BIST 9.725
DOLAR 32,53
EURO 34,79
ALTIN 2.439,26

Erdoğan ve AKP’yi bitirecekler…

Önce Erdoğan’a inanmış görünüp onun iktidar gücünü de arkalarına alacaklar ve Cemaatin bitirilmesi için her türlü yardımı yapacaklar...

28 Şubat döneminde “İslâmcı Medya” olarak gazetelerde yazan meslektaşlarımla kader bizi aynı mahallede olmasak da kartel medyasına karşı aynı saflarda buluşturdu…

Sonra 28 Şubat hükümetlerine karşı aynı noktada durmasak da muhalefet ettik…

Ve…


Erdoğan ve AKP’yi bitirecekler…

 Mehmet Altan'ı dinledim Bugün TV'de...

Savcıların, “Bana bir kanıt bulun ki ben gözüme kestirdiğim adam için soruşturma yapıp kovuşturma talep edeceğim” diye, Cemaatle ilgili "Bitirme" operasyonuna hazır olduklarını söyledi...

Altan'ın bu iddialı tespitini TSK'da uzun yıllar hizmet etmiş, general rütbesiyle de emekli olmuş bir dostuma hatırlattım...

"Altan neden bu kadar emindi?" diye sordum...

"Sen Altan Hocayla görüşüyorsun, kendisine neden sormuyorsun?" dedi sert bir ifadeyle...

"Demek ki onun vereceği cevabı biliyorum ayrıca senin cevabını da merak ettim" dedim en az onunki kadar sert bir sestonuyla... 

"Hoca'ya katılıyorum. Savcılara verilen talimat böyle" dedi...

"Nereden bulacaklar geleceğini yakacak o kadar savcıyı?" diye sordum…

“Bulur onlar” dedikten sonra devam etti, “Meslek ahlâkını ve geleceklerini tehlikeye atmaya hazır o kadar çok savcı var ki memlekette”…

“Yani bunu sadece Erdoğan sevgisiyle yapacak kadar romantikler öyle mi?”

“Ben sana bunu sadece Erdoğan sevgisiyle yapacaklar dedim mi?”

Doğru…

Öyle bir  sey söylememiş ben sormuştum…

Ama…

Cemaati bitirmeye hazır çok sayıda savcı olduğundan emindi…

 Bu arada ben sormadan bazı iddialı şeyler daha söyledi...

Meselâ...

Kendilerine kumpas kurulduğuna inanmış görünen emekli ve muvazzaf subaylar kesinlikle intikam yemini etmişlermiş…

Ama…

Önce Erdoğan’a inanmış görünüp onun iktidar gücünü de arkalarına alacaklar ve Cemaatin bitirilmesi için her türlü yardımı yapacaklarmış…

Cemaat bitirildikten sonra da bu defa sıra Ak Parti ve Erdoğan’a gelecekmiş…

Yani…

Erdoğan ve Ak Parti’yi de bitireceklermiş…

Olabilir mi?..

Her ne kadar kendisine bunun bir "Ham hayal" olduğunu söylediysem de “Olmaz”  da diyemem...

Çünkü burası Türkiye…

Burada her şey olur…

Sonra Ak Parti dönemi…

Bendeniz Ak Parti döneminde (Ki hükümetin ekonomi politikalarına destek verirken, terör politikası başta olmak üzere Başbakan’ın öfkesini eleştiriyordum) gazetesinden “Erdoğan’ı eleştirdiği için kovulan” ilk köşe yazarıyım…

28 Şubat’ta uğurlarına mücadele ettiğim hiçbir İslamcı yazar kovuluşuma ve kovanlara eleştiri oku fırlatıp da atmadı…

 

 NEYSE…

Konum o değil…

Gazetemden kovdurulduğum halde Ak Parti Hükümeti’nin ekonomi politikalarına olan desteğimi sürdürdüm.

Ta ki 12 Eylül 2010 referandumuna kadar…

Yok, hayır…

İtirazım paketin tümüne değildi…

İtirazım kendimi “hayır” demek zorunda hissettiğim bazı maddelere de “Evet“ demek zorunda kalacak oluşumaydı…

Çünkü maddeler tek tek değil; bir torbanın içine atılmış hepsi bir kerede oylanacaktı…

Yani…

Ben bonfile yemek istiyordum…

Ama…

Hükümet bonfilenin içine hayatım boyunca bir kere bile yemediğim pırasayı da ekliyor ve “ye bunu” diyordu…

Sandığa gitmedim…

Nedenini de şöyle izah ettim:

“ ‘Evet’ desem kedime saygısızlık edecektim. ‘Hayır’ deseydim de 12 Eylül anayasasına ‘evet’ demiş olacaktım… Oy kullanmamak en doğrusuydu ve ben de onu yaptım…”

Derken, haklı olduğumu görmeye başladım…

Övünmedim aksine üzüldüm…

Keşke yanılsaydım…

Ve her şeye rağmen ekonomi politikalarına desteğimi (Zafer Çağlayan’la birkaç kere ters düşmemize rağmen. Zira Zafer, özerk Merkez Bankası’na çok fazla karışır olmuştu) sürdürdüm…

Derken bu defa da Suriye politikalarında ters düştük…

Tabii ki tenkit ettim…

 

 DEDİM Kİ:

 Siz ABD, AB ve hatta Rusya’nın, Esad’ın yerine kendiişlerine gelecek, aşırı İslâm’dan uzak, dünyevi (Seküler) bir lider bulmadan Beşar’ı yıkacağını mı sanıyorsunuz?..

Allah’ım ne feci bir yanılgı!..

Hem Esad’ı yıkamayacaksınız hem de muhaliflere verdiğiniz destek yüzünden iç savaş çıkaracak, daha çok Suriyelinin ölmesine sebep olacaksınız...

 

 EVET…

Aynen bunları yazdım…

Allah aşkınıza dönün bakın geriye, yanlış mı söylemişim?..

Derken Gezi Parkı protestoları geldi…

Sanırım “Özal olsa ne yapardı?” sorusunu sorup cevaplayan ilk yazarım…

31 Mayıs 2013 sabahı daha şöyle diyordum:

“Özal rahmetli başbakan olsaydı Park’a gider, gençlerin içinde tavlayı en iyi bilenle bir beş yapar, bu arada onlarla sohbet eder, sorunları, taleplerini dinlerdi…”

Peki…

Erdoğan ne yaptı?..

Tam tersini…

O gençlerin çadırlarını başlarına yıktırdı, dövdürdü, üzerlerine biber gazı kapsülü attırıp, tazyikli su sıktırdı…

Ben işte o gün tam cephe aldım Başbakan ve hükümetine…

 

 NASIL DESEM?..

İçin yanıyor…

Kahroluyorum…

 
İhsanoğlu sçimi kaybederse

 Erdoğan’ın veya yakın çevresindekilerin en büyük yanılgıları; İhsanoğlu’nu Türk siyaset hayatında tek seçimlik görüyor oluşları…

Oysa İhsanoğlu kalıcı…

Çünkü…

Seçilirse de seçilmezse de Türkiye siyasetinde çok şey değişecek…

Seçilirse, siyasi hayatında ilk defa ve hem de hiç tanınmamış birisine seçim kaybeden Erdoğan’ın 2015 seçimlerine kadar başbakanlıkta kalaması imkânsız…

Mecburen erken seçimi zorlar Muhalefet partileri…

Buna 311 kişi de olsalar Ak Parti meclis gurubu da karşı koyamaz…

Erdoğan seçilirse…

Ve hele bir de ancak ikinci turda seçilirse; bilhassa MHP için artık O, milletin değil, “Öcalan’ın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı” olarak anılacaktır…

O durumda Ak Parti içinde kaynaşma ve ayrışma ise kaçınılmazdır…

İhsanoğlu seçilemezse ne mi yapar?.

Elbette CHP – MHP ile birlikte hareket etmeye devam edecektir…

Ama…

Her iki partinin de içinde olmadan yapacaktır siyaseti…

Nasıl mı?..

Büyük ihtimalle Ak Parti’deki büyük ayrışmanın içinde ve lider kadroda yer alarak…

Büyük ihtimalle Abdullah Gül ile birlikte hareket ederek…

Büyük ihtimalle yeni ve güçlü bir partinin lider kadrosu içinde yer alarak…

Yani…

Neyse…

Daha ileri gitmenin âlemi yok…

Bir insanın çok sevdiği birinin hatalarını görmezden gelememesi gibi bir şey…

Size kırılacağını bile bile eleştirmek gibi…

Mevcut siyasi partiler içinde kendime en yakın parti Ak Parti…

Ama…

(Bana göre) son iki – üç yıldır öyle hatalar yapılıyor ki; vicdanım gözlerimi kapamama engel oluyor…

Yeni gelinin “hem ağlarım hem giderim” dediği gibi ben de “hem ağlıyorum, hem eleştiriyorum…”

 

 “ERKEK KASSANDRA”…

 IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi'nin, 2005-2009 yılları arasında ABD'nin elinde tutsak olduğu ortaya çıkmış...

Ve…

ABD, başına 10 milyon Dolar ödül konan Bağdadi’nin neden salıverildiği konusunda cevap veremiyormuş…

Haberi okuyunca güldüm…

Kaderime güldüm…

Ben önce yazarım…

Diğerleri bana gülerler…

Aradan bir süre geçince haklı çıkarım…

Kimsenin umurunda bile olmaz…

Bakın geçen gün

 *

 En geç 1 yıl içinde…

Her biri ceplerine doldurulacak (Aslında yeni kimliklerine açılmış banka hesaplarına yatırılacak) birkaç milyon dolarlar…

Ülkelerine…

Veya…

Hayatlarının geri kalan kısmını geçirmek istedikleri zengin, demokrat, müreffeh ülkelere gidecekler…

 *

 Ne dersiniz?..,

Oğlumun bana taktığı isim gibi mi?..

Hangi isim mi?..

“Erkek Kassandra”…

 

 YAZMAMAK KAYDIYLA…

 TSK’da yönetim kademesine çok yakın bir dostum aynen şunları söyledi:

“Yüksek yargı ve ordunun halen görevde olan etkin komutanları Erdoğanlı Türkiye’nin demokratikleşmeye değil, diktaya gideceğini görüyorlar… Askerler gelince en geç iki yılda gidiyorlar ama Erdoğan 12 yıldır iktidarda... Kuracağı yeni düzenle kendisinden sonra oğlu devam edecek. Bu ise hanedanlık demektir ve dünyada bütün hanedanların önünde sonunda kendi rejimlerini kurdukları sır değildir…”

“Yani?” diye merakla baktım gözlerinin içine…

Ondan sonrakileri “yazmaman şartıyla anlatırım” dediği için yazamıyorum…

Ama şu kadarını söyleyeyim…

Ürperdim…

Hem de buz gibi oldum…

Not: Bunları ("Erdoğan'ı ve AKP'yi bitirecekler" diyen de o) anlatan dostum tam bir buçuk yıl önce Hükümetle Gülen Cemaatinin birbirlerine gireceklerini, hükümetin cemaati bitirmek için iktidardan kaynaklanan bütün gücünü kullanacağını söylemiş ben de bunu okurlarımla paylaşmıştım…

O yazımdan sonra Cemaatin nasıl tepkisini çektiğimi en yakından bilen kişi bizim patron Hadi Özışık’tır…

Ama…

Bu defaki öngörülerinde “inşallah yanılır” diye dualar edip duruyorum…