BIST 9.525
DOLAR 32,56
EURO 34,69
ALTIN 2.488,25

Devletin başı barış istiyor

Barış ve huzurun gelmesi dileğiyle, ah şu fesatlar olmasaydı!

Benzetme ne kadar doğru bilemem ama benim bildiğim bir evde, bir ailede, bir aşirette bazı fertler arasında husumet varsa o birimin reisi adamsa rahat edemez ve o uyuşmazlığı ortadan kaldırmak için elinden geleni yapar. Aynen öyle de bir ülkede bir sıkıntı varsa o ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı rahat edemez. Hele hele orada operasyon, savaş ve ölüm varsa.

2005 yılında bu sorunu çözme iradesini ortaya koyup barışa ulaşmak için çalışma çaba sarf eden, hatta perde arkasında PKK ile müzakereler dahi yürüten, bu tantanalı terör örgütüyle ortak bir eylem planı ortaya koyup, Abdullah Öcalan’ın dili üzerinden kamuoyuyla paylaşan ve sürece sahip çıkan Reis-i cumhur, KCK/PKK tarafından ihanetle karşılaştı.

Ülke dışına çıkıp yasal düzenleme eşliğinde isteyen vatandaş olarak ülkesine dönüp, rehabilite sonucu hayata kazandırılacaklardı, ama KCK/PKK tarafı bunu yapmak yerine bu barışçıl süreci emelleri uğruna kullanarak, bölgeyi de şehirleri de bombalarla, mayınlarla, hendek ve barikatlarla yaşanmaz hale getirdi, buna karşı mecbur kalan devlet, operasyonlar başlatmak zorunda kaldı, bu arada mal kaybımız oldu, can kaybımız oldu, yüz binlerce vatandaşlarımız öz vatanlarında muhacir oldular.

Utanmadan “Katil devlet”, “Katil Erdoğan” diyenler oldu ancak ben bu gün bir daha devletin başı Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla barış istediğine kanaat getirdim.

Başbakan, “Dağa gitmek durumunda kalanlara sesleniyorum, anne babalarına kulak versinler, terör örgütlerinin safından sıyrılsınlar, onların ölümü dahi bizi rahatsız ediyor, yakıp yıkmakla insana hizmet edilmez, hizmet etmekle halka değer verilir biz Hak için hakla hizmet etmeye gelmişiz.

Bir binayı yıkıp yerine daha iyisini dikebilirsiniz, ama bir beden yıkılırsa artık geri gelmez, gelemez öyleyse ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturundan yola çıkarak hayata kalite katalım bizim de derdimiz budur” dedi.

Cumhurbaşkanı, “karşımızda Kürtlerin değerleriyle savaşan ve Kürt vatandaşlarımıza sıkıntı veren bir örgüt var ortada, Kurşunlu camiine sıkılan kurşun sinemize saplanmıştır, Diyarbakır’ın tarihi eserleri yıkılınca Türkiye üzülmüştür.

Bu örgüte silah bırakmayı şart koşmuştuk, şimdi artık bunu kabul etmemiz mümkün görünmüyor, silahların gömülmesi lazım, hem silahlarını gömüp, üzerine de beton dökecekler, hem de koordinatları bildirecekler, yoksa bu operasyonlar devam edecek.

Eğer vatandaşlarımız teröre karşı dik durursa barış ve huzurun gelmesi daha da kolaylaşacak, zaman kazanacağız.

Bu örgütün Kürt vatandaşlarımızla bir ilgisi yok, elimizde belgeler var, bunlarda Allah’a kulluk yok kula kulluk var, ayrıca bu dağa çıkarılan kızların hakkını kim ödeyecek? Bunların Zerdüşt dini diye uydurma bir inanç türetmişler, amaçları Kürtleri inancından koparmaktır, bunu bizzat biliyoruz. “Sabr eden zafere ulaşır”, “müminler ancak kardeştir”, benim dindar Kürt kardeşlerimin artık bunlara prim vermemelerini bekliyorum.

Haberleri olsun akıl hocalarının da düşünceleri iflas etmiştir. Bu kadar sıkıntıları beraberinde yaşayan örgüte ve onun uzantısı olan siyasi partiye vatandaşlarımızın ilgisizliği takdire şayandır.

Malazgirt’ten başlayan Kürt-Türk birlikteliği çıkar birlikteliği değil, kader birliğidir. Bu kardeşliğin biz tesis edilmesine çalışacağız.

Van’ı nasıl inşa ettiysek, bu yıkılan yerleşim birimlerimizi de ihya ve inşa edeceğiz, vatandaşlarımız endişe etmesin.” dedi.

Kanaatim o ki, HDP büyükşehir yasasıyla halka bir hizmet veremeyince öz yönetimle bu eksikliğini perdelemeye çalıştı, PKK’yi de ülkemizin düşmanları emellerine kurban ettiler.

Bu hendek savaşının kararını verenler yedi kere idamı hak etmişler desem inanın. Çoğunluğu çocuk yaşta ve Kürt olan bu gençleri ölüme göndermenin hiçbir gerekçesi olamaz.

HDP’ye ve DBP’ye gelince artık bu anlamsız hayallerinizden vazgeçmeniz lazım, bu halkı daha fazla aldatmayın bence. Bundan sonraki seçimlerde onurlu Kürt halkı oyunu yaksa da size vereceğine inanmıyorum.

Barış ve huzurun gelmesi dileğiyle, ah şu fesatlar olmasaydı!