Din dersi eğitim kitapları yeniden yazılacakmış!…
Eğitimde; yetkili görevini yapmıyor, çocuklarımız kobay olarak kullanılıyor.
Garip bir ülkeyiz. Ülke darbenin eşiğinden döndü. Ama, hiçbir kurum üst bürokratı “sorumluluğu alıp” istifa etmedi. Bu görevler ne kadar tatlıymış!... Herkes, ne kadar başarılıymış!... Ülke darbe eşiğine gelmiş, ama, onlar hiçbir şey bilmiyorlarmış!... “Üst olmak” farklı bir şeymiş!...Yazık olacak altta kalanlara!...
Oysa,genel kuraldır; “olay(lar)da sorumluluğu olan aynı kişilerle, yeni çözümler üretemezsiniz..”
Bir toplantıda dile getirildi ve araştırdım. Konumuz MEB.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sn.Yusuf Tekin açıklama yapmış; "FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bütün ders kitaplarını tekrar mercek altına aldık. Dağıtımı durdurulan 58 kitap yeniden basılıyor. FETÖ'cülerin yazdığı belirtilen 58 kitabın dağıtımını durdurmuştuk. Okullarda ders kitabı olarak kullanılan kitapların FETÖ'den dolayı tutuklanan kişilere ait olduğu açıklanırken bu kitaplar yerine Kurban Bayramı sonrasında yeni kitaplar dağıtılacak. Ders kitaplarını, darbe girişiminin ardından kapatılan yayınevleriyle bir ilgisinin bulunup bulunmadığı, ihraç edilen öğretmenler tarafından yazılıp yazılmadığı, FETÖ ve kapatılan kurumlarına ilişkin görsellerin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceledik ve 58 kitapta sorun tespit ettik."
Ne zaman?, 15 Temmuz 2016’dan sonra!…Yani 17/25 Aralık'tan sonra değil!...
Sn. Tekin, hızlı bir yükseliş göstermiş. Biyoğrafisinde şöyle yazıyor;
Mesleki kariyerine 1994 yılında Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak başladı. 2002 yılında Gazi Osmanpaşa Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'ne öğretim üyesi olarak atandı. Aynı Fakültede 2007 yılına kadar Yardımcı Doçent olarak, 2007-2010 yılları arasında Doçent olarak çalıştı. Bu süre içinde Bölüm Başkanlığı, Dekan Yardımcılığı, Dekan Vekilliği, Üniversite Senato üyeliği, Fakülte ve Enstitü Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 2010 yılında Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Müdür yardımcılığı görevine atandı.”
Başarılı bulunmuş ki, 2011 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı, kısa bir süre sonra da MEB Müsteşarı olmuş. 2011’den sonra MEB yetkilisi olarak, bu kitapların yazımına izin vermiş. 15 Temmuz sonrası, “dini eğitim kitaplarındaki yanlış ifadeleri” fark etmiş. ()
Şimdi de, diğer bürokratlar gibi, geçmişten hiç bir “sorumluluk almadan”, düzeltilip yeniden basılması için emir vermiş. Sn. Tekin, Polis Akademisinde görevliyken de bu yapıyı fark etmemiş demek ki!..
Bu arada, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı ve üyelerinden de ses çıkmıyor!...Maşallah, her devre uyuluyor…“Devletin parası deniz” misali, kitap yazımından -şimdi hapiste olduğu söylenen- bu kişilere ne kadar ödeme yapılmış?... Bir öğretmen, müfettiş v.b. fark etmemiş mi?
Bu kamu zararı değil mi?
Peki sorumlusu kim olacak?
Vergilerini ödeyen vatandaş mı?!
Lütfen, insanlarla alay edilmesin…
Yazar Hasan Öztürk yazısını bu konuya ayırmış;
“….Birkaç hafta önce Milli Eğitim Bakanlığı'ndan önemli bir bürokrat ile konuşma imkanım olmuştu. Yukarıdaki eleştirileri sıraladığımda hepsine hak verdi. Ve bir ilave yaptı ki bu işin “can damarı” niteliğinde.“Talim ve Terbiye Kurulu'nu değiştirmedikçe eğitim meselesini çözmemiz mümkün görünmüyor” dedi muhatabım. Talim ve Terbiye Kurulu… Yani, müfredat, yani program, yani kitaplar yani eğitimdeki her şey! Anlaşılan o ki Talim Terbiye Kurulu eliyle bu milletin gelecek nesilleri adeta esir alınmış. Müfredattaki sorunların tamamı. Eğitimdeki niteliksizliğin ve daha da önemlisi “erdemsizliğin” nedeni Talim ve Terbiye Kurulu'na çöreklenmiş zihniyet.O halde, bu kurulu düzeltmek ya da dönüştürmekten söz edildiği bir dönemde önerim var.Nasıl ki usulsüz dinlemelerin merkezi ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kapatıldı.Milli Eğitim Bakanlığı da Talim ve Terbiye Kurulu'nu lağvetsin. Yoksa oraya çöreklenmiş düşünce ne kadar dönüştürülmeye çalışılsa da geleceğimiz olan çocuklarımızın zihin dünyalarını esir almaya devam edecek.” ()
Yazar M.Şevket Eygi, eğitime başka bir pencereden bakmış:
“……İnsan beyninin iki yarı küresi vardır: Türkiye’de, bir yarı küre yarım yamalak eğitiliyor, öteki yarı küre eğitilmiyor, ihmal ediliyor. Millî eğitimin eğitmediği yarım küreyi darbeciler eğitti ve bu fâcia meydana geldi.
Medenî bir ülkede askerî veya sivil darbe olmaz.
Medenî, kültürlü, vasıflı, münevver, ziyalı, hikmetli Müslümanlar, “Siz ne haldeyseniz öyle idare olunursunuz” hadîsini bilirler ve darbeye teşebbüs etmezler.
Kötü bir İslam toplumu darbe ile düzelmez.
Darbenin mefsedetleri, maslahatından fazladır.
Toplum darbe ile değil, dört başı mâmur mükemmel bir ıslah projesi, niyeti ve iradesi ile düzelir….”
Yazılar ilginç değil mi?!..
Ses getirir mi?
????????????
SON SÖZ: “Paulo Coelho demiş ki; Düşman elinde kılıcıyla
karşında duran değildir...Arkasına hançeri saklayıp, yanında
durandır.
SON DAKİKA:
1/ “Sosyal Destekleme Projeleri (SODES) adı altında FETÖ/PDY terör örgütüne yaklaşık 6 milyon lira mali destek aktardıkları belirlenen 1 vakıf ile 16 derneğe Şanlıurfa merkezli 10 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda gözaltına alınan 21 kişi adliyeye sevk edildi. Şanlıurfa merkezli, Gaziantep, Siirt, Aydın, Ankara, Tunceli, kayseri, Diyarbakır, Hatay ve Uşak illerinde SODES projeleri adı altında FETÖ/PDY terör örgütüne mali kaynak sağladıkları belirlenen 1 vakıf ile 16 derneğe eş zamanlı operasyon düzenlendi. Şanlıurfa, Gaziantep, Siirt, Aydın, Ankara, Tunceli, kayseri, Diyarbakır, Hatay ve Uşak illerinde faaliyet gösteren 1 vakıf ile 16 dernek, SODES kapsamında 45 proje için toplam 5 milyon 751 bin 826 lira 54 kuruş destek aldı.” (Star/24.09.2016)
2/ “SABAH ve AHaber'in ısrarlı yayınları sonucunda tuzakları kaldırılan Trafik Elektronik Denetleme Sistemi'nin (TEDES) altından Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) vurgunu çıktı. Pilot olarak 7 ilde uygulanmaya başlanan TEDES ihalelerinin birçoğunu FETÖ'cü şirketlerin kazandığı tespit edildi. 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminden sonra operasyon düzenlenen iki şirketin, TEDES'te en çok gelir getiren 4 bölgenin ihalesini aldığı belirlendi.” (Sabah/24.09.2016))
Tamam; desteği/ihaleleri alanlar mutlaka! bellidir... Peki; verenler/sorumlular/verdiklerini takip etmeyenler ne olacak? Kur’an’da belirtilmiş ki; “Kim emanete hıyanet eder, kamu malından çalarsa, kıyamet günü çaldığı şey boynunda asılı olarak gelir. Sonra herkese kazandığının karşılığı tam olarak ödenir ve hiç kimse haksızlığa uğratılmaz.”(Âli İmran 161)