BIST 9.080
DOLAR 32,35
EURO 35,05
ALTIN 2.324,97

Ezber bozan Paşa!

Cumhuriyet tarihinde hiç olmayan bir şey olmuştu.

Cumhuriyet tarihinde hiç olmayan bir şey olmuştu.

Bir Genelkurmay Başkanı, Ergenekon Davası ile haksız ithamlarla karşı karşıya bırakılmıştı..

Öyle bir kumpastı ki..

Akıllara durgunluk verecek cinsten açılan davada “Terör örgütü lideri” gibi çok mesnetsiz suçlamalarla karşılaşmış, bütün Türkiye’nin şaşkın bakışları arasında cezaevine gönderilen Türk ordusunun ilk Genelkurmay Başkanı olmuştu..

Adalet tecelli etmiş, kumpas belgelenmişti.

Cezaevinden çıktıktan sonra susup kenara çekilmedi..

Çünkü toplumun Paralel Devlet Yapılanması konusunda  aydınlanmaya ihtiyacı olduğuna inandı.

Türkiye’yi adım adım gezip, yurt içi ve yurt dışında  konferanslar verirkenezber bozan açıklamaları ile dikkat çekmeye devam etti.

Kimden bahsettiğimiz açık..

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ..

                                                         ***

Başbuğ  geçtiğimiz ay gittiği Erzurum'daki panelde Paralel Yapı'yla mücadeleyi değerlendirirken, çok konuşulacak bir açıklama yapmıştı..

Demişti ki..

“Ergenekon ve Balyoz gibi davalar, Türk devletine ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik büyük bir komploydu. Şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyim ki, bu mücadeleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan daha iyi ve daha başarılı başka kimse yapamazdı. Devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz eden ve bugün Türkiye'nin başına bela olan Paralel Yapı, 2007'de harekete geçti ve 2011'de de ilk darbe girişiminde bulundu.

17-25 Aralık yargı darbe girişimi başarıya ulaşsaydı, çok geçmeden Türkiye'nin tıpkı İran gibi bir Humeyni'si olacaktı.”

Başbuğ’un Türk ordusunun eski bir komutanı olarak Paralel Yapı ile mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakkını teslim eden ‘Erdoğan’a bundan büyük destek olunmaz’ dedirten bu  sözleri çok konuşulmuştu..

Çünkü ezber bozmuştu..

Bırakın askeri, siyasetçileri AK Parti’lilerin büyük çoğunluğunun söyleyemediğini, eski  bir Genelkurmay Başkanı olarak o söylemişti.

                                                        ***

İlker Başbuğ Paşa bununla kalmıyor..

Ezber bozmaya devam etti.

Bu kez de geçtiğimiz günlerde davet edildiği Almanya' da Avrupa-ADD’nin düzenlediği toplantıda İmam Hatipler için  çok çarpıcı mesajlar verdi..

Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu belirterek, “Tabii ki din adamına ihtiyaç var. Bu din adamlarını yetiştirmek de devletin işi” derken, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 4. maddesine gönderme yaptığı şu sözleri, yine bir askerin ağzından duymak son derece önemliydi..

Bakın ne diyor..

“3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 4. maddesi diyor ki, ‘Yüksek din adamlarını yetiştirmek üzere İlahiyat Fakültesi, imam ve hatip yetiştirmek içinse mektepler açılacaktır.’ Özellikle küçük yerlerde, köylerde, kasabalarda halk din adamlarının söylediklerine çok itibar eder. O zaman bunu yetiştireceksiniz.

Peki ne olmuş?

Kanun çıkıyor ve 1924'te imam hatip mektepleri açılıyor.

Maalesef 1932 yılında imam hatip okulları kapatılıyor. Neden?

İşte Şeyh Sait isyanı var, isyanlar var. Tamam. Bunu neden olarak kabul edebiliriz. Bu okulların kapatılmasına öğrenci sayısının düşük olmasını mazeret olarak gösterenler var ki, belki de Cumhuriyet tarihinde yapılmış en yanlış noktalardan bir tanesi.

Bakın aynı zamanda 1924'te İlahiyat Fakültesi açılıyor.

O da kapatılacak bir müddet sonra.

Kaba çizgileriyle söylersek 30 ile 50 yıl arasında Türkiye'de din adamı yetiştiren okul yok. Ne oluyor o zaman, işte bu adamlar çıkıyor.

Cemaatler, bilmem neler, onların yetiştirdiği adamlar çıkıyor.

Aydın din adamı diyorsunuz. Yok. Sıkıntı var. Bırakıyorsunuz o alanı.

Alanı niye bırakıyorsunuz?”

Bu sözleri Başbuğ gibi bir askerin ağzından duymak çok önemli..

Çünkü bu ülkede hangi cepheden bakarsanız bakın, ordu ile din arasına katı duvar örmeye çalışanları şok eden sözler olsa gerek..

Bu sözler bugünler için çok şey anlatıyor..

Bu arada  bir başka panelde terör ile mücadele konusunda  muhalefeti eleştirip hükümete destek verirken söylediği şu sözleri de unutmamak gerekiyor,.

‘Şu anki iktidar halkın seçtiği bir hükümettir. Bu hükümet bu devleti idare edecek. Toplum da bütün gücüyle yüzde 100  terörle mücadelede hükümetin arkasında olacak. Bunun başka yolu yok. O onu çekiştirir, o diğerini çekiştirir ve o onun aleyhine siyaset yapılarsa üzülerek söylüyorum biz şehit haberlerini duymaya daha çok devam ederiz."

                                                           ***

Bütün bu sözler geçmişe dönük önemli özeleştiriler, geleceğe dönük önemli vurgular..

Şöyle emekli eski Genelkurmay başkanlarına baktığımız zaman böylesine toplumu aydınlatmaya çalışan bir başka ismin olmadığını görünce ‘EZBER BOZAN PAŞA’ demek de hiç zor olmuyor..

‘Başbuğ nereye koşuyor’ diye sormak yerine, emeklilik nedeni ile yan gelip yatmadan ‘akil bir adam’ olarak yol alıyor ..

Hiç kuşkusuz belli bir kesim İlker Başbuğ Paşa’nın bu  açıklamaları karşısında şaşırıyor. Ama gerçek olan şu ki bir komutan olarak ezber bozuyor!

Ne diyor..

“TSK’nın komutanlığını yapan bir kişi olarak emekli de olsam bir sorumluluğum var. Ben kendimi siyaset üstü görüyorum..”

Söyleyeceğim şu ki, Türkiye geçmişle geleceğe köprü kurarken, zihinsel olarak da büyük bir değişim yaşıyor.

Sancılar olması doğal..

Ama önemli olan bu sancılı süreci özeleştiri yapıp,  ‘Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan, Tek Bayrak’ ülküsüne sımsıkı sarılarak geçirmektir..

Çünkü başka Türkiye yok..

Devletin ve Milletin bekasının siyaseti olmaz.