimiz, işleyişimiz değişecek. Tabii bu bize epey maliyet de getirecek. Ama biz gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmak istiyorsak eğer titiz bir şekilde çalışmalıyız.  AB’nin hep bize öne sürdüğü bir sebep vardı biliyorsunuz; Türkiye’nin çok kalabalık olduğu ve Avrupa ekonomisini rahatsız edici boyutta olduğunu söylüyorlardı.  Aslında bugün baktığımızda eğer Türkiye AB içinde yer almış olsaydı Avrupa ekonomisini en azından yüzde 1; 1.5 puan yükseltecek motor gücü olduğunu görüyoruz.

Sizin üyelerinizin AB’ye bakışı nasıl?

Bizim düşüncemiz şu olabilir, biz AB’ye karşı değiliz; o standartlara ulaşmak her vatandaşın hakkıdır diye düşünüyoruz. Biz o seviyeye gelelelim de; AB’ye girip girmeyeceğimize o günkü koşullarda karar veririz.

DÜNYANIN EKSENİ BATIDAN DOĞUYA KAYIYOR ZATEN

Peki eksen kayması tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eksen kayması diye bir şey şöyle söz konusu olabilir; dünyanın ekseninde üretim Batı’dan Doğu’ya kaymış vaziyette. Türkiye’nin ekseninin kaydığı yok; dünyanın ekseni Türkiye’ye kayıyor. Hatta bizim fuarımızda da sloganımız bu; ‘’Dünyanın ekseni MÜSİAD Fuarı’nda’’ dedik. Sıfır sorun ve komşularla entegrasyon politikaları sonucu yükselen bir değer haline geldi Türkiye.

BİZ BATI’DA KALSAYDIK BUGÜN BÜYÜME OLMAZDI

Müşteri portföyünüzü geliştirmek adına siz de eksen çeşitliliğine veya pazar çeşitliliğine girmiş oluyorsunuz: Bu çok normal; dünyanın her ülkesi bugün elinden gelen bütün gayetiyle bütün ülkelere mal satmaya çalışıyor. Bu sanki dışarıdan eksen kayması gibi görünüyor. Eğer ekonomik krizde Türkiye sadece Batı’ya ve Avrupa’ya mal satmış olsaydı; şu an biz ekonomik büyümeyi ve yükselmeyi konuşamıyor olacaktık.

İSLAM İŞ ALEMİ İSTANBUL’A GELİYOR

Peki fuara katılım nasıl olacak?

13. MÜSİAD  Uluslararası Fuarı’nı ve en büyük İslam iş alemi buluşmasını gerçekleştiriyoruz. 2004’lerde 1350 olan katılım; bugün 3 bini aşkın teyit var.  Bunda hükümetin icraatlarının da payı büyük. İslam Bilim ve Teknoloji Sergisi ile Yeni İcatlar sergisi de fuar kapsamında herkese açık olacak. 26 tane misafir bakan teyidi var. 2008’de yaptığımız fuarda gördük ki fuar katılımcılarının yüzde 48’i somut iş bağlantısı yapmış. Bu çok büyük bir rakam.

FENERBAHÇE STADI’NI ISITAN ADAM

Sizi pek tanımıyoruz. MÜSİAD başkanı kimdir; ne yer ne içer; hikayenizi paylaşır mısınız?

1952 Hendek doğumluyum. İTÜ Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Amerika’da yüksek lisans çalışmalarımı yaptım. Bir mühendislik araştırma merkezinde çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Kale Kalıp; Ute Bilgisayar’da mühendis olarak çalıştım. Sonra endüstriyel ısıtma alanında kendi işimi kurdum. Stadyumların; hangarların ısıtılması için çalışıyorum… Fenerbahçe ve Kayserispor stadyumları tribünlerinin ısıtmalarını biz yaptık. Bugün Fener maçını izleyenler bana dua ediyor.

Peki bu konuda rakipleriniz var mı; bu alanda tek misiniz?

Bu alanda tekiz. Mesela Ülker bisküvilerini yiyorsunuz; onlar bizim yakıcılarla pişiyor. Merkezimiz İstanbul’da; Gebze’de fabrika var.

İşleriniz yoğun; bir yandan MÜSİAD’da yöneticisiniz. Aile hayatınız nasıldır?

Mümkün mertebe Pazar günlerimi ailemle geçiriyorum. Kızım Kadıköy Anadolu’da okuyor; oğlum liseye başladı. Eşim evhanımı; o bize destek oluyor. Ben bu işe başlarken önce hanıma sordum; ‘’eğer başkanlık bana gelirse sen ne dersin; evet demezsen ona göre red cevabı vereceğim’’ dedim.  Önce eşimden icazet aldım yani.