BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,17
ALTIN 2.244,12

Doçentliğe geçişte; “lisans eğitimi” önemsense, kalite artmaz mı?..(6)

Yargı kararları; lisansın önemli olduğunu söylüyor.

Konuyu hazırlarken baktık ki, akademisyenler tweetterde; “7100 Sy.yasadan” ve “Doç.sözlü sınavın kaldırılıp gibi yapılıp kaldırılmamasından” -doğal olarak- çok rahatsızlar. Elde, uygulanmayan  7100 Sy.yasa var!

Akademik barış böyle mi olur?

Böyle mi sağlanır?

Başkan, akademisyen Y.Doç.ve Doç.lerin sesini mutlaka duyacaktır...

Biz, yıllardır; lisans eğitimin çok önemli olduğunu, lisansüstü/Dr./Sy. eğitimi yapmakla kişilerin “lisans alanı mezunu sayılamayacaklarını” ve o alanda kadroya geçirilmelerinin doğru olmadığını ve alan “lisans mezunlarının önünü” tıkadığını söylemekteyiz. Bu konuda İTÜ TMDK’da kadrolu (Dr.Öğr.Üy.,Doç.,Prof.) görev yapan, MİAM’da Y.L. ve Dr. yapmış, ama “müzik lisansı olmayan” arkadaşlarımdan serzenişler alıyorum. Oysa, sorun “başarılı arkadaşlarımdan” değil, sistemden kaynaklanıyor. Bir şey; ya vardır, ya yoktur!..

Ama, Yeni YÖK’ten de net açıklamalar/kararlar gelmeyince; iş karmaşıklığa ve kurumlar içindeki tartışmalara/uyumsuzluğa sebep olmaktadır.

Biliniyor ki, yüksek lisans ve doktora/sy. eğitimi; lisans eğitimini karşılamamaktadır.

31.12.2015 tarihinde yayımlanan Doç. Sınavına Başvuru Şartları kapsamında, “hukuk” temel alanından Doç. sınav başvurusu yapacak adaylarda; “Hukuk Fakültesi lisans mezunu” olma şartı ile, “doktora yaptığı bilim alanından” Doç. sınavına başvurabileceği şartı getirilmiştir.

İdari yargı mercileri, kendilerine gelen uyuşmazlıklarda, bu koşulun haklılığı yönünde karar vermiştir.

Yani, yargı; “lisans ve Dr., hukuk alanında” olmalıdır” demiştir.

Ancak, bu şart, sadece “hukuk” alanından yapılacak başvurularda yer almaktadır.

Diğer hiçbir alanda bu şekilde bir şarta yer verilmemesi, yanlış ve çok önemli bir eksikliktir. Ve, uygulamalarda farklılıklara sebep olmaktadır.

Örnek olarak Hasan Kalyoncu Üniv. Kadro ilanına bir bakalım; https://www.akademikpersonel.org/anasayfa/hasan-kalyoncu-universitesi-akademik-kadro-ilani-9.html

1/Eğitim Fakültesi / Bölüm/Eğitim Programları ve Öğretimi
Dr. Öğr. Üyesi
Açıklama/Enformatik Ana Bilim Dalında Doktora yapmış olmak.
2/ İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi / Uluslararası Ticaret ve Lojistik
Dr. Öğr. Üyesi
Açıklama/Alanında Doktora yapmış olmak.
3/Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Dr. Öğr. Üyesi
Açıklama/Alanında Doktora yapmış olmak. YDS’den 80 veya eşdeğer bir sınavdan buna denk İngilizce Puanı bulunmak.
4/İletişim Fakültesi / Görsel İletişim ve Tasarımı
Prof. Dr.
Açıklama/Halkla İlişkier alanında Doçentliğini almış olmak.
5/Mühendislik Fakültesi / Elektrik-Elektronik Mühendisliği
Dr. Öğr. Üyesi
Açıklama/Elektronik Haberleşme Mühendisliği Alanında Doktora yapmış olmak. YDS’den 80 veya eşdeğer bir sınavdan buna denk İngilizce Puanı bulunmak.

1/ Dr.Öğr.Üyesi kadrolarında; sürekli “alanında Dr. yapmış olmak” şartı konulmuş, ama lisans ve yüksek lisans’ın önemi ortadan kaldırılmıştır.Yani,bir kişi lisansı ve yüksek lisansı ayrı bir dal olsa da meraklı ise, Dr.sını bu dalda yapmışsa kadroyu alabilecektir. Bu yanlıştır. Ayrıca Dr.Öğr.Üyesi olmak için birinci şart,zaten Dr./Sy. unvanı almış olmaktır. Tekrar Dr.yapmış olmak şartı yazmak gereksizdir.

“7100 Sy.yasa.Madde 4/b) Doktor öğretim üyeliğine atanabilmek için, doktora ile tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık unvanını veya Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak gerekir.”

2/ “YDS’den 80 veya eşdeğer bir sınavdan buna denk İngilizce Puanı bulunmak’ta”, Doç.için en az 55 diyen kanuna rağmen, “Dr.Öğr.Üyesi için 80 istemekte”, 7100 Sy.yasayla çelişmektedir. Yasa da yabancı dil seviyesi istenmemektedir. (Biz, tenakuzlarla dolu  bu yasayı ve bu kararı şiddetle eleştirmekteyiz.) https://www.internethaber.com/7100-sy-yasanin-mahzurlari-acilen-giderilmelidir-1874298y.htm

 “Doktor Öğretim Üyesi(7100 Sy.yasa)

MADDE 23- a) Yükseköğretim kurumlarında açık bulunan doktor öğretim üyesi kadroları rektörlükçe ilan edilir. İlan edilen bu kadrolara fakültelerde dekan; diğer birimlerde müdürler, biri o birimin yöneticisi biri de o yükseköğretim kurumunun dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür yönetim kurullarının görüşünü aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama rektör tarafından en çok dört yıl süre ile yapılır.”

Örneğin, “müzik alanında” yapılacak Doç. başvurularında; “Eğitim Fak. GSE Bölümü lisans mezunu, GSF Müzik Bölümü lisans mezunu, Konservatuar  lisans mezunu” olma şartı -nedense- bulunmamaktadır.

Bu nedenle, bir bilim/sanat dalında Doç. olabilmek için, o bilim dalında “lisans eğitimi yapmanın” zorunlu olup olmadığı tartışma konusudur...İşte başka bir örnek;

ÇOMÜ/ BİLGİSAYAR VE ÖĞ.TEK.EĞ./Doç../ 1/ “Doçentlik ünvanını Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi alanında almış olmak.”

Nerede; lisans, yüksek lisans ve doktora eğitim alanı?

Öğretim Elemanları Sendikası Genel Başkanı Vahdet Özkoçak diyor ki; “Ne yazık ki Cumhurbaşkanımızın doğrudan emrine rağmen yardımcı doçentlik tam olarak kaldırılmamış, yalnızca adı değiştirildi. Artık yardımcı doçentlik gerçekten ve tamamen kaldırılarak sistemdeki kadro ilan etme tıkanıklığı giderilmeli ve yeni sistem kadro ilanına gerek kalmayan 33/a sistemi üzerine kurulmalı. Bu konuda çok detaylı raporlarımız da bulunuyor.”

Bu arada kişiye özel ilanlar (Dr.Öğr.Üy. çoğaldı) maalesef akademik saygınlığı gölgeliyor. Dr.Arş.Gör.’ler hızla, kadro değiştiriyor.

Haber şöyle; "Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 04 Eylül 2018 tarihli ve 30525 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan öğretim üyesi ilanında yer alan öğretim üyesi kadrolarında kişiye özel ilanlar dikkat çekiyor."

Örnek 1/

https://www.memurlar.net/haber/773333/ataturk-universitesi-nden-doktora-tez-konusu-sartli-kisiye-ozel-ilan.html?utm_source=headlines

Müzik Eğitimi
Dr.Öğr. Üy./ MÜZİK EĞİTİMİ BİLİM DALINDA '' BAĞLAMA EĞİTİMİNDE YÖRESEL TAVIRLARIN ÖĞRETİMİNE YÖNELİK ''DOKTORA YAPMIŞ OLMAK.

Örnek 2/ http://personel.comu.edu.tr/arsiv/duyurular/ogretim-uyesi-alim-ilani-r176.htm

ÇOMÜ Personel Daire Başkanlığı/Büro Elemanı / 1 / “Ortaöğretim kurumlarından mezun olmak, yükseköğretim kurumlarında en az 9 yıl çalışmak ve bunun en az 2 yılında da rektör sekreterliği yapmak''

Yargı kararları; “alan lisans mezunu olmadan, o alan Doç. veya Prof. olunmamalıdır.” demektedir.

Ancak, 2547 sayılı Kanun ile Doçentlik Sınav Yönetmeliğindeki geniş kapsamlı ifadeler, bu konuda bir boşluk doğmasına sebebiyet vermektedir.

2547 sayılı Kanunu’nun;

 1/ 24.maddesinin (b) bendinde Doç. başvurabilmek için; “Bir lisans diploması aldıktan sonra doktora veya tıpta uzmanlık unvanı………kazanmış olmak” ifadelerine yer verilmekte,

2/ Doç. Sınav Yönetmeliğinin 4.maddesinin 2.paragrafı (a) bendinde; “Bir anabilim veya bilim dalında……..doktora, sanatta yeterlilik veya tıpta uzmanlık yapılmış……..olması” ifadeleri yer almaktadır.

Böylece, birbirine tezat iki madde ile; bir bilim dalında Doç. başvurabilmek için, gerek lisans gerekse doktora/tıpta uzmanlık/sanatta yeterlilik eğitimlerinin, Doç. başvurulan bilim alanı ile ilgili olması şartı nötr edilmektedir.

Mevzuatta yer alan bu geniş kapsamlı düzenleme, uygulamada farklı durumların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.

Örneğin; başka bir  alanında “lisans eğitimi” alan bir kişinin, “müzik  alanında Doç. başvurmasının” önü açılmaktadır.

Bu durum, Doç. başvurularında bir karışıklığın doğmasını da beraberinde getirmekte, lisans/doktora eğitimi müzik  alanında olmayan bazı Doç. adaylarının, müzik alanında Doç. başvurularının kabul edildiği ve müzik alanında Doç. oldukları görülmektedir.

Yargı; kişilere atfedilemeyecek, doçentlik başvurularını bu şekilde kabul eden idareden kaynaklanan hatalardan dolayı Doç. sınavının engellenemeyeceği, verilen unvanın geri alınamayacağı yönünde kararlar vermiştir. Zaten konumuz; unvanların alınması değil, kurumsallaşma ve kurumların özlük haklarının korunması, tartışmaların sonlanmasıdır.

Galiba burada asıl sorun;

Doç. başvurularını ön incelemeden geçiren komisyonların, hukuka aykırı nitelikteki bu başvuruları, yeterince ön incelemeden geçirmeden kabul etmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu  bir kusur değil,  görev suçudur.

Bu konunun açıklığa kavuşması şarttır…

Amacımız; kurumsallaşmayı ve gelişmeyi  önleyen uygulamaların ortadan kaldırılmasıdır..