BIST 9.464
DOLAR 32,60
EURO 34,83
ALTIN 2.495,92
HABER /  POLİTİKA

Eski mahkumdan Bahçeliye övgü

1980'de ülkücülerin reisi Yaşar Yıldırım, Devlet Bahçeli'ye minnet duyduklarını açıkladı.

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partinin başına geçtiği günden beri ülkücülerin sokağa dökülüp şiddet olaylarına karışmaması için tabanına sağduyu telkin ediyor.

9 yıldır aynı tavrını sürdüren Bahçeli, dönem dönem sahneye konulmak istenen oyunu boşa çıkardı. Bahçeli'nin bu politikası her kesimden takdir toplarken, 12 Eylül öncesini ve sonrasını yaşayan ülkücülerden de büyük destek görüyor. 12 Eylül darbesinden önce o günkü adıyla Ülkü Yolu Derneği'nin son genel başkanlığını yapan Yaşar Yıldırım, bu isimlerin başında geliyor. 1980 Mart'ında ülkücülerin reisi olan Yıldırım, 6 ay sonra Mamak Askerî Cezaevi'nin yolunu tutmak zorunda kaldı. Yıldırım, yıllar sonra 1980 öncesini değerlendirirken, o günlerin bir daha yaşanmaması temennisinde bulunuyor. Bahçeli'ye şükran duyduğunu vurgulayan Yıldırım, “Ülkücülerin sokağa dökülmeye çalışıldığı dönemde ortaya çok net tavır koydu. Ben artık, Türkiye'deki iç çatışmaların, etnik çatışmaların içinde ülkücüleri görmek istemiyorum. Bu yüzden Bahçeli'ye minnettarım.” diyor.

Her gün onlarca insanın öldüğü bir süreçte önemli bir görevi üstlenen Yaşar Yıldırım, tecrübelerine dayanarak ülküdaşlarına önemli uyarılarda bulunuyor. Yıldırım, her şeyden önce 12 Eylül şartlarının "birileri' tarafından oluşturulduğuna inanıyor. Bu yüzden birçok olayın üzerinde soru işaretlerini olduğunu düşünüyor. Buna, Türkiye Komünist Partisi"ne (TKP) atfedilen bombalı eylemleri örnek veren Yıldırım, “O eylemleri onlar yapmadı. Çünkü TKP'nin militarist gücü yoktu, sadece bürokratik gücü vardı.” diye konuşuyor. Ülkü Yolu Derneği eski Genel Başkanı, darbecileri ise “Niye 2 yıl önce müdahale etmediniz de bu kadar kan aktı?” sorusunu yöneltiyor.

Yıldırım, ülkücülerin bir dönem "belirli merkezler' tarafından "ucuz işgücü" olarak kullanıldığını iddia ediyor. Söz konusu merkezlerin ülkücüye, "birçok işi yaptırırsın, sorumluluğun olmaz. Ölürse ailesine bakmazsın, cezaevine girse ilgilenmezsin" gözüyle baktığını savunan Yıldırım, gençlere şu tavsiyeyi yapıyor: "Şimdiye kadar koltuk hep solculara, zindan ise bize yakıştı. Çatışmaların içinde olmayın. Ülkenin yönetimine talip olun.” Cezaevi günlerine de değinen Yıldırım, “Ebu Gıreyb'de ne varsa, Mamak'ta o vardı.” ifadelerini kullanırken, 6 yıllık mahkumiyetin "devlete bakışını değiştirdiğini" anlatıyor. 1984'e kadar kendilerine yapılanları sineye çektiklerini kaydeden Yıldırım, şöyle devam ediyor: “Dövse de sövse de bizim devletimizdir, diye düşündük. 1984'te Türkiye'deki hapishaneleri denetlemeye insan hakları heyeti gelecekti. "Her koğuştan bir kişi çağrılıp istekleri sorulacak' denildi. Biz karar aldık. "Gelenlere, bu devlet bizimdir, döver de söver de, sizi ilgilendirmez' diyecektik. Bu tavrı koyduk. Solcular ise şikâyet etti. "Hava alma hakkımız 15 dakika, bu 45 dakika olsun. Ziyaret 5 dakika, 15 dakikaya çıksın' dediler. Dayak ve küfür olaylarını da anlattılar. Heyet gittikten sonra solcuların bütün istekleri yerine geldi. Biz de oturduk ve şuna karar verdik: Bu devlet eğer, 45 dakika hava saatini yabancı talimatıyla veriyorsa, aksakallı babam 800 kilometre öteden gelip beni "yabancılar istedi diye' 5 yerine 15 dakika görebiliyorsa, böyle devlet için canımızı niye verelim?”

Yaşar Yıldırım, 12 Eylül darbesinden sonra "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar' davasından yargılandı ve 6 yıl hapis yattı. Bir dönem MHP'den Kızılcahamam belediye başkanlığı da yapan Yıldırım, şu an inşaat işleriyle uğraşıyor.

Kaynak: www.zaman.com.tr