BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,80
ALTIN 2.504,62
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan çok net Suriye ve Anayasa açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ve CHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan çekilmesini sert dille eleştirdi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de kaymakamlara seslendi.

Erdoğan'ın konuşmasının iki ana gündemi vardı. Erdoğan, YPG'nin Azez'e doğru ilerlemesi ve Halep'teki son gelişmeler nedeniyle ABD, Rusya ve BM'ye sert eleştirilerde bulundu.

Erdoğan, "İkinci bir Kandil olumasına izin vermeyiz" dedi.

Cumhurbaşkanı'nın konuşmasının ikinci bölümünün hedefi ise Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan çekilen CHP'ydi. Erdoğan, CHP'ye yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi için 'referandum' çağrısı yaptı.

Erdoğan, "Gidin sorun bakalım millet ne istiyor?" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Suriye kaynaklı krizin derinleştiğini görüyoruz. Sayıları 3 milyonu bulan mültecilere ev sahipliği yapan Türkiye tarihi sınavı yüz akıyla veriyor. Tarihimizin mirası olan medeniyet değerlerimizi tüm dünyaya gösterdik. 

Türkiye küresel vicdanın sesi oldu. Algı operasyonlarına rağmen Suriyeli kardeşlerine, din, dil, ırk ayrımı yapmadan yardım etti. Şu anda yapmış olduğumuz ödeme 10 milyar dolar harcadı. Yapılan toplantılar var bir sonuç çıkmıyor. Rusya katil Esed'in yanında yer alarak kendi kimliğini ortaya koydu. 

Rsya yağdırdığı bombalarla insanlık suçu, savaş suçu işlemekle karşı karşıyadır. BM kanıtlanırsa bu savaş suçudur diyor. Daha ne arıyorsun, gönderin elemanlarınızı orada inceleme yapsın. 

"ABD'Yİ ANLAMAKTA ZORLANIYORUM"

YPG'ye desteğimiz sürecek diyen Amerika'yı da anlamakta zorlanıyorum. PKK'nın tüm kayıtlarında PYG'nin PYD'nin kurucusunun kim olduğu bellidir. Biz NATO'da birlikte değil miyiz? Senin dostun biz miyiz, PYD mi? Bunu da açıkla o zaman, dostum PYD'ye silah yardımı yapıyorum de. Dost dostluğunun gereğini yapmalıdır.

Biz dost bildiğimize gereğini yaparız. Ama bizi dost olarak görmeyenler lütfen açıkça net bunu ifade etsinler. İşte dün sözcünün açıklamasını görüyoruz, duyuyoruz. Ne diyor, 'YPG'ye yardımımız devam edecektir ama orada yapılan mücadelede işimizi zorlaştırmasın', lafa bak... Bir defa temelden bu yaklaşım sakat. Bu bilgileri sen bizden alacaksın. Bu tür insanlara, teröristlere bu sorulur mu? Ona soracaksın, onun verdiği bilgiye göre hareket edeceksin.

Terör örgütleri arasında ayrım yapıldğını, sınıflandırmalara gidildiğini görüyoruz. Suriye halkının 40 katır mı 40 satır mı tercihine zorlayanlar insanlıktan nasibini almamış olanlardır. El-Kaide ile El-Nusra arasındaki ilişki ne ise PKK ile PYD arasındaki ilişki de odur. 

Ben aylar önce Suriye'de eğit-donat bunun yanında terörden arındırılmış bölge ve uçuşa yasak bölge dedim. Sen buna evet demedin şimdi burada Rus uçakları orada cirit atıyor ve binlerce masum öldü.

"TOP ATIŞLARINI DURDURMAK GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ YOK"

Hani koalisyon güçleri birlikte harket edecekti. PYD ve YPG'ye top atışlarını durdurun diyorlar. Kusura bakmayın bizim böyle bir düşüncemiz yok. Türkiye'ye kim bir havan mermisi atarsa kat be kat fazlasıyla karşılık verilecektir. Kimsenin kimseyi kandırmasına grek yok, Suriye'deki fotoğraf gayet net. Rusya'nın DAİŞ ile mücadele gibi bir niyeti yok.

PYD'nin sınırımızın hemen ötesindeki faaliyetleri Türkiye için hayati sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor. Biz bölücü terör örgütünün Suriye'deki kolunun izlediği politikayı, diğer ülkeler gibi uzaktan izleme lüksüne sahip değiliz. 

Topraklarımızın bütünlüğü, milletimizin birliği bakımından sınırlarımızın içinde sürdürdüğümüz mücadeleye bakışımız ne ise  Suriye'deki gelişmeler konusundaki hassaisyetimiz de aynıdır. Çünkü bunlar yakından ilişkilidir. 

Suriye konusunda Türkiye nefsi müdafaa konumundadır. Yani yaptığımız her şeyin, attığımız her adımın meşruiyeti vardır. Bu hassasiyeti anlayamayan veya saygı duymayan herkes öyle veya böyle bunun bedelini ödeyecektir. Türkiye can evine yöneltilen silahlar karşısında geri çekilecek veya teslim olacak bir ülke asla değildir.

"YENİ BİR KANDİL'E İZİN VERMEYECEĞİZ"

Bugün angajman kurallarımız ülkemize yönelik  silahlı saldırılara karşılık vermekten ibaret olabilir ama yarın gerekirse aynı kurallar ülkemize yönelik tüm tehditleri kapsayacak şekilde genişleyebilir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. 

Güney sınırımızda yeni bir Kandil'in oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. PYD terör örgütünün Halep'in kuzeyinde attığı provokatif adımlara ve hayata geçirmeye çalıştığı emrivakilere asla müsaade etmeyeceğiz. Bölgede Türkiye'ye rağmen 'oldu bitti'lerle fiili durumlar ortaya çıkarılmasına sessiz kalamayız, kalmayacağız.

Suriye'de tüm terör yapılarına karşı gerekli adımları atmakta tereddüt göstermeyeceğiz. Bu konuda baskı yapılması gereken Türkiye değil, rejim ve destekçileridir. Bölgede gerilimin artmasının önüne geçilmesi gerekiyorsa terör örgütlerini cesaretlendiren adımların atılması engellenmelidir.

"SABRIMIZIN SONUNA GELİNDİ"

Amacımız ülkemizi altından kalkamayacağı bir yükün altına sürüklemek değildir. Bugünden üzerimize düşenleri yapmanın çabası içindeyiz. Biliyoruz ki bizim için beka meselesi olan, onlar için sadece bir taktiktir, hatta operasyonel bir tercihtir. Biz bekamızdan vazgeçemeyiz ama onlar tercihlerini kolaylıkla değiştirebilirler. Şayet bu yapılanların gerisinde Türkiye'nin sabrının sınırlarını denemek gibi bir niyet varsa, o sınırların sonuna gelindiğini de bilmelidirler.

"BİR AN ÖNCE KONSENSÜS SAĞLANMALI"

Batı ülkeleri ne kadar hoyrat, ne kadar insafsız, ne kadar vicdansız davranırlarsa davransınlar bu akını kontrol altında tutma şansları yoktur. Bunun için bir an önce Suriye'deki meselenin çözümü konusunda bir konsensüs sağlanmalıdır.

Artık denizin bittiği yere gelinmiştir. Ya bu mesele kısa sürede çözüm yoluna girecek ya da kar topu gibi büyüyen ve yakın uzak tanımadan tüm dünyayı etkisi altına alacak daha büyük sorunların kapısı açılacaktır. Biz macera peşinde değiliz, kimsenin de maceraya atılmasını istemiyoruz. 

CHP'NİN ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU'NDAN AYRILMASI

Önümüzde yeni bir anayasa ve başkanlık tartışmaları var. Darbeyle yapılan o anayasadaki veya yasaların tümünün değiştirilmesi gerektiği söylenerek masadan kalkılması yanlış. 2 bin 500 madde... Bunların hepsi kontrol edilse 3 yıl sürer. Bu işi tıkamaktan başka bir şey değil. 

İpe un sermek denir buna. Bunların iş yapmak, iş üretmek diye bir derdi yok. Bu sadece ülkeyi kilitlemektir. Bunlardan bir şey çıkmaz. Öyle veya böyle ben inanıyorum ki aklı selim sahibi olan parlamentonun diğer üyeleri kesinlikle bu işe kararlı bir şekilde yürürlerse masadan çekilenlere de 'hayırlı olsun' demekten başka söyleyecekleri bir şey yok.

"BAKALIM MİLLET NE DİYOR"

Ey Parlamento'daki saygın üyeler, değerli arkadaşlarım, gelin bir karar alın. Deyin ki 'Biz millete gideceğiz'. Millete gidin. Bakın bakalım millet size ne diyor. Hazırlayın, sunun millete. Millet 'evet' diyorsa, egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? SizcAtatürkçü değil miydiniz Atatürkçü olduğunuza göre, Gazi Mustafa Kemal ne diyor  'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'. Öyleyse haydi millete gidelim, 'Millet bu kararı versin' diyelim. Milletin verdiği karara da uyalım.

Yeni Türkiye'nin inşası çerçevesinde yeni anayasamızı da çıkartacağız. Başkanlık sistemi de inşallah bu şekilde hayata geçecektir. Benim milletim başkanlık sistemini istemiyorsa, bizim milletimize söyleyecek hiçbir şeyimiz yoktur, onu da öper başımıza koyarız. Olay bu kadar basittir."