BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,80
ALTIN 2.510,47
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan akademisyenlerin bildirisine sert tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti Kürt katliamı yapmakla suçlayan akademisyenlere sert tepki gösterdi.

Abone ol

Aralarında Esra Mungan, Ahmet İnsel, Koray Çalışkan, Nazan Üstündağ, Gençay Gürsoy ve Murat Paker’in de yer aldığı 1128 akademisyenin ‘çözüm’ çağrısı yaptığı metin ortalığı karıştırdı.

‘Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!’ başlıklı bildiri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündemindeydi.

Güneydoğu illerindeki ‘abluka’nın bir an önce son bulmasını talep edilen bildiride hükümetin 'katliam' ve 'sürgün' politikalarına son vermesi çağrısı yapılmıştı.

SİZ KARANLIKSINIZ

Erdoğan, sert sözlerle hedef aldığı akademisyenler için "Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu'yu ne Doğu'yu buraların adresini bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi evimizin yolu gibi, adresi gibi çok iyi biliriz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiği öğle yemeğindeki konuşmasında bildiriye imza atanlara "güruh" dedi.

Bu güruhun, terör örgütünün eylemlerine karşı vatandaşlarını ve topraklarını savunan devlete dil uzattıklarını vurgulayan Erdoğan, "Neymiş efendim, 'hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş.' Evet, terör örgütünün eylemleri yüzünden bölgede yaşayan milyonlarca vatandaşımızın hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor. Ama bu ihlali yapan devlet değil, terör örgütünün ta kendisidir" ifadesini kullandı. 

HENDEK KAZANLAR YOLLARA, KÖPRÜLERE BOMBA DÖŞEYENLER TERÖR ÖRGÜTÜ

Erdoğan, hendekleri barikatlarla kapatanın terör örgütü olduğuna dikkati çekerek, yollara, köprülere bombalar döşeyerek, seyahat özgürlüğünü engelleyenin de terör örgütü olduğunu dile getirdi.

Okulları, hastaneleri, camileri, kütüphaneleri, evleri ve iş yerlerini yakarak, ambulans ve itfaiye araçlarını kurşunlayarak vatandaşa hayatı zehredenin terör örgütü olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

BUNUN ADI MÜSTEMLEKE ZİHNİYETİDİR

"Evlerin duvarlarını delip, insanların yatak odalarından geçen tüneller açarak vatandaşımızın hak ve özgürlüklerini ihlal eden yine terör örgütüdür. Tüm bu gerçeklere rağmen kendilerine 'akademisyen' diyen güruh, bildiri yayınlayıp devleti suçluyor. Sadece bununla da kalmıyor, gelişmeleri takip etmek üzere yabancıları ülkemize davet ediyorlar. Bunun adı 'müstemleke zihniyetidir', bunun adı 'mandacılıktır.' Türkiye, bu zihniyetin ihanetiyle yüz yıl önce de karşılaştı. O zaman da bu ülkeyi ancak yabancıların düzeltebileceğine inanan ve kendilerine yine 'aydın' diyen mandacı bir güruh vardı.

AYDINLARIN İHANETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Milletimiz, Kurtuluş Savaşı'nı zaferle sonuçlandırıp, istiklalini kazanarak bunlara hak ettikleri cevabı vermişti. Ama maalesef Cumhuriyetimizi kurduktan sonra bu müstemlekecilerin gelip yine köşe başlarını tuttuklarını gördük. Bugün de üstelik çoğu maaşını devletten alan, cebinde bu devletin kimliğini, pasaportunu taşıyan, ülke ortalamasının oldukça üzerinde bir refah seviyesine sahip sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız."

EY AYDIN MÜSVEDDELERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda kendisini dinleyenlere seslenerek, "Buradan tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya şu mesajı vermek istiyorum; Türkiye'nin Kürt vatandaşlarıyla hiçbir sorunu yoktur. Yani Türkiye'de Kürt sorunu diye bir mesele yoktur. Her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin kendilerine yaşadıkları yerlere mahsus sıkıntıları olabilir, bunları oturur kendileriyle konuşur, çözeriz" dedi.

Son 14 senede Güneydoğu ve Doğu'ya, Batı'da ne varsa taşındığını, götürüldüğünü kaydeden Erdoğan, "Bugün Türkiye'nin sorunu dünyada pek çok ülkenin de bizar olduğu terör sorunudur, Kürt sorunu değildir. Kendimizi aldatmayalım. Bunu çok iyi anlatmamız lazım. Ama bu aydın müsveddeleri, ne yazık ki kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu'yu ne Doğu'yu, buraların adresini bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi evimizin yolu gibi, adresi gibi çok iyi biliriz" diye konuştu.

Erdoğan, eğer bugün Güneydoğu'nun her yanına havalimanları, üniversiteler gitmişse, camileri ve okullarıyla bütün bölge zengin bir hale gelmişse, bu durumun kendilerinin bölgedeki Kürtlere verdikleri değerin bir göstergesi olduğuna işaret etti.

Terör örgütünün ne yaptığı sorusunu yönelten Erdoğan, şu anda evlerin boşaltıldığını, bu evlere tüneller kazımak suretiyle oralarda terörü estirdiklerini aktardı.

KİMSE YASİN BÖRÜ'YÜ KONUŞMUYOR

Erdoğan, hiç kimsenin Yasin Börü'yü konuşmadığını belirterek, "Ne yapıyorlardı bunlar? Kurban eti dağıtıyorlardı. Üçüncü kattan aşağı atmak suretiyle ondan sonra da arabayla üzerinden geçmek suretiyle onu maalesef şehit ettiler. 6-7-8 Ekim'de olan olayların faili kim? Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa dökmek suretiyle orada 50 kişinin ölümüne sebep olan kim? Neredeydiniz aydınlar, sözde aydınlar, sesiniz çıktı mı? Kalkıp da bunu lanetlediniz mi" değerlendirmesini yaptı.

YABANCI AKADEMİSYENLERİ TÜRKİYE'YE DAVET ETTİ

Sorunun bir tarafında millet ve devletin, diğer tarafında ise elinde silahıyla, bombasıyla, molotofuyla teröristlerin bulunduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

YÖK'TEN 'GEREĞİ YAPILACAK' AÇIKLAMASI

Yükseköğretim Genel Kurulu bir grup akademisyenin Pazartesi günü yaptıkları bildiriyi görüşmek üzere acilen toplandı. Toplantının ardından şu açıklama yapıldı:

"Bir grup akademisyen tarafından yayımlanan devletimizin, Güneydoğu'da sürmekte olan teröre karşı mücadelesini 'katliam ve kıyım' olarak niteleyen bildiri, tüm akademi camiasını zan altında bırakmaktadır. Teröre destek veren kişinin mesleği ve statüsü hiçbir demokratik ülkede kişiye imtiyaz sağlamaz, teröre destekçiliği hiçbir şekilde hafife alınamaz. Teröre destek veren bu bildiri, akademik özgürlük ile bağdaştırılamaz. Vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak devletin en temel görevidir. Bu bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacaktır. Rektörlerimiz ve Üniversitelerarası Kurul ile bu konuyu görüşmek üzere toplanacağız."

"Sözde akademisyenler bildirisine imza atan, isimleri bizden ama zihinleri bize yabancı tipleri bir kenara bırakıyorum. Sizden de şimdi bu konuda özellikle bir gayret istiyorum. Bu şekilde yabancı akademisyenlere benim bir teklifim var. Ben kendilerini Türkiye'ye davet ediyorum. Buyursunlar, Türkiye'ye gelsinler öyle kuru kuruya imza atmakla olmaz. Gel Türkiye'ye. A'dan Z'ye, Güneydoğu'da, Doğu'da bütün bu bölgelerde ne oluyor ne bitiyor, bunları müdellel olarak biz kendilerine anlatmaya hazırız.

Türkiye'deki sorunun, devlet tarafından 'hukukun çiğnenmesi mi yoksa terör örgütünün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini gasbetmesi mi' olduğunu gelsinler kendi gözleriyle bizzat görsünler. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçimiz, daha önce de Türkiye'nin terör örgütüne yönelik operasyonlarıyla ilgili açıklama yapan Chomsky'i davet etsin. Kendisini bölgede misafir edelim. Gerçekleri bu akademisyen sıfatlı beşinci kol elemanları aracılığıyla değil kendi gözleriyle görsün. Diğer ülkelerdeki bu şekilde düşünen gönlü ve zihni açık akademisyenleri de çağıralım. Ülkemize gelsinler, bölgeyi gezdirelim. Dünya kamuoyuna gerçekleri bu şekilde çok daha doğru ve etkin şekilde aktarabileceğimize inanıyorum." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye açısından terör meselesinin ortadan konuşulacak, ortadan yürünecek bir mesele olmadığının altını çizdi.

"Bu konuda ya milletin ve devletin yanında olursunuz ya da teröristin ve terör örgütünün yanında olursunuz" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Ülkemizde veya dünyada teröristleri söylemlerine, inançlarına, kimliklerine, kökenlerine göre ayıran herkes doğrudan teröre destek olmaktadır. Güvenlik güçlerimizin bölgede yürüttükleri operasyonlar her şeyden önce Kürt kardeşlerimizin hayatını ve geleceğini güvence altına alma amacına yöneliktir. Ne bölücü terör örgütü ne onun güdümündeki siyasi parti ne aynı çizgide duran sözde sivil toplum kuruluşları ne de işte bu son bildiride olduğu gibi kendilerine 'akademisyen' diyen güruh türünden kesimler Türkiye'nin muhatabı değildir, olmayacaklardır. Muhatabımız sadece ve sadece milletimizdir. Bizim için terör örgütü mensupları neyse onların ağzıyla konuşanlar da aynıdır. Türkiye son terörist silahını bırakana veya etkisiz hale getirilene, terör örgütü tamamen çökertilene kadar bu mücadeleyi sürdürecektir."