BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 35,01
ALTIN 2.323,83
HABER /  GÜNCEL

Dünyanın en bakir alanı Artvinde

Türkiye'nin tek biyosfer rezerv alanı olma özelliğini taşıyor ve bozulmamamış doğal yaşlı orman ekosistemini barındırıyor.

Abone ol

Türkiye'nin tek biyosfer rezerv alanı olma özelliğini taşıyan ve bozulmamış doğal yaşlı orman ekosistemini barındıran Artvin'in Borçka ilçesine bağlı Camili (Macahel) havzası, birçok özelliğiyle sadece Türkiye'nin değil, Avrupa ve dünyanın da önemli bakir alanlarından biri konumunda.

Biyolojik açıdan dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan Kafkasya, Uluslararası Doğa Koruma Örgütü (CI) ve Kritik Ekosistemler Ortaklık Fonu (CEPF) tarafından, yeryüzünün biyolojik çeşitliliği en zengin, en çok tehlike altında bulunan 25 sıcak noktasından biri olarak değerlendirilmekte. Kafkasya, ayrıca Dünya Doğayı Koruma Vakfınca (WWF) dünya genelinde 200 hassas ekolojik bölgeden biri olarak ilan edilmiş durumda.

Küçük Kafkasya'nın batı sınırını oluşturan Doğu Karadeniz ve özellikle Artvin'deki Camili havzası, Türkiye'nin tek biyosfer rezerv alanı olma özelliğini taşıyor ve 25 bin 275 hektarlık alanı kaplayan bu havza Türkiye'nin bozulmamış doğal yaşlı orman ekosistemini barındırıyor. Havzada yer alan bine yakın bitki türü, çok farklı habitatlar, bu yaşama ortamlarında bulunan nadir hayvan türleri havzaya ayrıcalıklı bir konum kazandırıyor.

Camili havzasının bir bölümünü oluşturan Karçal Dağları ise Türkiye'deki 122 önemli bitki alanından ve Avrupa'daki acil korunması gereken 100 önemli orman noktasından biri. Bu özellikleri ile alan yapraklı ılıman kuşak ormanlarının en dokunulmamış örneklerinin sığınağı konumunda.

AVRUPA'NIN TEK İNSAN ELİ DEĞMEMİŞ ORMAN EKOSİSTEMİ

Havza, ulusal ölçekte resmi koruma statüsü olan Camili-Efeler ve Camili-Gorgit Tabiatı Koruma Alanlarına sahip. Camili-Efeler Tabiatı Koruma Alanı, 1453 hektar alanı kapsıyor. Bu alan, sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da insan eli değmemiş tek orman ekosistemi. Camili-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı ise 490 hektarlık alana sahip. Her iki koruma alanı da bünyesinde barındırdığı doğal yaşlı, anıtsal nitelikte ormanları ile ''Türkiye korunan alanlar sisteminde'' önemli bir yer tutuyor.

'''KAFKAS ARI'' IRKI GEN KORUMA ALANI

Dünyadaki üç önemli arı ırkından ''Kafkas Arı'' ırkının saflığı bozulmadan korunduğu tek yer olan Camili Havzası, Tarım Bakanlığı'nca Gen Koruma Alanı ilan edilmiş durumda.

Havzadaki bitki çeşitliliğinin 72'si Türkiye içinde nadir ve endemik olarak nitelendirilmekte, bunlardan 25'i Türkiye endemiği olma özelliği taşımakta. 145'i tıbbi ve ticari değere sahip olan havzadaki bitkilerden yaklaşık 30'u aynı zamanda yerel halk tarafından ilaç yapımında kullanılmakta.

Yapılan araştırmalarla 12 memeli türü olduğu tespit edilen alandaki Karçal Dağları, boz ayı topluluğu itibariyle Avrupa'nın en önemli bölgelerinden biri olarak bilinmekte.

''CANLI MÜZE'' OLARAK NİTELENDİRİLİYOR

Camili havzası, benzersiz zengin kültürel mirası, ahşaba dayalı mimarisi, ziraat gelenekleri, patika ağları gibi özellikleriyle ''canlı müze'' olarak nitelendiriliyor. Bölgede fındık ve baldan oluşan organik üretim ön plana çıkıyor, çiftçiler, tarımsal gelirin yüzde 70'ini organik üretimden karşılıyor.

Ekoturizmin önemli ögelerinden olan yaylalar ise Camili'de tarihi ve kültürel özelliklerini korumayor. Özellikle ahşap mimari ve yaylalara göç, geleneksel yapısını koruyor.

''HAVZA BİRÇOK KAYNAK DEĞERE SAHİP''

Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Camili havzasının 2005 yılında ''biyosfer rezerv'' ilan edilmesinin önemine dikkati çekti.

Biyosfer rezervlerinin biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin korunmasına dönük uygulamaların denendiği, seçildiği, sunulduğu ve geliştirildiği alanlar olduğunu ifade eden Kurdoğlu, ''Camili havzası doğal, kültürel ve ekonomik kaynaklar başlıkları altında toplanabilecek birçok kaynak değere sahip. Havzanın koruma statüsüne sahip olması da bu kaynak değerlerin sonucudur'' dedi.

Havzanın doğal, kültürel ve ekonomik kaynak değerlerinin çeşitliliğine değinen Kurdoğlu, bunlardan bazılarını şöyle sıraladı:

''Saf Kafkas arısı, doğal yaşlı ormanlar, tatlı su ekosistemleri, kuzey bölgeleri iğne yapraklı ormanları, yüksek dağ ekosistemleri, bitki örtüsü ve yaban hayatı zenginliği, yırtıcı kuşların göç yollarından biri olması, şelaleler gibi jeolojik oluşumlar, su kaynakları, yöresel mimari, yaylacılık geleneği, yöresel kıyafetler, el sanatları, yerel törenler, yerel ağız, yöresel yemekler, imece kültürü, şenlikler, bal ve arı ürünleri üretimi, hayvancılık, ev pansiyonculuğu, yerel kılavuzluk, ahşap işçiliği.''

TÜRKİYE'NİN EN YÜKSEK ŞELALESİ: MARAL

Havzada, Türkiye'nin bilinen en yüksek şelalesi olan Maral Şelalesi'nin de yer aldığını dile getiren Kurdoğlu, şelalenin yer aldığı sahanın doğallığından hiçbir unsuru kaybetmediğini, bilimsel ve rekreasyonal çekim merkezi olmaya aday kesimlerden biri olduğunu vurguladı.

Oğuz Kurdoğlu, Camili Biyosfer Rezerv Alanı'nın iyi bir planla yönetilmesi ve yerel halkın teknik anlamda desteklenip bilgilendirilmesiyle doğal ve kültürel yapıda bir bozulma olmadan gelirlerde artışın mümkün olabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''Şimdilik havzaya gelen ziyaretçilere bağlı olarak gerçekleşen gelirlerdeki artış, eğer aynı eğilimle devam ederse yaşanan göç olgusunun tersine döneceği, havzada kullanılamayan beşeri ve doğal kaynakların yeniden daha fazla üretime yöneleceği düşünülmektedir. Bu sonucun, kırsal alanlarda ve özellikle orman köylerinde ciddi bir gelir artışı olarak ortaya çıkacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

Havzada biyosfer rezervinin kurulma sebeplerinden biri olan yaşam alanlarının ya da türlerin korunması, turistler ve yerel halk tarafından önemli bir özellik olarak görüldüğü halde, yol ve hidroelektrik santrali (HES) yatırımları bu manada, bir marka olan Camili havzasının özelliklerini tahrip etmekte ve değerini düşürmektedir. Çok dik, sarp ve tamamen bakir ekosistemler içerisinde yapılacak bu çalışmalar, Camili havzasının uluslararası statülerce belirlenen koruma değerini de tarım ya da ekoturizm gibi etkinliklerinde yapılabilme olanaklarını ortadan kaldıracaktır.''