BIST 9.645
DOLAR 32,54
EURO 34,88
ALTIN 2.434,83

Eleştiriye evet ama saygısızlığa değil!

Hayatımızın değişmez gerçekleri vardır. Bunlardan bir tanesi de yönetilmek. Hangi kurumda çalışırsanız çalışın, sizin üzerinizde bulunan ve bağlı olduğunuz kurumu, dolayısıyla sizi yöneten biri ya da birileri (çok istisnai durumlar hariç) olacaktır...

Hayatımızın değişmez gerçekleri vardır. Bunlardan bir tanesi de yönetilmek. Hangi kurumda çalışırsanız çalışın, sizin üzerinizde bulunan ve bağlı olduğunuz kurumu, dolayısıyla sizi yöneten biri ya da birileri (çok istisnai durumlar hariç) olacaktır. Kimi zaman sizlerin onayladığı, kimi zaman ise onaylamadığı kararlar alınacaktır. Bu gibi durumlarda her insan eleştiri yapma hakkına sahiptir. Ancak eleştiri ile saygısızlığı birbirine karıştırmamak şartıyla.

Yöneticiler ya da yönetim kurulları, kendilerine bağlı kurul ve birimlere hareket alanı verirler. O birim ve kurullarda çalışan kişiler ise bu manevra alanı içerisinde kalarak hareket etmek durumundadırlar. İşleyiş budur. Kabul edip etmemeniz işleyişin böyle olduğu gerçeğini değiştiren bir husus olamaz.

Yönetimsel gerçeklere kısaca değindikten sonra gelelim tekrar eleştiri konusuna! Birini ya da bir kararı eleştirdiğinizi zannederken uymanız gereken bir takım kurallar vardır. Bu kurallardan en önemlisi eleştiriyi yapan kişinin iyi niyetli olmasıdır. Şayet bulduğunuz yanlışları ya da aksaklıkları, kurumunuzun daha ileriye gitmesi için dile getirmişseniz, söylediğiniz şeylerin kabul görmemesi halinde gerilmez ve mütecaviz bir tavır takınmazsınız. Ancak alınan karara olan aksi görüşlerinizi dile getirirken ki amacınız, empoze etmek ise durum başka! O zaman karşı tarafa dayatmaya çalıştığınız şeylerin kabul görmemesi sizi ziyadesiyle sinirli yapabilir. Bu durumda ise işi saygısızlık boyutuna taşırsınız. Bir olur, iki olur ancak sonsuza kadar gitmez. Eğer üst yönetim tarafından alınan her kararı saygısızlık boyutuna taşan şekillerde eleştirirseniz. Bir vakit sonra kapının ne tarafta olduğu size gösterilir.

Bir başka önemli husus ise; sorun değil, çözüm üretmektir. Bu iş tıpkı futbol müsabakalarında hakeme itiraz konusuna benzer. Siz hiç hakeme itiraz edildiği için kararını değiştirdiğini gördünüz mü? (Hakemin üzerinde baskı oluşturmak falan gibi bir takım başka durumlar var ama yazımızın konusu değil) Yani değişmeyecek kararlar üzerine konuşmak sorunu büyütecektir. Mesele mevcut durumun analizini yapıp çözüm üretmektir.

Eleştiri yaparken dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan bir başkası ise; eleştirinin alaycı bir tavır içerisinde yapılmamasıdır. Dolayısıyla kırıcı ve karşı tarafı üzebilecek bir tavır takınılmamalıdır. Karşınızdakileri suçlayarak yapılan eleştiri iletişimi kapatır. İşler o andan sonra iyiden iyiye sarpa sarmaya başlar. Gel gelelim bulunduğunuz yerdeki yönetimsel her karar size ters düşüyorsa, kurumunuzdan ayrılırsınız. Bu kadar basit ve net. Kimse sizi kararlarından memnun olmadığınız bir yönetimin altında çalışmaya mecbur kılamaz.

Eleştiri yapmakla, dedikodu yapmak birbirine karıştırılmaması gereken çok önemli başka bir konudur. Son olarak sizlere altın bir tüyo vereceğim. İnanın bana çok teşekkür edeceksiniz. Eğer yaptığınız eleştirinin ardından, karşı taraf bir an bile beklemeden savunmaya geçme adına konuşmaya başladıysa, mesajınız yerine ulaşmamış demektir. Bu hususu gündelik hayatınızda göz önünde bulundurmanızı öneririm.

Tabiki eleştirileri nasıl karşılamak lazım? O durumda nasıl davranmak lazım? Bu sorulara da değinmek gerekir. Ancak o yazı da uzun olacağı için başka bir güne kalsın.

Sağlıcakla kalın...