BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,91
ALTIN 2.425,22

“Evet” galibiyeti önümüzü açacak

Referandumun “evet” in leyine çıkması dileğiyle…

Her şeyden önce 12 Eylül Anayasası'ndan az daha kurtulmuş olacağız fena mı olacak?

Ne hikmetse bu 12 Eylül anayasası ülkemizin üzerinde kabus gibi bir korku oluşturmuş, neredeyse herkes bu yasayı değiştirmek lazım dediği halde bir türlü değiştirilemiyor tam da 35 yıllık bu anayasayı yamalı bohça haline getirdik, ama bu milleti bir türlü onun aksaklıklarından kurtaramadık.

12 Eylül Anayasası'na göre yetkileri fazla, sorumluluğu az bir Cumhurbaşkanımız vardı, bu paketle Cumhurbaşkanı sorgulanabilir bir konuma geliyor.

Eskiden Cumhurbaşkanı meclisi feshedebilirken şimdi seçim yenilme kararını alabilir ama kendisi de seçime gitmek durumunda kalır, üstelik ikinci defa seçim yenileme kararını verirse kendisi cumhurbaşkanlığına aday bile olamaz, nerde kaldı canı istedi diye meclisi feshetme uydurması.

Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarılarak devletin işleyişi hızlanacak ancak KHK yürürlükte olan kanunlara aykırı olamaz.

Bütçeyi Cumhurbaşkanlığı yapar,  ama onayı meclisten alır.

Dolayısıyla halk adına ikili katkı alır, hem cumhurbaşkanlığı hazırlar hem de vekillerin onayından geçiyor. Eskiden Hükümet vekillerin parmak hesabıyla bütçe yapıyordu üstelik Devlet Planlama onayından da geçmek durumundaydı, neyin nesiyse bu Meclis üstü kurum onu vesayetçilere sorun, “hayır”cılara sorun, şimdiye kadar muhalefetin bunu dile getirdiğine hiç şahit oldunuz mu?

Askeri mahkeme ve sıkıyönetim artık yok, OHAL kararı da meclis onayıyla olabiliyor.

Bakanlar dışarıdan atanıyor,  yani alanının profesyonel elemanları kurumların bakanı durumuna geriliyorlar, fena mı oluyor.

Vekil Bakan olmak isterse istifa etmesi lazım, bir daha dönüşü de yok, dolayısıyla yürütme erki meclisin dışına çıkıyor.

Artık Cumhurbaşkanı ile Başbakanlar arasındaki didişmeleri yaşamayacağız çünkü bu sistemde Başbakan yok. Cumhurbaşkanı yardımcıları var. Bürokratlar Cumhurbaşkanlarının emrinde işini yapmayan/yapamayan gider, o kadar.

17 Nisan’dan tez yok aslında bizim seçim yasası üzerinde durmamız lazım. Şaka bir yana eğer vekil adayları şimdiye kadar olduğu gibi liste usulü ile aday olurlarsa asıl felaket orada.

Ya %10 barajına ne demeli, malum Türkiye geneli %5 oy alan bir partinin lideri Cumhurbaşkanı adayı olabiliyor, seçim barajı bir an evvel bu düzeye çekilmelidir. Ayrıca vekil adaylarının sıralaması eskisi gibi genel başkanın iki dudağı arasında olursa vay halimize. Bari liste olsa da sıralama ya kura ile olsun, ya da tercih sistemi ile vekil seçilsin, o zaman nispeten lehimize olacak, meclisin kalitesine katkı yapacak.

Aslına bakarsanız vekil seçimi açısından daraltılmış bölge usulü vekillerin seçimini sağlamak en iyisidir. Bir vatandaş olarak özellikle ve öncelikle daraltılmış bölge seçim sistemi üzerinde durmamız lazım.

Daraltılmış bölge sisteminde bir şehrin kaç vekili olursa her vekil adayının bir seçim bölgesi olur ve her vekil partisi açısından birinci sıra vekil adayıdır. Yani tabir yerindeyse muhtar seçer gibi vekil seçilecektir. Böyle bir seçimi gerçekleştirebilirsek bir yandan meclise nitelikli vekil gönderme imkanımız olacak, diğer yandan bağımsız bir çok vekil meclise gitmiş olacak diye düşünüyorum.

Zaman içinde referanduma sunulan anayasa paketinin diğer maddelerini de ele alacağız inşallah. İncelediğim kadarıyla 18 madde arasında bu maddeye hayır diyebileceğimiz sakıncalı bir madde yoktur.

Belki eksikleri vardır, eğer ana muhalefet, yavru muhalefet paketin hazırlanmasına katkıda bulunsaydı bir yandan paket daha zengin bir hale gelirdi, diğer yandan bekli referanduma bile gitmeye gerek kalmazdı.

Referandumun “evet” in leyine çıkması dileğiyle…