BIST 9.080
DOLAR 32,39
EURO 35,01
ALTIN 2.325,72

Devletin tepesinde akıl tutulması

’’Kürtaj ve sezaryen yasaklansın’’ açıklamasının ardından, buna dair en mantıklı slogandan, en absürdüne kadar, en gereksiz eylemden, en sahicisine kadar gözlerimizin önünden alt yazı bir senaryo geldi/geçti.

’’Kürtaj ve sezaryen yasaklansın’’ açıklamasının ardından, buna dair en mantıklı slogandan, en absürdüne kadar, en gereksiz eylemden, en sahicisine kadar gözlerimizin önünden alt yazı bir senaryo geldi/geçti.

Korkular asla yersiz değil(di). Endişelerimiz/öfkelerimiz hikaye değil. Çocuklarımızın gelecekleri adına kaygılanmamız kuruntu değil.

Evet! Bizler, kadın/erkek demeden, kürtaj ve yasaklanması adına yapılan tüm söylemlerden endişe duyduk. Korkuya kapıldık. Yasallaşması halinde olabileceklerden çok kaygılandık.
Elbette biz de karşıydık gereksiz kürtajlara, keyfiyen yapılan kürtajın arkasında değildik.
Ama şunu savunduk: Kadın çocuk sahibi olmaya hazır olmayabilir, istem dışı bir hamilelik olabilir, tecavüz sonucu hamilelik durumu olabilir, psikolojik olarak anneliğe hazır olmayabilir, vesaire vesaire…

Bu gibi durumlarda kürtaj hakkı doğsun dedik.

İşte bu düşüncenin arkasında olanları anladık. Onları tanıdık. Hak verdik.
Ama, Başbakan tarafından havaya atılan bu bombayı, ağzından alıp, ’’ben bunu nasıl kullanabilirim, nasıl yamalayıp, nasıl süsleyip ortalarda salınırım’’ diyen çakma kahramanların dumanında da boğulmadık değil.

Vatandaş hem ’’kürtaj meselesi, gündem değiştirmek için ortaya atılan bir kemiktir ’’ yalanına inanıyor, 7/24 komplo teorileri üretiyor , hem de inandığı teorilerin başrolünü kimseye kaptırmıyor.

Ardından, nida lar atılıyor…

Heyyyy millet uyuyor mu?

Evet uyuyor. Hem de kendi isteğiyle ve mışıl mışıl!

Ne oldu? Aradan zaman geçti.

Ve…

Kürtaj için geri adım atıldı.

Kadının istemesi halinde on haftaya ve tecavüz sonucu gebelikte yirmi haftaya uzayan kürtaj süresinde değişikliğe gidilmemesi üzerinde durulmuş.

Şu an duyar gibiyim; yürüyüşler/eylemler işe yaradı, devam… Bıdı bıdı.

Şöyle bir ikilem var sayın okurlar:

Başbakanının gündem değiştirmek için bunları ortaya attığını iddia edenlerle, bu ortaya atılan söylemlerin rüzgarına kapılanlar ne yazık ki aynı güruh.

DEVLETİN TEPESİ

En sağlam Sit-com karakterleri devletin tepesinde.
Cem Yılmaz dahi artık bizi sarmıyor.

Hiç öyle para verip stand up show’ları ziyarete gerek yok ülkemizde. Ana haber bülteni tüm açlığımızı gideriyor.

Sayın Kürşat Tüzmen’ in verdiği röportajı okuduğumda, ilk etapta ’’bu bir kurgu mu?’’ oldum.
Samimiyetle söylüyorum size, bu duyguya kapıldım. Üzerinde düşünmek dahi istemedim.
Annem derdi; ’’gördün deli/çekil geri’’.

Ardından…

Dün şehit olan askerlerimiz için Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ ın, PKK ya dair söylediği: ’’Hem sayıları fazlaydı, hem de silahlıydılar’’ şeklindeki talihsiz açıklamasına sadece yutkundum…

Ve…

Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan’ ın Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde devam eden tadilatla ilgili gazetecilere yaptığı:

"Tatilini İstanbul dışında geçirme imkanı olanlar İstanbul dışına çıkarsa İstanbul’lular da biz de memnun oluruz" açıklaması yine evlere şenlikti.

Müdür haklı olabilirdi. Öyla ya! Bir afet anında veya başka durumlarda köprü zarar görse, aynı yaygara yine kopacak.

Ama nedir milleti söyleten?

Söyleten; sayın Turhan’ ın söyleyiş tarzıdır, başka bir şey değil.
Sayın Melih Gökçek, zamanında Ankara’ da yollara tuz serpilmiyor iddialarına ’’yalayın bakalım serpilmiş mi, serpilmemiş mi?’’ cevabını vermişti. Twitter’da izleyenler bilirler, tarzı budur ekselanslarının(!)

Sayın Başbakanımız Davos zirvesinde sinirlenmiş ve ’’bir daha Davos’a gitmeyeceğim’’ demişti.

’’Vay beee, afferim Başbakanımıza’’ diye alkış tutanlar…
Yine, Başbakanın bir satranç oyunu edasıyla, profesyonel yapay gündeminin rüzgarına kapılanlar.

Aynı kişiler.

Ne bir eksik/ne bir fazla.

Karayolları Müdürü’ne bugün meydan okuyanlar, yarın köprüde olabilecek en ufak hasarda, sokaklara döküleceklerin liste başları.

Aynı kişiler.

Ezber yaşayan bir toplumuz. Kolaycılık işimiz. İşimiz, yaygara yapmak, gaza gelmek, bilgi edinmeden fikir sahibi olmak. Memleket meselelerinde siyaset uzmanı olmak. 40 yıldır inandığı köhne bilgileri, asla ama asla bir gözden geçirmemek. ’’Benim bu inandıklarım zaman aşımına uğramış mıdır, bir revizyon gerekli midir?’’. Gram kafa yormamak. Memlekette bir facia yaşandığında kılını kıpırdatmadan, oturduğu yerden kendine yapıştırdığı profilini cümle aleme haykırmak. Daha olayların üstünden üç gün geçmeden, bay/bayan gamsız olarak hayattaki rolüne devam etmek.

İnandığım en büyük doğrulardan biridir bu.

Aynı kişiler!

Memlekette bir olay olduğunda, komplo teorisi üretenler, gündemi değiştirmek için ortaya atılmışı savunanlar, yine sokaklarda haykıranlar hepsi aynı tasın içindeler.
Ben artık ’’Türk milleti bunlardan mı besleniyor’’ ikilemindeyim!

Not: Yazılarımın altına yorum elbette yapılacaktır. Eleştiriye açığız pek tabii. Ama hem imzasız hem de hakaret olduğunda, ben nasıl, bir ’’İNSAN’’ bana yorum yapmış diyeceğim?