BIST 9.532
DOLAR 32,49
EURO 34,75
ALTIN 2.490,13

"Erdoğan 100 İnsanı Katletti"!!!

Çoğu zaman Müslüman coğrafyasında meydana gelen bir olayı bile CNN’den, BBC’den, Al Jazeera’den takip etmek durumunda kalıyoruz.

15 Temmuz sonrası anladık ki sesimizi bırakın Amerika ve Avrupa’ya; ümmet coğrafyasına bile duyurmakta sorun yaşıyoruz!

Yurtdışında olan birçok arkadaşımızın paylaştığına göre Senagal, Pakistan, Bangladeş vb. ülkelerin vatandaşları Erdoğan'ın milleti katlettiğinden ve 100 kişinin telef olmasına sebebiyet verdiğinden falan bahsediyorlarmış…

Şunu biliyoruz ki tüm dünyada medya, göstermek değil göstermemek üzerine dizayn edilmiştir.

Tarafsız medya zırvalarına falan hiç girmiyorum, Türkiye de dahil olmak üzere böyle bir örnek ile ben karşılaşmadım henüz.

Açıkçası böyle bir şeyin anlamı da yok zannımca.

Ama ne var?

Ne verirsen ver kaliteli şekilde vermek

Medyanın aygıtlarını son gelinen noktada en verimli şekilde kullanmak.

Çoğu zaman Müslüman coğrafyasında meydana gelen bir olayı bile CNN’den, BBC’den, Al Jazeera’den takip etmek durumunda kalıyoruz.

Neden?

Çünkü bu kurumları yakalayabilmiş medya kanallarımız yok da ondan.

Elbette bizim de dünyaya yayın yapma misyonunu üstlenmiş kurumlarımız var ancak eski, hantal ve muhtemelen bürokratik yapıları yüzünden ismini saydığımız kanallarla aynı klasmanda değiller ne yazık ki.

Gerçi yiğidi öldür hakkını yeme.

Hantal yapılarına rağmen umut verici çalışmalar da yapıyorlar ama en nihayetinde biz 15 Temmuz’u dünyaya anlatamadık, kendi tezlerimizi dünyaya duyuramıyoruz, İngilizce ve Arapça bilen kişiler tarafından kanallarımız takip edilmiyor.

Dünya çapında tanınmış entelektüelleri, sunucuları, habercileri, alanında uzman editörleri yanımıza çekemez, onları istihdam edemez, işbirliği içinde çalışamazsak ve onlar çapında eleman yetiştiremezsek birinci klasmanda yer almamız, sözümüzü dünyaya etkili şekilde duyurmamız bir hayli zor gözüküyor.

“Biz duyursak da onlar kulaklarını tıkarlar” diyebilirsiniz ama biz, ilk etapta elimizden geleni yapalım da en kötü ihtimalle sorumluluğumuzu yerine getirmiş olalım.

Sadece bu da değil mesele.

Dijital ağları doğru ve etkili şekilde kullanmalıyız.

İletişim planı olmayan bir siyasetin sürdürülebilmesi artık pek mümkün görünmüyor.

Her yanımızdan bilgi akışının olduğu bu yeni zamanda çağın ve mecraların gerekliliklerine ayak uydurup çalışmak gerekiyor.

Son gelinen noktada mecraları ve araçları doğru şekilde kullanmamız gerekiyor.

Medya ağlarında üretilen içerik eskinin robotik, mesafeli ve ağır yapısını geride bırakıp muhatabıyla doğrudan ve samimi iletişim kurabilen ve ani reflekslerle hızlı hareket imkânları sunan bir yapıda olmalıdır.

Dünyada bunun birkaç başarılı örneği var.

İçerik üretmek çok önemli…

Tv.’de yayınlanan bir içeriği Tv. kanalımızın Youtube hesabından yayınlayınca bir iş yapmış olmuyoruz.

Önemli olan mecranın kendi dinamiklerini hesaba katarak içerik üretilebilmektedir.

Dijital mecralar için üretim yapabilecek, iletişim becerilerini bu yönde geliştirmiş kafalara ihtiyacımız var.

Öncelikle eski ve hantal kurumlarımızı yenileyerek işe başlamak gerekiyor.

Ama onlar dışında STK’lara ve kişisel olarak her yurttaşa büyük sorumluluklar düşüyor.

Bir şekilde derdimizi yılmadan anlatmamız gerekiyor yoksa bağırıp çağırmamız sesimizi kısmaktan başka bir şeye sebep olmuyor.