BIST 9.788
DOLAR 32,51
EURO 34,95
ALTIN 2.435,71

Edep ve mağfiret bize lazımdır

Edep ve mağfiret ehlinden olmak, bu niteliğe sahip kimseleri sevmek ve saymak dileğiyle.

Bir kaç neslimiz edep kavramıyla tanışmadı dostlar. On yılı bir kuşak kabul edersen 2-3 kuşak gençlerimiz değerlerimizden habersiz yaşayıp, sonra gelen her kuşağın kuşakları daha aşağıya indirdiği ortadadır.

Edep, toplum tarafından makul görülen değer yargılarına göre yaşamaktır.

Değer yargıları ise tarihin derinliklerinden esinlenerek günümüze kadar hayata katkı yapmayı başarabilen; örf, adet, ahlak ve inançtan beslenen, annelerin samimi öğretmenliğiyle bireyde şekillenen söz ve davranışların "Haya" kavramına yakıştığı şekilde yaşamanın diğer bir adıdır “Edep."

Edep, diğer bir ifadeyle beş duyu organlarından en az birisiyle hissedilen ve insanım diyen kimsenin yüzü kızarabileceği söz ve davranışlardan uzak kalabilmektir.

Peygamberimiz Aleyhisselam şöyle buyuruyor:

'İman altmış parçadır, bu parçalarından biri hayadır, utanma duygusudur.'

Halk tabiriyle edep; eline, diline, beline sahip çıkmaktır.

Edepli olmak istiyorsan, elini harama uzatmayacaksın.

Gözünü harama dikmeyeceksin,

İffetini koruyarak onun bunun namusuna meyletmeyeceksin.

Velhasıl hangi açıdan bakarsanız bakın edepli olmak insana yakışır.

Edepli isen,

Mahrem yerlerini vitrinlik eşya gibi orta yere seremezsin,

Olur olmaz yerde müstehcen ifadeler kullanamazsın,

Yüz kızartıcı suç işleme gibi bir lüksün olamaz,

Şayet edep sınırları dışına çıksanız ne olacak?

Dünyanın sonu mudur?

Değil tabi, tövbe istiğfar bunun içindir. Ancak toplumun dilinden düşmek kolay değildir. Ayrıca küçük günahları işleme ısrarı büyük günaha dönüşüyor.

Yeryüzünde değer yargılarına savaş açarak yaşamak, insanı yalnızlaştırdığı gibi ebedi hayatımıza da sıkıntı verebilir.

Mağfirete gelince;

Mağfiret, bilmek, öğrenmek, hissedip etkilenmek anlamına gelen İslami literatürde mânâ alemine mesafe kat ederek fizik ötesi ile selamlaşmayı andıran nazik bir ifadedir.

İşte bu yönüyle edebin de ötesinde bir vasıftır mağfiret. Ancak mağfiretin alt yapısını edep oluşturuyor. Edep her insanın sahip olması gereken bir nitelik iken, mağfiret ancak edep, ilim ve ihlâs ile yoğrulunca, bir manevi mertebe olarak tezahür ediyor.

İşte edep ve mağfiret kavramlarını hayata kazandıran yine eğitim öğretimdir.

Edep ve mağfiretin öneminden yoksun olan bir eğitimci, bu iki niteliği nasıl talebesine aktara bilsin ki?

O zaman edep ve mağfiret sahibi bir halk görmek istiyorsak yüzümüzü eğitim öğretime, öğretmene çevireceğiz,

Eğitim öğretimimizin her aşamasında edep ve mağfiret diye bir ders olmalı, bu iki kavram hem öğretmenlerimiz tarafından hem de öğrencilerimiz tarafından önemsenmeli benimsenmeli. O zaman hayatın nasıl da başka bir anlam kazandığını, insanın insandan ilham aldığını, birinin diğerine ünsiyet kazandırdığına şahit olacağız.

Edep, insanın fiziksel davranışlarını kontrol ederken mağfiret insanın ruhuna ayar veriyor. Dolayısıyla kalpten yansıyan aşkın hizmetine akıl hizmetkâr olup dünya ve ahret saadetini kazanmanın yollarını arıyor.

Edep ve mağfiret ehlinden olmak, bu niteliğe sahip kimseleri sevmek ve saymak dileğiyle.

Ramazanınız mübarek ola.