BIST 8.976
DOLAR 32,33
EURO 35,06
ALTIN 2.285,22
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Ekmeleddin İhsanoğlu kayıplara karıştı

Milliyet yazarı Abbas Güçlü, kayıplara karışan MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu'nu yazdı.

Abone ol

Abbas Güçlü, "Ekmeleddin vakası!" başlıklı köşesinde, "Ekmeleddin Bey, eğer seçilseydi, muhtemelen Ahmet Necdet Sezer gibi olacaktı." diye yazdı.

Fokur fokur kaynayan MHP'de, Ekmeleddin İhsanoğlu neden konuşmuyor? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra sırra kadem basan İhsanoğlu'nun ne sesi çıktı ne de soluğu.

MHP'den milletvekili seçildikten sonra ortalıkta görünmemesi eleştiri konusu oldu. Hiçbir şeye karışmayan yorum gündeme dair yorum yapmayan o isim, Milliyet yazarı Abbas Güçlü'nün hedefindeydi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde 'çatı aday' olarak MHP'ye öneren kişinin Kılıçdaroğlu olduğunu söyleyen yazar, aynı CHP'nin TBMM Başkanlığı seçiminde ona oy vermediğine dikkat çekti. Abbas Güçlü daha sonra yazısını böyle tamamlıyor:

"KOLTUK VARSA KONUŞURUM"

"(...)Koltukla var olup, koltukla yok olmak ya da koltuk varsa konuşurum, koltuk yoksa sözüm yok, noktasına gelmek ne kadar doğru?
Elbette kim nasıl istiyorsa öyle davranır, hiç kimsenin de buna bir diyeceği olamaz.
Olmamalı da.
Ama sanki, devlet adamlığı ve daha pek çok meslek bu kapsama girmiyor.
Örneğin bir sanatçı, gazeteci, sporcu, ekonomist ya da sade bir vatandaş, ben söyleyeceğimi söyledim deyip, her şeyden elini ayağını çekebilir mi?
Memleket sevdası, makamla, mevkiyle, süreyle, sınırlandırılabilir mi?
Aslına bakarsanız öyle olmaması gerekir.

AHMET NECDET SEZER GİBİ OLACAKTI

Eğer öyle bir sevdanız varsa, her koşulda bunu dile getirmelisiniz.
Ekmeleddin Bey, eğer seçilseydi, muhtemelen Ahmet Necdet Sezer gibi olacaktı.
Makamdan ayrıldıktan sonra yüzünü gören hiç olmayacaktı.
Demek ki doğrular gibi beklentiler de kişiden kişiye değişebiliyor.
Bizim için doğru olan, onlar için yanlış olabiliyor.
Kimilerimiz niye ortalıkta yoklar, konuşmuyorlar diye eleştirirken, susmanın da bir fazilet olduğuna inananlar olabiliyor.
Sorumluluklar nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Makamla gelip, makamla mı gidiyor?
Kamusal sorumluluk mu yoksa vicdani sorumluluk mu daha önemli?
Gelin de çıkın işin içinden, tabii eğer çıkabilirseniz!
Özetin özeti: Ekmeleddin İhsanoğlu vakasını çözebilirsek, Türkiye’nin bugün geldiği noktayı da anlayabiliriz. Doğa, boşluk kaldırmıyor!..