BIST 9.718
DOLAR 32,53
EURO 34,95
ALTIN 2.431,11
HABER /  SAĞLIK

En çok ölüm bu hastalıktan

Dünya genelinde kalp damar hastalığının en sık ölüm nedenleri arasında yer aldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Hasan Güngör, stent tedavisini anlattı.

Abone ol

Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Güngör, son zamanlarda adından sıkça söz edilen stentler ve koroner arter hastalığı hakkında merak edilen soruları cevaplandırdı.

Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Güngör, son zamanlarda adından sıkça söz edilen stentler ve koroner arter hastalığı hakkında merak edilen soruları cevaplandırdı.

Dünya genelinde kalp damar hastalığının en sık ölüm nedenleri arasında yer aldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Hasan Güngör, stent tedavisini anlattı.

KORONER ARTER HASTALIĞI TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Kalp kasını besleyen damarlarda yakınma oluşturacak düzeyde daralma olduğunda tedavide üç seçenek olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Hasan Güngör “İlaç tedavisi ile takip, balon anjiyoplasti-stent ve cerrahi (bypass) tedavi kalp damar hastalığında kullanılmaktadır. Stent tedavisi: Kalp damarlarında daralmaya yol açan kireçlenmiş bölgenin balonla genişletilmesi sonrası stent adı verilen tel kafes yerleştirilerek bu bölgedeki darlıklar tedavi edilmektedir. Ancak bu stentler sonuçta vücuda yabancı maddeler olduğu için bazı faktörlerin de etkisiyle (yaş, sigara, cinsiyet, kilo, kolesterol, genetik, düzensiz ilaç kullanımı) ilerleyen dönemlerde ya da erken dönemde stent içinde ani pıhtılaşma, daralma veya tıkanmalar görülmektedir. İlaç kaplı stentler: Teknolojinin gelişmesi ve yeni araştırmaların sonucunda kullanılan metal stentlere ilaç emdirilerek stent içi daralma ve tıkanmaların daha aza indirgenebileceği gösterilmiştir. Hücre bölünmesini engelleyen özellikle kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar stentlere emdirilerek kullanılmaktadır. Halk arasında ilaç kaplanmış bu stentler yabancı stent olarak bilinmektedir, çünkü yurtdışından ithal edilmektedir. Ülkemizde ise halk arasında yerli stent adı verilen ilaçsız stentler üretilmektedir ve işte asıl tartışma bu nokta da başlamaktadır” dedi.

“İTHAL STENTLERİN DAHA İYİ OLDUĞU İNANIŞI YANLIŞTIR”

Halk arasında daha pahalı olan ithal stentlerin daha iyi olduğu yönünde bir görüşün hakim olduğunu ve bunun doğru bir yaklaşım olmadığını savundan Yrd. Doç. Dr. Güngör, “Kanunlarda son yapılan değişikliklerden sonra bazı hastalarda stentin çapı ve uzunluğuna göre ücreti de SGK tarafından ödenmektedir. Halk arasındaki yaygın ve yanlış inanış ise paralı, yabancı ya da ilaç kaplı stentlerin daha iyi olduğu görüşüdür. Yapılan araştırmalarda her iki stent grubu arasında bazı farklılıklar ortaya konmuştur ve tartışmalar hala devam etmektedir. İlaç kaplı stentler en iyisidir diye bir veri yoktur. İlaç kaplı stentlerin içinde uzun dönemde daralmanın daha az olduğu gösterilmiştir ancak geç dönemde ani pıhtılaşmaya bağlı tıkanmalar gözlenmiştir. Ayrıca ilaç kaplı stent takılan hastalarda klopidogrel etken maddeli ilacın 1 yıl kesilmeden kullanılması gereklidir ve bu ilaç erken kesilirse ani tıkanmalar meydana gelmektedir. İlaçsız stentlerde klopidogrel etken maddeli ilacın 1 ay kullandıktan sonra kesilmesinde bir sorun gözlenmemektedir. Bilim dünyasında kabul edilen genel görüş ilaç kaplı stentlerin sadece özellikli bazı hasta gruplarında kullanılmasıdır. Diğer hasta gruplarında ilaçsız stentlerin aynı başarıyı gösterdiği bilinmektedir. İlaç kaplı stentlerin damar çapı çok ince, kıvrımlı, şeker hastalığı, damar çatallanma bölgesinde daralma olan olgularda kullanılması önerilir ve hastaların sadece yüzde 15’lik kısmı bu kriterleri karşılamaktadır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, stent takılacak olan hastanın doktoruyla iletişiminin tam olması, risklerin, faydaların detaylı bir şekilde görüşülüp ona göre karar verilmesidir. Genelde hastaların ilk sorduğu soru yabancı stent taksak iyi olur mu şeklindedir. Bu tür sorular hekimleri de baskı altına almakta ve yanlış yönelimlere neden olabilmektedir. Etik değerlere sahip, hastasıyla iletişimi tam olan bir hekim hastasına gerekli bilgiyi verip en doğru tedaviyi uygulayacaktır” diye konuştu.