BIST 9.525
DOLAR 32,58
EURO 34,76
ALTIN 2.495,55

Erdoğan ülkeyi çok geriyor!

Sigarasını yakma uğruna bir ormanı kül etmekte beis görmeyen bir aşağılık zümre 1 yıldır huzur bırakmadı ülkede.

Sigarasını yakma uğruna bir ormanı kül etmekte beis görmeyen bir aşağılık zümre bir yıldır huzur bırakmadı ülkede...

Memleket dolmuş vatan haini...

Kimileri İstanbul'un orta yerinde tam otomatik silahlarla geziyor. Kimi ise Ankara İstanbul arası hizmet verecek hızlı trene sabotaj düzenleyerek vatanperverliğini sergiliyor.

Bu sabotaj meselesine aşağıda değineceğim ama önce, İstanbul'un Okmeydanı semtinde yaşananlara şöyle bir göz atalım.

Soma'daki facia yaşandığında sosyal medyada bazı ucubelere rastlamıştım. 301 insanın can vermesine aldırış etmeden, "Keşke bu olay 31 Mayıs'ta olsaydı" diye adeta kuduruyorlardı.

Neden 31 Mayıs?

Çünkü 31 Mayıs Gezi olaylarının seneyi devriyesi! Soma olayı 31 Mayıs'ta olsa, sokaklara çıkmak için iyi bir gerekçe olacaktı çünkü.

Baktılar ki olmadı, bu kez yeni bir fitneye imza attılar.

Durup dururken, "Biz Berkin Elvan'ı anacağız" diyerek Okmeydanı'nda toplandılar. Nasıl anmaysa, ellerinde molotof kokteyller, otomatik silahlar vardı.

Tamamı sokaklarda değildi elbette. Her zaman olduğu gibi yarısı yine twitter üzerinden kendisine verilen görevi icra etmeye başladı.

Vandallar birkez daha sokakları ateşe verirken, sosyal medyadaki yandaşları da "Erdoğan ülkeyi çok geriyor. İstifa etsin de bu olaylar bitsin" diyerek cıvıldamaya başladı bir süre sonra...

Hani yorumlara bakınca zannedersiniz ki sokaktakilerin eline otomatik silahları ve molotof kokteylleri Başbakan Erdoğan vermiş, "Gidin polise ve masum vatandaşlara saldırın" diye tembihte bulunmuş!

Halbuki sokakta eli silahlı dolaşanların hepsi terör örgütü DHKP-C'nin militanları. Molotof kokteyli atanların neredeyse tamamı ise 14-17 yaş arası çocuklar...

Berkin Elvan'ı ölüme gönderdikleri yetmemiş gibi bu kez de o çocukların minik bedenlerinin arkasına saklanarak polise saldırdılar.

Sahi tam da burada bir soru sormak istiyorum.

Hani nerede şu sokaklarda polislere molotof atan küçük çocukların anne babaları? Ancak çocukları ölünce mi ortaya çıkacaklar. Çocuklar yaşamını yitirince mi ortaya çıkacaklar. O zaman mı malum medyaya konuşup, "Polis bizim masum çocuğumuzu öldürdü" diyecekler?

Neticede kullanılan çocuklarla teröristler elele verdiler ve şiddeti tırmandırdıkça tırmandırdılar.  Sokaktan geçen araçları taşladılar, polislere molotof kokteyl ve silahlarla saldırdılar.  Olaylarda şu ana kadar iki vatandaşımızı kaybettik...

Biri, nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla, diğeri ise DHKP-C'nin attığı parça tesirli bomba  nedeniyle yaşamını yitirdi.

Ama bu vandallara ve yardakçılarına bakacak olursak, her iki vatandaşımızı da polis öldürdü!

Milli ruhtan yoksun, kanı ve sütü bozuk maskeli adiler!.

Dünyanın hiçbir yerinde devlet, eylemcilere sokakları özgürce yakıp yıkma hakkını vermez. Ama onlar bu hakkı kendinde görüyor. Kendilerine engel olmaya çalışan polislere de silahlarla, molotoflarla saldırıyor.

Medyaya bakıyorsunuz?

Eylemcileri gazlamaya çalışan bazı gazete ve televizyonlar hala ve hala polisin orantısız şiddetinden bahsediyor.

Onlara göre DHKP-C'li teröristler masum eylemci, onları durdurmaya çalışan polis ise barışçıl eylemi sabote eden provokatör!

Sırf "Hükümet düşmanlığı yapacağız" diye teröristleri masum göstermek bu ülkede medya özgürlüğü kapsamına giriyor nasılsa...

Sadece medya mı?

Bu masum eylemcileri alınlarından öpen Kemal Kılıçdaroğlu olayları değerlendirirken, DHKP-C'li teröristler dememek için kıvrandıkça kıvranıyor.

Daha önce de söyledim.

Zebanilerin oy vereceğini bilse ülkeyi cehenneme çevirecek kadar gözü dönmüş halde hala Başbakan Erdoğan'ı suçluyor.

Azılı teröristler polis aracının içine molotof atıp iki polisi cayır cayır yakıyor, gıkı çıkmıyor. Onlarca polis görev başındayken saldırıya uğruyor, kiminin gözü çıkıyor, kılı kıpırdamıyor.

Önceki gün televizyonda rastladım.

Bir grup terörist, çocukları ön saflara iterek içinde 15-20 polisin bulunduğu bir midibüse saldırıyor. Amaçları otobüsü molotof atarak içindeki polislerle beraber yakmak.

Polisler birer ikişer midibüsten inerek kaçıyor. Sosyal medyada herkes polisin kaçmasını dalga konusu yapıyor ve alay ediyor.

Oysa dalga geçtikleri o polis, silah kullanmak zorunda kalmamak için kaçıyor.
 

Çünkü o polislerin Amerika'da veya İngiltere'de olduğu gibi elindeki silahı alnının ortasına, jopu da başka bir yerine kullanma yetkisi yok!

Ondan kaçıyorlar!

Neyse...

Yine dün ekranda izledim... DHKP-C'li teröristlerin attığı parça tesirli bombadan fırlayan bir şarapnel parçası, polislerin yakınındaki bir vatandaşın başına isabet ediyor ve oracıkta yığılıyor. O sırada yaralıya aldırmayan teröristler molotof kokteyli ve taşlarla saldırmaya devam ediyor.

Polis, kalkanlarıyla bir bariyer oluşturarak molotofların yerde yatan yarılıya gelmemesi için çabalıyor. Hem gazetelerdeki, hem de sosyal medyada ki iblisler, "Polis yerde yatan vatandaşa arkasını döndü, yardım etmedi" dilebiliyor.

Ekranda izlediğim bir başka görüntü...

Olimpiyatların Türkiye'ye gelmesini istemeyen, Marmaray'a, 3.köprüye, Kanal İstanbul'a ve havalimanına karşı çıkanlar şimdi de hızlı treni istemiyormuş!

Bakan Lütfü Elvan sabotaj fotoğraflarını basınla paylaşırken gördüm. Dışarıdan getirsen ancak bu kadar hainlik yapar. Hızlı trenin planlanan zamanda hizmete girmemesi için 200 sabotaj yapmışlar.

Bu hainleri destekleyenlere bakılacak olursa bunlar da çok demokratik hareketler...

Oysa önümüzdeki örnekler çok çarpıcı. Avusturalya'da yerden uçağa lazer ışığı tutan gençler ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olabiliyor.

İngiltere Başbakanı, Londra'daki sokak olaylarına karışan çocuklar için "Eğer yaşları suç işlemeye yetiyorsa, hapse girmeye de yetiyor demektir" diyebiliyor ve bu çocuklara en ağır cezalar verilebiliyor.

Ama bizde özgürlük yok ya!

İsteyen kamunun malına istediği zararı verebiliyor, polislere saldırabiliyor. Biz dikta ile yönetilen bir ülke olduğumuz için polislerimizin yetkileri çok fazla!

O zaman gelin anlaşalım!

Polisin yetkileri geri alınsın. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerde polise verilen hak neyse, bizim polisimize de o hak verilsin!

Ne dersiniz özgürlük eylemcileri, var mısınız?

Özür: Bir önceki yazımda Yusuf Yerkel'in tekme attığı kişinin madenci değil, bir provokatör olduğunu yazmıştım. Ancak iki gün önce bu şansın madenci olduğu netlik kazandı. Ben birileri gibi, "Biz ancak zeybek oynarken diz çökeriz. Özür dilemeyiz" demeyi kul hakkına girmek sayarım.

Gerek bu madenci kardeşimden, gerekse istemeden de olsa yanılttığım herkesten tüm samimiyetimle özür dilerim.