BIST 9.574
DOLAR 32,50
EURO 34,62
ALTIN 2.483,58
HABER /  EKONOMİ

Dolar neden yükseldi altın fiyatları rekorda!

Dolar kuru ve altın fiyatları dün sabah rekor seviyeyi gördü. Peki dolardaki ve altındaki artışın sebebi ne? Dolar daha fazla yükselir mi, 3 lirayı aşar mı? İşte cevabı...

Abone ol

Üst üste rekorlar kıran dolar, dün sabah tarihi zirveye ulaşarak 3 lirayı gördü. Partilerin koalisyon görüşmelerinin uzlaşıyla sonuçlanamaması sonrası belirsizlik piyasaları vurdu. Altın fiyatları ise son 4 yılın zirvesinde; altının Kapalıçarşı’da rekora yaklaşması ve gram altının dün 109 lirayı aşarak 2011’den bu yana en yüksek seviyeyi gördü.. Peki dolarda ve altında bu değişimin sebebi ne?

Hürriyet'te yer alan analize göre, ekonomistler, doların son durumu karşısında Merkez Bankası’nın Ocak 2014’te olduğu gibi sert bir faiz artışı zorunluluğuyla karşı karşıya kalabileceğini, kurdaki zirveyle enflasyon artışının kaçınılmaz olduğunu, durma noktasında olan özel sektör yatırımlarının durma noktasına geldiğini, enflasyon artışının tüketimi de etkileyeceğini ve sonuç olarak bu yıl ekonomide beklenen yüzde 3'lük büyümenin çok zorlaşacağını öngürüyor. Ekonomistlere göre, işsizlikte mevcut oranı korumak için bile hesaplamalara göre en az yüzde 5 büyüme gerektürüyor ve bu işsiz sayısının da artması anlamına geliyor.

dolar.20150821111705.jpg
İşte doların ve altının yükselmesini tetikleyen o dinamikler: 

1. SİYASİ BELİRSİZLİK

7 Haziran seçimlerinin üzerinden neredeyse 3 ay geçmesine karşın hükümet kurulamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevlendirdiği AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu siyasi partilerle görüşmeler düzenledi. Öyle ki 14 Temmuz’da AK Parti-CHP koalisyonuna çok yaklaşıldığını düşünen piyasa doları seçim öncesi değerlerine düşürmüştü. CHP ile olduğu gibi MHP ile de görüşmeler olumsuz sonuçlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçimi işaret etti. Piyasa TBMM’den ortak çıkacak bir seçim kararını daha olumlu bulacakken Cumhurbaşkanı’nın kararı ve seçim hükümetiyle erken seçime gidilmesi olumsuz algılandı. Dolar her gün yeni tarihi zirvesini gördü.

2. PKK SALDIRILARI, IŞİD'İN KANLI EYLEMLERİ...

20 Temmuz’da Suruç’ta 32 gencin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan bombalı saldırı fitili ateşledi. Hükümet önce İŞID ile mücadeleye girişti, sınırlardaki sıcak temas piyasayı gerdi. Ardından PKK operasyonları başladı. Yurtiçinde de terör olayları yaşanmaya başladı. Her gün askerlere ve polislere yönelik saldırılar onlarca hayatın kaybedilmesine yol açtı. Tüm bu siyasi belirsizliğin üzerine bir de güvenlik sorunları eklenince başta yabancı olmak üzere piyasa aktörlerinin Türkiye algısı iyice kötüleşti. Türkiye’nin risk priminin artması Türk Lirası’nı değersizleştirdi, borsada kayıplara yol açtı.

3. TEPKİSİZ MERKEZ BANKASI

Piyasa kaosa doğru sürüklenirken Merkez Bankası’nın hiç bir hamle yapmaması piyasayı savunmasız bıraktı. Dolardaki harekete karşı piyasanın ‘etkisiz’ olarak değerlendirdiği bir kaç adım atan Merkez Bankası’nın açıkladığı faiz oranlarında sadeleştirme programı da piyasayı ikna etmeye yetmedi. Daha etkin bir Merkez Bankası beklerken bırakın faiz artışı yapmayı Başkan Erdem Başçı’nın hiç ortalıkta görünmemesi de tarihi rekorlarda etkili oldu. Ekonomistler Merkez’in sayfalarca teknik rapor yayımlamasının önemli olmadığını ‘buradayım’ demesi gerektiğinde birleşiyor.

4. FED’İN FAİZ ARTIŞI

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) eylülde Fed’in faiz artışına gideceği beklentisinin güçlenmesi de Türk Lirası’na değer kaybettirdi. Ağustosta toplantısı olmayan ancak temmuz toplantı tutanaklarını önceki gün açıklanan FED üyelerinin çoğunluğunun faiz artışı için ekonomik şartların tam olarak oluşmadığını ancak bu noktaya yaklaşmakta olduğunu görüşünde. Tutanaklarda “Çoğu üye parasal sıkılaşma için gerekli şartların henüz sağlanmadığı görüşünü bildirdi, ancak şartların bu noktaya yaklaşmakta olduğunu da not etti” denildi. Bu eylülde artış ihtimalini arttırdı.

"YAVAŞLATILMIŞ TREN KAZASI"

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, gündemdeki siyasi belirsizliği ve koalisyon tartışmaları sonası erken seçimin beklendiği atmosferi irdelediği analizinde, 'kurumların işlememesi'nden kaynaklı bir 'yavaşlatılmış bir tren kazası'nın ülkece hep birlikte seyredildiğini belirtti. Gürses'e göre, döviz kuru da, bunların yansıdığı bir parametre:

"Tasarrufları harcamalarının altında olan ve bu eksiğini başka ülkelerin yurttaşlarının tasarrufları ile kapatan, yani başkalarının bastığı dövizler olmadan tasarruf açığını kapayamayan ülkemizde, faiz oranlarının ne olacağına kurumsal mekanizmalar değil, siyasetçilerin gölgesi karar veriyor. Bu yüzden de, olağan akışının çok üzerinde risk primi ödüyoruz, sert dalgalanmalar yaşıyoruz. Üç ay sonrasına dönük kararları almak olanaksız hale geliyor. Yatırım gelmiyor; her an kırılabilecek vasat bir büyüme sürecinde, çalkantılar içindeyiz. Türkiye’nin siyaseti yer yer 1990’ların siyasetine geri dönerken, ekonomisinde de 90 model tablolar sergileniyor. Demokratik siyaset ve kapsayıcılıktan uzaklaştıkça otoriter, karşı sözü olanı bırakın yakınana acımasız karşılık verilen bir tablo bu. İş dünyasının sesi çıkamıyor. Tahsil edilemeyen alacaklar, zorunlu vade uzatımları, büyüyen bilanço zararları konuşuluyor alttan alta. 90’lar da 2010’lar da ortak aklın kaybolduğu yıllar. Krizler sonrasında elde ettiğimiz kazanımları birer birer kaybediyoruz. 90’larda olduğu gibi muhtemelen kısa vadeli sermaye girişlerinde önemli bir anahtar olan kredi notunu da kaybetme eşiğindeyiz. Hepimiz, ekonomide de ‘biz bu filmi görmüştük’ demeye başlıyoruz.."

BANKACILAR NE DİYOR? DOLAR 3 TL'Yİ GEÇER Mİ?

Hürriyet'in bir başka ekonomi yazarı Erdal Sağlam ise, seçimden sonra başlayan kurlardaki yükselmeyi şöyle değerlendirdi:

"(Dolar kuru yükselişini) 1 ay önce tartıştığımızda, yerli bankacılar, yurtdışından o yönde tahminler gelmesine rağmen doların kısa sürede 3 TL’yi bulacağına inanmıyorlardı. “Ancak kredi notu indimi olursa bu seviyeye gelir, indirimi de kısa sürede beklemiyoruz” diyorlardı. Kredi değerlendirme kuruluşları beklendiği gibi not değerlendirmelerini ötelediler ve son bir ayda uyarılarını artırmakla yetindiler. Ancak son dönemde kurlardaki hareket çok hızlandı ve açık söylemek gerekirse bankacılar bile mevcut gidişatı şaşkınlıkla izliyorlar. Önceki gün bir özel banka üst düzey yöneticisine “Not da inmedi, kur niye 3 TL’ye çıktı” diye sorduğumda, “Resmi açıklama olmadı ama herhalde bizim bilmediğimiz fiili bir not indirimi var” yanıtını verdi. Gerçekten de sanki not indirimi varmış gibi bir kur hareketi gözleniyor. Önceki gece yarısı 3 TL’yi bulan dolar kuru dün gün içinde 2.95’lere indi. Konuştuğumuz bankacılar, talebin yerli ve vatandaş talebi olduğunu, 3 TL’ye varınca bir miktar satış geldiğini belirttiler. Halkın fırsat kollamaya devam ettiğini belirten, bu durumun kısa sürede normalleşmesini beklemeyen bankacılar, “Özellikle psikolojik olarak yaratılan bu havada ve halkın döviz talebini artırmasında Merkez Bankası’nın hareketsiz kalmasının etkisinin büyük olduğunu” da söylediler. Bu kötü gidişatı durduracak bir umudun olmaması piyasaları tedirgin ediyor. Dolar kurunun 3 TL’yi geçip, daha da yukarı çıkabileceğine ilişkin tahminler, şimdi eskisinden çok daha fazla yapılır oldu. İşin kötü tarafı bu paniği durduracak bir siyasi otorite de ekonomi otoritesi de ortada görülmüyor."

MERKEZ BANKASI'NIN DOLARDAKİ GELİŞMELER KARŞISINDA ATABİLECEĞİ ADIMLAR- İZLEMEK İÇİN PLAYER'A TIKLAYINIZ