BIST 9.722
DOLAR 32,54
EURO 34,91
ALTIN 2.427,03

Eğitim sistemimizin eğitime ihtiyacı var

 Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır.

Birden yağmur bastırır. Hemen yakınlarındaki bir köy evine sığınırlar.

Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden yaklaşık bir metre yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir.

Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğini düşünmeye başlayıp tartışırlar ve herkes fikirlerini sırayla açıklamaya başlar.

Kimyacı,”Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş. Böylece daha kolay yakmayı amaçlamış olmalı.”der.

Fizikçi, ”Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir.”diyerek fikrini söyler.

Jeolog,”Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.”der.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” dedikten sonra Antropolog, “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.” der.

Bu sırada ev sahibi içeri girer, ona sobanın niye böyle yukarıya kurulduğunu sordukları zaman biraz sıkılarak cevap verir:

“Borumuz yetmedi.”

 

Sınıftan gerçek yaşama yol gider mi?

 

Günümüz eğitim sisteminin temel hedefi, çok kısa zamanda öğrencilerin kafasına çok miktarda bilgiyi yerleştirmek. 

Bu nedenle; alanında gerçekten başarılı olan insanlar, bir okul başarısı ile ortaya çıkmıyor, tam tersine okulun verdiği zihinsel kalıpları aşabildiği için büyük başarılar ortaya koyabiliyor.

Sadece okul kalıplarıyla yapılanmış bir öğrenci, bilgi bakımından gelişmiş ülkelerdeki yaşıtlarına göre aşırı yüklü; ama onu gerçek hayatta kullanabilme ve yetenek bakımından yetersiz yetişiyor. Çünkü gelişmiş birçok ülkedeki eğitim sistemi; öğrencilere bilgi vermeye değil; bilgiyi kullanma yeteneği vermeye odaklı.

Bu, aynen gelişmiş bir bilgisayara mükemmel programlar yüklemek; ama programları kullanamamak ve bilgisayarı daktilo amacıyla kullanmak gibi bir şey.

Bu anlamda; lisede çok başarılı, üniversite sınavında da ilk sıralarda yer alıp üniversiteden sonra hayatın içerisinde ciddi bocalamalar yaşayan çok sayıda insan tanıyorum. Çünkü sistemin tek değer verdiği şey; sizin hayatınızda belki de hiç kullanmayacağınız bilgileri sadece bir süreliğine sınavlara kadar beyninizin bir köşesinde tutmanız. Ben buna “bilginin turşusunu kurmak” diyorum.

Aynen; çivi çakmakla ilgili çok kalın kitapları yutup çivi çakamamak gibi. Bu sisteme göre, bu kitapları yutmak temel hedef. Kullanabilmeniz ya da size faydası olup olmaması sistemi hiç ilgilendirmiyor.

Yeri gelmişken neden okullarımızda, ciddi bir ilk yardım ve trafik eğitimi verilmez anlamıyorum.

Ya da sınavlarda neden bu kadar önemli konular yer almaz mantığım almıyor.

Öğrenciler, kendilerine gelecekte hiç faydası olmayan konularda bir soru yapabilmek için günlerini harcıyorlar; onların yerine yaşamsal önemi olan bu konuları öğrenseler ne kaybederiz ki?

Bilmek, anlamak ve yetenek sahibi olmak çok farklı prosesler.

Günümüz eğitim sistemi; öğrencilere, beyinlerini kullanmayı, bilgiyi kullanmayı değil de sanki çok büyük bir marifetmiş gibi onları sadece ezberlemeyi ve depolamayı öğretiyor.

Bilmemizi istediği bilgiler ise, çoğu ne gelecekte meslek hayatımızda ne de normal yaşantımızda bize lazım olan bilgiler.

Sınıfla gerçek yaşam arasında çok büyük uçurum var.

Batıda özellikle bu konularda eğitim dünyası içerisinde önemli tartışmalar söz konusu.

Çocukların zihnine kullanmayacağı gereksiz bilgileri yüklemek sorunu, ne yazık ki bizim ülkemizde henüz ciddi anlamda gündeme gelmemekte. Hatta eğitim sistemimiz, bazı uygulamalarıyla bunu daha da kemikleştirmektedir.

Bu nedenle, zihinsel olarak çok üstün performansı olan gençlerimizin çoğu, üniversiteden sonra, sosyalleşme, iletişim kurma ve hayata adapte olma konusunda ciddi sorunlar yaşıyor ve zihinsel bir hurda haline gelebiliyor.

Çünkü bu sistemde, başarılı olmak için, sosyal hayattan kopmak gerekmektedir.

Sadece sosyal hayattan mı?

Hayır, neredeyse bütün hayattan…

İşin daha da kötü tarafı; bu durum, bizim eğitim sistemimizi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü onlar, “Biz yükleyeceğimiz kadar bilgi yükledik. Daha ne yapalım?” diyorlar.